5 Nisan 2012 Perşembe

Almanya: Willkommen in Deutschland

SinemaTV'de güzel bir film izledik dün akşam: "Almanya: Willkommen in Deutschland". Yasemin-Nesrin Samdereli kardeşler yazmış, kardeşlerden Yasemin yönetmiş. İyi de etmiş. Bu arada film, Berlin Film Festivali'nde ve Filmekimi'nde de gösterilmiş.

Türk işçilerinin Almanya'ya gidişinin 50. yılı için çekilmiş film sanırım. Bir ailenin Almanya'ya göç hikayesini, daha doğrusu Almanya'ya göç etmiş bir ailenin Türkiye tatilini geriye dönüşlerle anlatıyor. Ailenin 40 yıllık hikayesinin özetini görüyoruz ekranda.

Köyde yaşayan Hüseyin Yılmaz, 1970'lerde Almanya'ya işçi olarak gitmeye karar verir, ne de olsa ağa kızıyla evlenmiş, üç de çocukları olmuştur; onlara iyi bakmak ister. Almanya'ya gidenlerin 1 yılda araba alacak kadar para biriktirebildiklerini duymuştur.

Kararını verip işçi olmak için başvurur, kabul edilince de ailesini köyde bırakıp yollara düşer. Çalışır, ailesine düzenli para gönderir ve bir süre çalıştıktan sonra onları da almak üzere geri döner. Çocuk çocuk hep beraber göçerler Almanya'ya. Orada çocuklar büyür, evlenir; torun-torba da eklenir aileye. Artık kendilerini Türk değil, Alman gibi hissetmeye, öyle kabullenmeye başlamışlardır. Dede hariç.

Aradan yıllar geçer, dede ailesine bir yaz tatilinde hep beraber Türkiye'ye gideceklerini söyler. Aile pek hoşlanmaz bu fikirden ama ikna olurlar. Dede memlekette bir ev almıştır, o evi görmeyi bahane eder, yola çıkarlar ve olaylar gelişir. Ailedekilerin birbiriyle ilişkileri, yaşadıkları; akıcı bir şekilde anlatılmış. Yol hikayesi güzel.

Film eğlenceli, komik, akıcı. Empati yapmayı acındırmadan başarıyor. İnce dokunuşlar var, göze sokmuyor bir şeyleri... Gerçek görüntülerden de yararlanmış, geri dönüşler hikayeyi güzel özetliyor. Sanat ve görüntü yönetmenlerini de tebrik etmek lazım; rüya vb mizansenler de başarılı. Başında Fatih Akın filmi sandım, ama bu iki kız kardeş de çok iyi bir işe imza atmış. "Little Misssunshine" ile "Dedemin İnsanları"nı anımsatıyor yer yer... İkisini de severim.

Hayatımın 7 yılı "Alamancılarla" geçti, Almanya'da Türk; burada Alman kabul edilenlerle. Okuduğum anadolu lisesi, Almanya'dan göçen ailelerin çocukları dışında sınavla ilk kez bizi almıştı. Bizi az yadırgamadılar. Ne de olsa onlar yaramaz, tembel, uyumsuz; biz uslu, çalışkan... Aksanlı Türkçeleri hala kulağımda...

Bu insanların arada kalmış hallerini, yaşadıkları zorlukları ajitasyona kaçmadan güzel anlatmış film. Gurbetçilerin hayatını gerçekçi ve eğlenceli bir şekilde özetlemiş. Küçük bir torun var mesela, 6 yaşındaki Cenk; "Ben Türk müyüm Alman mı?!" kafa karışıklığını, arada kalmışlık ve ikilemini en çok o yaşıyor, çünkü futbol takımlarından ya Alman ya da Türk olanına girmesi, onun için çok önemli! Haritanın dışında kalmak fena bir şey onun için.

Oğlanlardan birinin Almanya'ya gitmeden, dedenin de Alman pasaportu almadan önceki gece gördüğü rüyası da komik :) Çocuk gözünden anlatılan sahneleri beğendim.

 Bkz imdb.  Bkz filmin sitesi. Buyrunuz bu da trailer'ı.

2 yorum:

  1. Fatih Akın filmi sanman çok normal çünkü Akın'ın neredeyse aynı konuda Solino adında bir filmi var. Tek fark oradaki ailenin İtalyan olması ama yaşananlar aynı :)

    YanıtlaSil
  2. Fatih Akın'ı severim, bu kızkardeşlerden de benzer tatta filmler bekliyorum :)

    YanıtlaSil