20 Ağustos 2013 Salı

Sen de gitme Robinson!

Robinson Crusoe 389, en sevdiğim kitabevlerinden biri. Hatta en sevdiğimdir. Kapısından içeri girince başka bir dünyaya girmiş gibi olurum. Bir sürü, envai çeşit yerli-yabancı kitap, dergi, defter, kartpostal bulursunuz; çalışanları gayet bilgili, ilgili ama dolanırken sizi rahatsız etmeyen nazik insanlardır. Bulamadığınız bir kitap olduğunda söylersiniz, arayıp haber verirler ve getirirler de. Beyoğlu'nun simgelerindendir burası. Her gittiğimde mutlaka uğrarım. Bir kitap arıyor ve bulamıyorsam, bilirim ki burada bulma şansım vardır. Kitap almak aklımda olmasa bile, girer mutlaka bi dolanırım. 

Kitapçı kılığındaki birçok zırva yerin (bunlardan biri de, indirime soktuğu kitapların indirimini kasada kabul etmeyen ve zinhar itirazınızı dinlemeyen, müşteri memnuniyetinden bihaber -bence kitapçı filan olmayan- D & R'dır) yanında, kitaba kıymet veren Robinson hemen ayrışır.

Gazetede okuduğum haber, bu yüzden korkuyla yerimden sıçrattı sabah sabah. Robinson Crusoe 389, maddi zorluklar nedeniyle kapanma tehlikesi yaşıyormuş. Sahipleri yaptıkları açıklamada şöyle demişler -ki sonuna kadar katılıyorum: "Robinson Crusoe 389, 19 yıl boyunca emeğe dayalı bir vakıf gibi çalıştı. Belki de ‘Kültür varlığı nedir?' sorusunun –tıpkı Markiz gibi ya da Emek Sineması gibi– yitirildiğinde farkına varılacak karşılıklarından biri oldu. Artık sadece ortakların sahipliğiyle açıklanamaz bir kuruma dönüştü."

Sevdiğimiz şeylerin kıymetini ne yazık ki pek bilmiyoruz. Belki sevdiğimizi bile fark etmiyoruz. Ama hayatımızdan yok olup gittiklerinde eksikliklerini fark ediyoruz. İnsanlar için olduğu gibi mekanlar için de bu böyle. Sevdiğimiz kitapçı, sinema, pastane, meyhane... bizim için anılarla dolu bu yerler, hayatımızdaki canlı varlıklar kadar önemli. O yüzden varlıklarını sürdürmeleri, nefes alıp vermeleri ve hayatımızda kalmaları için mücadele gerek. 


Ne yazık ki İnci Pastanesi, Markiz Pastanesi, Emek Sineması artık hayatımızda değil. Beyoğlu'nda birçok sinema kapandı. Her taraf çirkin mağazalarla doldu. Daha çok festival zamanı gittiğim Emek'te film izleyemeyeceğim artık, İnci'de Uludağ pastası yiyemeyeceğim. Ya da Markiz'de keman çalan ablalar eşliğinde pasta yeme zevkini tadamayacağız bundan böyle...

İstiklal Caddesi'nin çorapçı-doncu dolmasından rahatsızım. Hoşlanmıyorum bu pespaye, hoyrat ve zevksiz dönüşümden. O yüzden belki Robinson'u kurtarabiliriz. Bir umut devam etmesini sağlayabiliriz. Direnmesi için bir omuz da biz verebiliriz. Kitap alacaksanız, yolunuzu buraya düşürün. İnanın, pişman olmayacaksınız. RobKart çıkartmışlar, miktarını siz belirliyorsunuz (min 50 TL  olmak üzere) ve bu kartlardan alıp alışverişinizi bunlarla yapabiliyorsunuz. Önce ödüyor sonra alıyorsunuz ve bir kitabevini kurtarmaya destek oluyorsunuz.

AVM'lerdeki kitapçılar daha kolayınıza geliyor belki ama kitaba kıymet veren biriyseniz, o kitaplara ulaşmamızı sağlayan mekanlara da kıymet vermenin zamanıdır. Değmez mi?


 Kendi sitelerinde yazdıkları gibi:

"Beyoğlu'nda son yıllarda yaratılan ve acımasızca sürdürülen inşaat ortamının olumsuzluklarına karşın kiralar ve diğer giderler artmaya devam etti. Gelinen noktada baş gösteren nakit sıkıntısını atlatabilmek amacıyla 'önce öde sonra al' adıyla bir kitap kampanyası başlatıldı. 

 Bunun için 500 ve 1000 liralık ya da bunların dışında tutarını –50 liradan az olmamak koşuluyla– kart sahibinin kendi belirleyebileceği RobKart'lar hazırlandı. RobKart kullanarak, sadece kitap değil bir kültür varlığının geleceğinin de korumanız altına gireceğini hatırlatmak isteriz." 






Robinson Crusoe 389        
Benim kartım geldi bile :)
İstiklal Cad. Tomtom Mah.   
No: 195, 34433 Istanbul
(0212) 293 69 68

4 yorum:

  1. Robinson'un sadece önünden geçtim, belki girip dolanmışımdır da ama net hatırlamıyorum. Bildiğin gibi İstanbul'da yaşamıyorum ama hayatta en sevdiğim mekanlar kitapçı dükkanlarıdır. Tabii ki D&R değil, onları kitapçı olarak görmüyorum, tamam mecburiyetten Antalya'da elim mahkum ama seçeneğim varsa tercih etmem. Antalya'da 3 kitapçı sırayla açılıp kapandı, her biri kapanırken ruhumu da alıp götürdü. Birinin sahibi kapatırken şöyle demişti bana: "Hocam bu şehre kitapçı çokmuş, cafe, pastane açmak lazımmış". Bir diğeri-ki şahane bir mekandı-2 yıl dayanabildi sonunda pes etti, sahipleri ve çalışanları hala arkadaşımdır. O yüzden Robinson'u okudukça çok üzülüyorum ve #direnRobinson diyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önünden geçerken bile içine bakma isteği uyandırmıyor mu insanda? Kitapçı olarak görebileceğimiz fazla yer yok, çünkü çoğu kitaplarla yazarları tanıyan kişileri istihdam etmiyor; market açacaklarına burayı açmışlar.

      D & R mecburen girdiğimde de sorun yaşadığım, bir daha da adımımı atmamaya yemin ettiğim bir yer. İndirim saçmalığını daha önce de yapmış ve çok nezaketsiz davranmışlardı. Robinson gibi "gerçek" kitapçıların kapanması insanın içini acıtıyor, aklıma Meg Ryan'ın "You've Got Mail" filmindeki eski ama küçük kitapçı dükkanının koca kitapçı zincirine yenilmesi geliyor. En azından orada ikisi de kitapçıydı.

      Artık kitapçı kapanıyor, yerine dürümcü ya da doncu açılıyor. Çok acı. #direnRobinson dileklerine katılıyor, umarım İstanbul'a bir dahaki gelişinde beraber kitap alışverişi eder; çıkışta da Mustafa Amca'da kahve höpürdetiriz diyorum :)

      Sil
  2. :( Beyoğlundaki en sevdiğim yerdir.. Son yıllarda sadece birkaç saat kaldığım İstanbul'da ille koşa koşa gittiğim ve en az bir saat kaldığım yerdir.. "Di"li geçmiş zaman olmasın ne olur..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için de öyle ve şu an burasının da yok olmasını yüreğim kaldırmaz :( En kısa zamanda uğrayıp RobKart alacağım. -di'li geçmiş zamanda kalmaması için desteğe ihtiyacı var. Bir dahaki uğrayışında hala orada olur umarım, Maya da keyifle dolaşır bence. Rehber gerekirse, haber verin olmaz mı :)

      Sil