22 Şubat 2011 Salı

Hallelujah

Ofise geldim. Tiplerden biri, kredi kartından kart aidatı kesen Garanti Bankası'yla telefonda kavga ediyordu (ki genelde bir şeylerle kavga halindedir kendisi), diğerleri de Alef diye mi ne sihirbaz bir çocuk varmış, onun sırrını tartışıyordu. Kesin bir üçkağıt varmış o işte vs vs... bla bla... Hararetle tartışıyorlar. Neredeyse atomu parçalayan bir ciddiyetle. Ben de "N'aapıyorsunuz siz?" diyorum içimden yüzlerine karşı. Anlamıyorlar haliyle.

Bir anda ne bu konularla, ne de bunlardan bahseden kişilerle zerre kadar ilgilenmediğimi fark ediyorum. Umrumda değil hiçbiri. Tanımıyor gibiyim onları. Onların da beni tanıdığını sanmıyorum. Bu sabah yolumu şaşırıp da buraya gelmiş gibiyim. Yanlışlıkla... Tuhaf. Sanki uzay mekiğim buraya inmiş. Hey ofisteki eblehler, dost muyum, bilmem. Size değilim sanırım.


Canım, Jeff Buckley dinlemek istedi. Dinleyeyim o halde, 'Eternal Life' ile başladım. Peşinden 'Everybody Here Wants You' geldi. Ve sonra 'Hallelujah'...




Paul Auster'ın en son 'Brooklyn Çılgınlıkları'nı okumuştum galiba, sevmiştim de. Severim zaten kendisini. Böyle bir heyecan kumkuması, gizem düğümlemesi filan... Ama 'Sunset Park' pek parlak değil sanırım, Fermina Daza öyle demiş, hiç bulaşmasam; anılarımda iyi kalsa Paul... İyi yazarların kötü kitapları beni üzüyor.

Evdeki eski laptop çökünce stumbleupon'dan uzak kaldım, oysa pek enteresan şeylerle karşılaşıyordum sayesinde. Neyse...

Bu arada Obi'yi dinleyip 'Sufle'den başlasaydım keşke okumaya, MM imzalı 'Kibrit Çöpleri' pek sarmadı. Bir zamanlar EB için "Telefonla konuşurken oraya buraya yaptığı karalamaları bile kitap olarak çıkarıyor neredeyse" derdik, o lafı hatırlattı nedense bana.

2 yorum:

  1. Canım, Jeff Buckley dinlemek istedi. Dinleyeyim o halde, 'Eternal Life' ile başladım. Peşinden 'Everybody Here Wants You' geldi. Ve sonra 'Hallelujah'...

    Her nedense aynı sıralamayı takip etmişim...

    YanıtlaSil
  2. jeff buckley insanın ruhunu okşar, hangi sırayla dinlenirse dinlensin...

    YanıtlaSil