9 Nisan 2013 Salı

Kerpe & Şile

Geçen hafta sonu bahar geldiğinde şehre, istikamet Kerpe ve Şile'ydi. İstanbul'a yakın rotalar, dergilerin baharda gidilecek yerler listelerinde illa ki yazılan iki yer. Hemen şurası. Şile'ye daha önce gitmiştik ama Kerpe'yi merak ediyorduk. Minnacık bir yermiş. Ama denizi çok güzeldi. Taş kaydırmakla yetinmeyip yüzsem mi diye düşünmedim değil. 

Kedisi köpüğü bol, sahili kumsalı güzel ama artık köylükten çıkıp yazlıkçı mekana dönüşmüş. Şile'de ise değişik olarak fenere çıktık. 1859 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan fener,  Türkiye'nin en büyük feneriymiş. Taş kısmını Türk mimarlar tasarlamış, metal aksamı ile mercek kristal sistemi ise Fransa'dan gelmiş. 

Deniz fenerlerini çok severim, bana pek romantik gelir. Ve hüzünlü. Fener demişken, aklıma Atlas'tan arkadaşım Emre Ermin'in fotoğrafladığı kitap geldi. Yalnızlığın Işıkları, Deniz Fenerleri... Aslında fener gezileri fikri hiç fena değil.



Tostumu yiyen arkadaşlar
"Ee, daha yok mu?" bakışı
Yol kesen keçiler
 

6 yorum:

  1. Hımm son fotoğraf Muscari..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hımmm, pek hoşuma gitmişti; ismini de öğrenmiş oldum :)

      Sil
  2. çok güzel :) denize giresim geldi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. inan deniz nefis görünüyordu, atlayasım geldi benim de :)

      Sil
  3. İstanbul'da adalara ve bu tarz yakın yerleşimlere hiç gitmedim :/ Evrene mesaj yollayayım da göndersin beni oralara... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyorum sana, bir daha gelişinde gidelim diye :) Ada, Moda vs... Evrene mesaja gerek yok, geliş tarihini bildirmen kafi :P

      Sil