21 Haziran 2014 Cumartesi

Kahraman selüloz, dijitale karşı

Gazetecilik Bölümü'nden yeni mezun olmuştum. Bir sürü hayalim vardı, annemin 90'lık halasının her telefon konuşmamızda sorduğu gibi köşe yazarı olmayı hayal ediyordum sanırım. Bir süre okulun haber ajansında Cumhuriyet Dergi'ye haberler-söyleşiler yapmış, üçüncü sınıfta da sevdiğim bir dergide (Atlas) staj şansı bulmuştum. Ve bir gün okul bitti, ee, şimdi n'olacak, nerede çalışacağım? Mühim soru. 

Bir kitapçıda çalışmaya başladım, iş olsun diye. Bir gün gezerken camında gördüğüm eleman aranıyor yazısı üzerine. Güzel bir kitapçıydı, eh, kitapları da seviyordum. Orada da çok şey öğrendim. Geriye, ayakta durmaktan bacakta çıkmış varisler ve okunmuş bir sürü kitap kalsa da... Ama sonuçta gazetecilik okumuştum, burade ne işim vardı? 1 yıl ya da daha fazla süre kitapçıda çalıştıktan sonra, bir gün okuru olduğum Radikal'e başvurmaya karar verdim. Ne kaybederdim ki? Sevdiğim, okuduğum bir gazeteydi sonuçta.

Radikal Kültür Sanat, basılı son sayfa
Bizim okuldan mezun, Radikal istibarat servisinde çalışan parlak muhabir Ahmet Şık'ı bulmuştu okul ajansındaki hocam, o da beni Kültür Sanat'ın editörüne teslim etmişti. Tam eski usül. Ve Radikal'deki günlerim öylece başladı. İlk gün dikkatimi çeken tek şey, editör Cem'le pabuçlarımın aynı oluşu ve yerlere kadar sarkmış faks kağıtlarıydı."Emin misin?" diye sormuştu ikisi de. Sanırım gazeteciliğin meşakkatli ve çok para kazandırmayan bir meslek olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı baştan. Hevesim tamdı, istiyordum. Eh, peki madem...

Radikal'in kültür sanat bölümüne haberler yapmaya, Radikal Kitap'a kitap yazıları yazmaya böylece başladım. Önce kısa haber, bant haber, sinema seansları, söyleşi, röportaj... Bir sürü şey öğrendim orada. Ve güzel, hatta şahane insanlar tanıdım, çok keyifli zamanlar geçirdim. Muhabirliği burada öğrendim. Erkan (Aktuğ) Abi ile Cem (Erciyes)'in üzerimde emeği çok. Huysuz tatlılığıyla çok şey öğreten, leb-i derya Tuğrul (Eryılmaz) Bey'in de öyle. Mutluydum. Konserler, festivaller, kitaplar, sinema, müzik, edebiyat; kafa dengi arkadaşlar, haberimin manşet olacağı gün Cengiz Aytmatov röportajı yaparken çektiğim fotoğrafları evde unutuşum, doğum günümde Şükran Güngör'ün cenazesini takip edişim gibi anılar...

Ve şimdi okur olarak, Radikal'e veda vakti geldi. Ne yazık ki çok şey öğrendiğim, şahane insanlar tanıdığım, hem ucundan da olsa katkıda bulunabildiğim, hem de okuru olarak bunca yıl evime girmiş Radikal gazetesini bugün son kez elimde tutabileceğim. Artık basılmayacak, yoluna dijital platformda devam edecek. Dedikleri gibi, onlara ayrılan kağıdın sonuna geldiler bugün...

Basılı son Radikal
Gazetecilik sektörünün geldiği yer açısından üzücü bir gelişme bu. Evet, devir dijital devri filan ama bir sürü yazarın, gazetecinin, sayfa sekreterinin vb işsiz kalacağını bilmek üzüyor insanı. Bir de 18 yıl yayın hayatını sürdürmüş ve birçok insanın emek verdiği, her ne olursa olsun Türk basınında farklı bir soluk olabilmiş bir gazetenin artık yazılı basında olmayacak oluşu üzücü... Dijitalin de aynı tadı vereceğini sanmıyorum, kitap gibi gazetenin sayfalarına dokunmayı seven biri olarak. Kağıt kokusu güzeldir.

Tabloid boya getirilmesiyle başladı bu yokuş aşağı süreç sanırım ve ruhuna aykırı kişilerin ekibe dahil edilmesiyle muhalif tadını kaybetti gazete. Birçok yazar çıkarıldı. Yıldırım Türker'in gidip Akif Beki ya da Eyüp Can'ın gelişi okurda kopuşu başlattı. "Türkiye Türklerindir" diyen bir gazeteyi çıkaran yayın grubu, muhalif Radikal'i de çıkarmıştı yıllarca ama bu isimler, cık, olmamıştı. Ve şimdi Radikal dijitalde, Kitap eki Hürriyet'te devam ediyor gibi görünse de farklı bir gazete gibi çıkan Radikal İki tamamen yok edildi. Birçok ses kısıldı. O yüzden "Dijitale geçti, artık daha modeern" çığlıkları atanlar kadar sevinemiyorum. Hı Ezgi Hanım? Bir dönem kapanıyor bugün.
Radikal Kitap'ın son sayısı
Her şeye rağmen direnen ve bu gazeteyle eklerine emek veren herkese selam ve sevgilerimle, yolunuz açık olsun. Gazete son dönemde ne hale getirilirse getirilsin, 18 yılda umut oldunuz; her şeye rağmen unutulmaz haberlere imza attınız, temiz bir gazete çıkararak onca kağıdın hakkını verdiniz. Özleyeceğiz. Güle güle...

Güzel bir yazı için tık.

4 yorum:

  1. 18 yıl olmuş ha, dün gibi gözümün önünde ilk yayına başlayacağında Antalya'da panolara yapıştırılan "Radikal" afişleri, ismi ne kadar ilginç gelmiş ve sevinmiştim farklı bir gazete çıkacak diye. Bir süredir gazete almıyordum ama yine de üzüldün yayın hayatını basılı olarak sona erdirmesine. Kızkardeşim de Ankara İletişim mezunu ve seninkine benzer bir Anka Ajans öyküsü vardır, sonunda bıraktı ve öğretim üyesi oldu mezun olduğu okula :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reklamlarıyla dikkat çekmişti ilk, "O bir Radikal..." Kültür sanatın şefi Erkan Abi yazmış, okuyunca duygulandım, 1996'da stajyer olarak girip 18 yıl emek verdikten sonra kültür sanat şefi olarak dijitale geçmek... Pınar Öğünç'ün yazısında olduğu gibi (http://pinarogunc.com/meram.html) yine bir ilk'i başarmak, dijitale geçmekse amaç bilemem. Ama başka sebepler de olduğu aşikar. Onca insan işsiz kalacak, bunu "Yaşasın dijitaaaal" nidalarıyla kapatmak mümkün değil. Ne olursa olsun farklı bir gazeteydi Radikal. Üzüldüm.

      Kızkardeşin Anka Ajans öyküsünü merak ettim bu arada :) Ben akademik kariyeri hiç düşünmedim nedense, ara ara "Olsa nasıl olurdu?" diye düşünmedim değil ama gazetede çalışmak, basında olmak istedim hep. Piyasanın gözü kör olsun :/

      Sil
  2. Yahu sevdiğim herşeyin tek tek yok olduğunu senin blogdan okuya okuya artık fena oldum ben, şiştim bi tuhaf oldum.. Bloüunu seviyorum yanlış anlaşılmasın ama gidenleri sevmiyorum ya.. Özlüyorum.
    Kindle aldım 2 senedir kullanıyorum bu arada, pratik evet, özellikle yatarken okuma zorunluluğu olan zamanlarda. Ama kitap gibi değil işte, yerini tutmuyor.. İki arada kaldım ben de bu mevzularda..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya valla ben de bu haberleri vermekten hoşlanmıyorum ama ne yazık ki iyi şeyler olmuyor pek bu ara buralarda. Kindle kullanan arkadaşlarım pratik diyor ama kitaba dokunmayı sevenlerdenim ben hala...

      Sil