18 Şubat 2014 Salı

Ah Emel anne...

Ali İsmail'in annesi Emel Korkmaz dün akşam Cnntürk'teki 5N 1K'daydı. Ağlaya ağlaya dinlediğim konuşmasında acısını, öfkesini ve evladını anlatan bir sürü şey söyledi. Buraya yazamayacağım kadar çok şey... Anlatması kolay değil.

19 yaşında bir çocuğa sokak arasında pusu kuran o caniler, "İyisin, bir şeyin yok" deyip evine gönderen o doktor, o görüntüleri silip gizleyenler, bu vahşeti yapanları kahraman ilan edenler... Bu çocuğa kıyan ve sonrasında bir annenin içini dağlayan herkes, bunun cezasını en ağır şekilde çeker umarım. Bir anneye bunca acı verenler, hiçbiri rahat huzur yüzü görmesin...

Programdaki son sözü şuna benzer bir cümleydi Emel annenin: "Mahkemede zannettiler ki ben o canilere saldıracağım. Ben bu tertemiz ellerimle çocuklarımı büyüttüm, o canilere sürer miyim?! Ben hayatım boyunca Aliş'imin gururuyla yaşayacağım."

Bana dün akşam bunları yazdıran program, Youtube'a yüklenmiş. Lütfen izleyin. Bir anneye böyle bir acı yaşatmak reva mıdır? O ağlamamak için çok direndi ama ben dayanamadım, hüngür hüngür ağladım izlerken.  

"Oğlum yanlış bir şey yapmadı, neden hayattan kopardılar oğlumu?" diye isyan eden; elinde sopa, silah olmayan ama hunharca katledilen 19 yaşında, dünya iyisi bir çocuğun metanetli, dirayetli ama içi yanmış annesi... Hakkaten neden bu kin? Gerçekten hiç mi vicdan azabı duymuyorlar?

6 yorum:

  1. Hayattan korkuyorum artık...kediyi parçalayanlar, acımadan vuran öldüren insanlar, vicdansızlıklar........ beni korkutuyor...ben çok mu zayıfım bilemiyorum ama çok etkileniyorum.. :( çaresizlik duygusu çok acı...bu yüzden sanırım bazen kaçıyorum..dinlemiyorum okumuyorum bakmıyorum bazı şeylere.. bakarsam ucundan bakarsam köşesinden bakıyorum çünkü biliyorum psikolojim zayıf allak bullak oluyorum günlerdir can denen çocuk gözümün önünd emesela...gitsin istiyorum gözümün önünden :((
    bu güzel yavrunun kovalanışı sopalar onlar da gözümün önünd eve içim sıkışıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım hepimiz allak bullak oluyoruz bir şekilde ama korkunun ecele faydası yok ne yazık ki. Bu yüzden 6-7 ay önce tepki verdik hepimiz, isyan ettik. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini göstermekti amacımız. Dinlememek, okumamak, bakmamak... bu acıları azaltmıyor, tam tersi tepkisizlik alışkanlığa; çaresizlik de kabullenişe dönüşüyor.

      Biz bu kadar 'fena' etkilenirken, bu 19 yaşında ölen çocuğun annesinin dirayetli duruşu, metanetle "Bu katiller ceza alana kadar dimdik ayaktayım" deyişi, acısını bastırıp "Başka Ali İsmail'ler gitmesin" deyişi tokat gibi suratına çarpıyor insanın.

      Çocuk gözümüzün önünden gitse de acısı ta şuramızda ve bu, O'nun hayattan koparıldığı, katillerinin de ceza almadan yırtmaya çalıştığı gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki. O yüzden psikolojiyi güçlü, kuyruğu dik tutup bir şeyler yapmalı; adalet yerini bulsun diye tepki vermeli. Zaman "yokmuş gibi davranma" zamanı değil, oraları geçtik çoktan. Bıçak kemiği de deldi geçti, masum canlar gitti.

      Sil
    2. Bende henüz izlemeye cesaret edemedim. Bu yazdıklarını okurken bile gözlerimin dolmasına engel olamadım ki o evimin önünde şarkı söylese tülü bile açıp bakmayacağım kadının şarkısındaki gibi olur olmaz yere ıslanıyor kirpiklerim artık her şeye.
      Ki böylesine yaralı bir ana yüreğine nasıl ağlanmaz. Bıçak kemiği deldi geçti demişsin çok haklısın kaybedecek neyimiz kaldı. Ama olsun elhamdülillah müslümanız ya önemli olan o gerisi boş ! Benimde umudum tükeniyor çoğu zaman bende pes ediyorum ama sonra kendi hayatımın kendi canımın bu masum çocuklardan daha değerli olmadığını anlıyorum onlarda birilerinin eşi çocuğu oğlu kızıydılar.Onlardan birilerinin biriciğiydiler. Allah kimseye yaşatmasın bu acıyı diyeceğim ama bu güzel insanlara bunları reva görenlere yaşatsın be varsın yaşatsın. Kimsenin acısıyla sevinecek değiliz eyvallah ama şu ilahi adalet denen şey hep diğer tarafamı bırakılacak?

      Sil
    3. O kadar fena ki, nutku tutuluyor insanın. Özenle büyüttüğü, iyi bir insan olarak yetiştirdiği evladını yitirmiş bir anne; öfke ve acı dolu ama asla bencil değil. Çünkü bazen acı insanı bencilleştirir. Ama böylesine acı doluyken bile vakur, kararlı ve duyarlı... Bu çok başka bir erdem.

      Evladı geri gelmeyecek olsa da başka çocukların canı gitmesin, başka ailelerin canı yanmasın diye uğraşıyor hala. Ve bu kadından korkuluyor; oğlunun adı geçen marşın söylenmesinden, oğlunun uğruna can verdiği parka girilmesinden korkuluyor... Artık insanların bir şeyleri görmesi, bilmesi ve anlaması lazım. Bu çocukların canı gitti, ama boşuna olmasın.

      O yüzden insanlar daha bilinçle hareket etmeli, bir şeyleri fark etmeli. Bir kişi daha bile anlasa ‘gerçekten’ olanları, bu bile bir şey. Uçurumun dibi gerçekten görünmek üzere ve bir ışık olmak için çabalamış bu gencecik insanlara borçlu hissediyorum ben. Evet, onlar da birinin canıydı, evladıydı, bir tanesiydi... Bu şekilde ölmeleri kader değil. Önemsizleştirilmeye, haysiyetsizleştirilmeye çalışılıyorlar ama halının altına süpürülecek şeyler değil bunlar artık. Halının altı doldu, sabır taştı. Hayır, adalet öbür tarafa kalmamalı. Oradaki adaletten önce, hayattaki adaletle cezalarını çekmeliler. Ötesi başka, ama bu tarafta olmalı ne olacaksa önce; herkes görüp bilmeli.

      Sil
  2. vicdan taşıyorlar mı ki azabını çeksinler... Ben izleyemiyorum bakamıyorum içim kurudu kaldı ne zamandır... çok zor yazmak bile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın, taşısalar zaten o çocuklar hayatta olurdu şimdi. Bir umut, ceza alırlar umarım. Bir annenin gazabı hep üstlerinde olacak.
      İnsanın içi kuruyor hakkaten. Yazması, okuması, izlemesi bu kadar zorken bir de bu acıyı ta içinde taşıyan bir anne olmak... Oy!

      Sil