25 Ağustos 2013 Pazar

Yusuf Abi'nin bahçesi

Yusuf Abi'yi andık dün. Aramızdan ayrılışının 1. yıldönümüydü. Zaman çok çabuk geçiyor, bir sürü şeyi de peşinde sürükleyerek... Anma törenine biraz erken gitmişiz, bir sürü mezarı da dolandım; dua ettim. 15-16 yaşında hayatını kaybedenlerin ışıklarla donatılmış mezarları, fotoğraflar, yazılar, nazar boncukları, oraya bırakılan sevdikleri şeyler... çok fenaydı. İnsan bazı şeylerin ne kadar boş olduğunu anlıyor mezarlıklara gidince. 

Mezarlıklar ürkütücüdür, ama dün sanki Yusuf Abi'nin mezarına değil de, bahçesine gitmiş gibi hissettim. Eşi de benzer bir şey söyledi: "Onu görecekmişim gibi heyecanla geliyorum buraya, sanki beni burada bekliyor. 'Yusuf'un bahçesi' diyorum. Üzüntü duymuyorum burada, eve gitmekse cehennem gibi. O burada artık, evdeyse yaprak kıpırdamıyor" Ahşaptan, çiçeklerle kaplı, sade ve gösterişsiz bir yerde; sevdiği doğanın kucağında uyuyor Yusuf Abi. Huzurla uyu kaptan, bir sürü insanı bir araya getirdin yine...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder