3 Haziran 2010 Perşembe

Anlamıyorum

Anlamıyorum, yardım gemisi diye gönderilen geminin içinde çocukların olmasını. Okul gezisi mi bu? Anlamıyorum, Kızılay'la karadan yardım göndermek varken illa gemi gönderme ısrarını. Tamam, abluka için kamuoyu oluşturmak önemli ama kaş yaparken göz çıkmadı mı? Anlamıyorum, elinde sapan ve sopadan başka bir şey olmayan sivillere ateş açılmasını, çocuk gibi "Önce o başlattı" denmesini. Ölenler Türk, gemi Türk gemisi olduğu halde açılan Filistin bayraklarını. Bu kadar çabuk örgütlenen, Filistin bayraklarıyla toplanan sarıklı, şalvarlı, çarşaflı güruhu. Sahi siz bu kadar duyarlı mıydınız, daha önce nerelerdeydiniz ey cemaat-i müslimin? Evet, Filistin'de yaşananlar zulümdür, barbarlıktır, durdurulması şarttır; bunu inkar eden yok.


Anlamıyorum, salya akıtan ırkçılığın tüm bir ulusa mal edilmesini. Nefretle birlikte korkunun ortalığa sinsice yayılmasını. Eskinin mağdurunun şimdinin zalimi olmasını. Meydanlardaki tekbir getirmeleri, gıyapta kılınan cenaze namazlarını. Hızla derinleşen, yönünü şaşıran nefreti. Din kardeşliğinin insanlığın önüne geçişini. E siz Bosna'da neredeydiniz canlar? 

Anlamıyorum... Öyle rezil bir nefret tohumu saçmak ki, kılıcın öbür tarafındakilerin, barışçıl olması gerekenlerin "Hitler az bile etmiş bunlara!" demesini. Köpük köpük öfke tükürüklerini. Savaş çığlıkları atıp kelle avcılığına soyunmayı, bir anda İHH'nin 'kahraman' olup Filistin'in hamiliğine soyunmasını. Ekranın sağ alt köşesinde Taksim, Mecidiyeköy yazmasa görüntü(deki)lerin İstanbul'da çekildiğine inanamayacak olmamı. Anlamıyorum bu insanlarla aynı şehirde, ülkede yaşadığımı, aynı oksijeni tükettiğimi. Bildiğin korkuyorum sanki. Nereye gidiyoruz biz sahi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder