6 Eylül 2010 Pazartesi

Süpürmek ve süpürülmek üzerine

Birçok şeyin üstünü örter insan bazen. Öfkesinin, acısının, sıkıntısının... Toplar her şeyi bir faraşa, fit fit, halının altına tıkıştırır; n'oldu, kurtuldum mu sandın? Cık, kötü bir şey bu, bunları biriktirmek, dünden güne kendini yemek...


Niye mi? O söyleyemedikleri, içinde katran oluyor  sonra insanın, katılaşıyor; ciğere yapışıp nefes alamaz hale getiriyor. Saklamak, bastırmak, dibe itmek iyi değil, sonra birikiyor ve metan gazı gibi patlıyor. Böyle durduk yerde, bulduğu minicik bir çatlaktan lav misali fışkırıyor. Bir şeyi bastırırsan, fena halde alır intikamını senden, yavaş yavaş zehirler seni. Şaşırtacak bir şekilde elini kolunu bağlar. Kin, kötüdür.

Aile, arkadaşlık, iş, aşk... tüm ilişkilerde, ne ka birikinti o ka yükselen sinir/kin katsayısı. Manasız nefret. Hiç gerek yok bu zehire. Biriktirmeyiniz, atınız; saklamayınız, paylaşınız, anlatınız, akabinde ferahlayınız efenim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder