20 Eylül 2011 Salı

Just married :)



Evet, tatlı telaş bitti... Şimdi suratımızda sırıtan bir sakinlik ve tatilin tenimizde kalan rehaveti var. İşe gelince ilk lafımız "Neden geldik İstanbul'a?" olacak nasılsa, günü güzel geçirmeye devam etmeli. Güneş, deniz, nefis manzaralar ve bolca huzur birikti tatilde. Birkaç da çakıltaşı... Birbirimize bakıp sırıtarak "Aa, evlendik di mi biz?" dedik arada. Adı balayı ama aslında bal haftası yahu! Kısa geliyor insana. Ama evimizi ve kedilerimizi de özlemiştik.

Evlendik. Mutlu muyuz? Evet. Sevdiğin, hayatı geçirmek istediğin biriyle evleniyorsan, güzel bir şey bu. Davetiyeydi, nikah şekeriydi, şarkıydı, fotoğraftı derken nikah vakti geldi çattı. Sanırım içimize sindi hepsi. Aman aman bir aksilik yaşanmadı. Sakindik, mutluyduk. Sevdiklerimizin çoğu yanımızdaydı. Ailelerimiz, arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız... İnsan o telaşede fark edemiyor gerçi kim vardı ya da yoktu. Fotoğraflar anlatıyor.

Yine de bünye heyecanlanıyormuş. Nikah dairesindeki görevli adam "Şurdan gireceksiniz, şöyle oturacaksınız" diye anlatsa da, n'apacağını şaşıracakmış gibi geliyor insana. Onun dışında neredeyse herrrkes ama herkes de bahşiş istiyormuş! Aksiyon filmlerindeki gibi arabanın üstüne yapışan çocuklar ise vakayı adiye'denmiş meğer. Neyse, dakikaları sayarken nikah masasına çıkan asansörün kapısı açıldı, evet, herkes bize bakıyor! Ehm oturalım, gülümseyelim, kendini espri yapmak zorunda hisseden memurenin sorularına doğru cevaplar verelim...

Dostumu dinledim, nikah memuresi ısrarla "E ayağına bassaydınız!" dediğinde "Biz birbirimizin ayağına basmayı değil, elini tutmayı tercih ediyoruz" deyip gülümsedim. Nikah cüzdanını da ikimiz aldık. Ne gerek var illa bir tarafı öne çıkarmaya? Yapmacık hallere? Hele o gelini alnından öpmeler, hele hele geline el öptüren damatlar, Kutsi ve Ebru Gündeş eşliğinde ilan-ı aşk etmeler filan, amanın!

Eee, peki değişen ne oldu? Başımız göğe mi erdi? Aslında pek bir şey değişmedi. Gelinlik, damatlık giydik, herkesin önünde söz verip "Evet" dedik filan... Başka? Koca bir bordo cüzdanımız, benimse iki soyadım oldu. Yüzük sağdan sola geçti, aileler kaynaştı, akrabalar tanıştı. "Kuzuum" hitabı yerine araya "Kocacuum, karucuum" serpiştirildi, o kadar :) 


Nikah, aile yemeği ve renkli bir düğün pastasından sonra Kaş'a doğru yola çıktık. Oradakilerin "Ne kadar oldu evleneli?" sorularına, kikirdeyerek "Ee, şu kadar günlük evliyiz" demek eğlenceliydi :) Kaş'a ise bir kez daha bayıldım; muhteşem denizine, nefis koylarına, çakıltaşlarına, kedilerine... Çok sevdik, yine gidecek biz :) 

Tavsiye ederiz! Aşık olun, evlenin, Kaş'a gidin.

2 yorum: