24 Nisan 2010 Cumartesi

Hafta sonları güzeldir

Hafta sonlarım tekrar anlam kazandığına göre, en iyi şekilde değerlendirmek lazım. Bütün penceleri açıp içeri hava girmesini sağladıktan sonra sıra kahvaltıda. Benim için olmazsa olmazlar: İzmir tulumu, Ezine peyniri, domates, zeytinyağı ve kekik. Bir de bayıldığım reçeller. Annemle anneannemin şeftali, çilek ve ayva reçelleri... Yanlarına duruma göre omlet, krep dahil edilebilir. Çay pek aramam, ama olursa da bergamutlusunu severim. (Misal Lipton Early Grey.)

Evimde bitmemesi gereken abur cuburlar:  Çikolata, acıbadem kurabiyesi, Beypazarı kurusu (bu son ikisini Komşu Fırın başarılı yapıyor), kuruyemiş (fıstık, Kaju Fıstığı, Antep fıstığı)... Ve sonraa gelsin kilolar! Ama en vazgeçilmezi çikolata. Onsuz olmaz. Meyvelerden de yeşil elma. Bittikçe alınmalı. Çok mühim!

Kahvaltıdan sonra sıra gazete-dergi keyfinde... Eklere gömülmenin zamanı. Ardından sahilde yürüyüş... İşle ilgili yapmam gerekenleri pazara bırakmaya karar verdim. Bundan sonra eve iş getirmemek için elimden geleni yapacağım, madem "5 gün çalışıyoruz" dendi, hafta sonlarım benimdir. Çalışmak sadece ofise gelmek değil, aynı işi evde yaptıktan sonra ne anladım ben bu işten?

Televizyonda bir şey olmadığına göre DVD'lere bir göz atalım. Bu 23 Nisan tatilinde keşke bir yerlere kaçabilseydim. Ne bileyim, Bozcaada'ya filan. Neyse, geçmiş olsun. 

Vakit ve para biriktirip gezmek istiyorum. Görmeyi istediğim bir sürü yer var. Şu an görebildiklerim sadece Berlin ve Prag. Sırada Amsterdam, Floransa, Budapeşte, Saraybosna, Barselona, Toskana, Brügge, Porto ve Lizbon... Öncelikle görmek istediğim ülkeler İtalya, İspanya ve Portekiz aslında. Sonra Hollanda, Fransa, Belçika... Bu düşümü gerçekleştirebilecek miyim? Umarım. Gerçekleşmesi için uğraşacağım esteban.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder