11 Şubat 2012 Cumartesi

Sunny day

Otto Santral'de dersi bekliyorum yine. Neşeli ve gürültücü insan grupları var etrafta. The Cure çalıyor. Yan masamda Deniz Ülke Arıboğan oturuyor. Ben geldiğimde yoktu, yeni geldi; ipad'iyle ilgileniyor. Kendisiyle yan yana şehriye çorbası içiyoruz, pek hoş. Lakin arpa şehriyeli çorbaya çok biber koymuşlar, sevmedim. Şehriye çorbasında salça ve yeşil biber, nein Otto; olmadı bu. Diğer yanımdaki masalarda ise bahçede tek-tük kalmış karları bularak kartopu oynamış ve ıslanmayı becermiş Alman ufaklıklar var. Annelerine aldırmadan ıslak çoraplarını çıkarıp tahta zeminde yalınayak koşturup duruyor sarmanlar. Hava güneşli. Tek tük karlar ver kenarda köşede, çöp gibi. Salı yine kar geliyormuş, gelsin. Manzara pek güzel oluyor karda.

Zencefilli çay söyledi Deniz Hanım, hmm güzel bir şey mi acaba? Ay, stalker'lar gibi oldum. Çorbamı bitireyim en iyisi. Onlar (bir beyle kendisi) gündemi tartışıp gazetelere dalmışken, ben de havadan sudan bahsedeyim...

Tavşan gibi kuyruksuz bir kedi dışında bir tane de yavru gördüm etrafta, sevebildim lakin bir türlü suratını dönmedi kerata. Şurda, altta kendisi.


Efenim kampüsteki sanatsal çalışmalara bir örnek hemen altta yer alıyor.


 Bu da bahçedeki eski binalardan biri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder