6 Şubat 2014 Perşembe

Farewell


Philip Seymour Hoffman da göçüp gitti bu diyardan... Çıldır yolunda haberini alınca, bi sessizlik oldu camları buz tutmuş minibüste. Zalımsın 2014. Daha 46 yaşındaymış, ellilerinin ortasında sanıyordum. Şu fotoğrafta hayatın hoyrat davrandığı bir adamın bakışı var gözlerinde. Gidiş biletini kendi kesmiş, karısı ve 3 çocuğu için ne kadar korkunç...

Düşününce, birçok sevdiğim filmde o varmış. Ya da onun olduğu bir sürü filmi sevmişim. Görmüş geçirmiş adam hallerini de, pes sesiyle çılgınca bağırdığı rollerini de. The Big Lebowski, Hannibal, Red Dragon, 25th Hour, The Talented Mr. Ripley, Moneyball, Magnolia, Almost Famous, onu en son izlediğim The Boat That Rocked ve ona Oscar dahil bir sürü ödül kazandıran "Hayatımın en iyi oyunculuğunu ortaya koydum" dediği Capote.  

Hep ekranda olacakmış gibi hissettiren yetenekli oyunculardandı. Korsan Radyo'nun çılgın programcısı, kimilerinin göbekli prensi... 46 çok erkenmiş ama. Birisi sormuş; "Oscar törenlerini oğluyla izleyen adamla, aşırı doz eroinden banyosunda ölü bulunan adam aynı mı?" diye. Hayat... "Düş kurmayan insanlar terlemeyen insanlar gibidir, içlerinde bir yığın zehir birikir." demiş Truman Capote. O da belki içinde olduğunu sandığı zehirden böyle kurtuldu, kim bilir...

İnsanın her seferinde kendine sorduğu 'Ya bu adamı nerde izlemiştik?' sorusunun cevabı da onun iz bırakmayan tekniği galiba gerçekten. Bir arkadaşımın dediği gibi, yalnızca (ya da en çok) kendini dövenler kulübü... Kalp kırıcı, korkutucu, umut tüketici... Farewell.



2 yorum:

  1. uzucu gercekten, ayrica Vasiyet sarkisini dinlerken yaziyi okudugumdanmidir nedir daha bir etkiledi beni.
    Eroin korkutucu sey..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şarkı ve yazı fena denk gelmiş. Şey çok acayip; bir ailen var, karın, çocukların... İyi bir oyuncusun, mutlusun zannederken herkes, sen oyunu bırakıp gidiyorsun. "Benden bu kadar" diyorsun. Ürkütücü gerçekten.

      Sil