13 Nisan 2010 Salı

Tık-aktivistler


Hayatta her şeyin kolayı çıktı. Vicdanlı, bilgili ve iyi insan olmak da "kolay"laştı. Ama bu kolaylık, olumlu anlamda sayılmaz pek. Neden mi? İçi boş da ondan. Her şey kampanya, her şey pazarlama taktiği! İlla ticari pazarlama gelmesin, insanların kendilerini olmadıkları biri gibi göstermeleri de pazarlama sayılmaz mı? Sayılır.

Şimdilerde bilgi edinmek için "gugıllamak" kafi. Köşe yazarlarının çoğu bunu yapıyor. Çoğunun araştırmadan kastettikleri, iki tuşa basmak. Bazıları onu bile yapmıyor. Bilgi kısmı tamam madem, iyi ve vicdanlı olmak için de kampanyaları takip edin yeter. Artık iyi, vicdanlı, duyarlı olma kampanyaları var. Katılıyorsunuz facebook, twitter, myspace vb sosyal paylaşım ağlarındaki gruplara, tık'lıyorsunuz. Gâvurlar buna isim bile bulmuş, "slacktivism". Tembel aktivizmi yani, bezgin protestosu. Akla Bezgin Bekir geliyor hemen. Bence tık-aktivizm! 

 
Foklarla balinalar mı öldürülüyor, tık; kanser gittikçe yayılıyor mu, tık... Bu gruplara "katıl" butonuna tık'ladığınızda, bu tür konularla ilgili mailleri tüm arkadaşlarınıza forward'ladığınızda vicdanınız rahat oluyor, artık siz de tık-aktivistsiniz! Tebrikler! Yerinizden kalkmadan, dünyayı kurtardınız!

Artık foklarla balinalar avlanmıyor, meme kanseri azalıyor, küresel ısınma durdu, memleket de dünya da sayenizde kurtuldu! Ne de olsa "foklar ölmesin" grubuna katıldınız, "balina katliamına hayır" mailini tüm arkadaşlarınıza forward'ladınız ve sütyen renginizi değiştirdiniz. Eskisi gibi miting alanlarında olmaya, gösteri yürüyüşlerine katılmaya gerek yok. Greenpeace'çileri televizyonda izleyip çekirdek çitlemeye devam edebilirsiniz. Küresel ısınmaya cık cık'layıp azalması için hiçbir çaba göstermeden hayatınıza tek tık'la devam edebilirsiniz. Sıfır çaba harcayarak dünyayı kurtaran adam oldunuz! İkiyüzlülük müüü? Yok canııım! Vicdanı akşam çöpleriyle verdiniz siz, geçmiş olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder