5 Eylül 2014 Cuma

Walter, Shazam, Vance Joy

Walter gibi şen olmak ister deli gönül. Bu nasıl bitmeyen bir enerji yahu, ahaha! Ve onca koşturmadan sonra denize kavuştuğu anki o sevinç, ploffff... Denizden çıkmayan biri olarak hislerini anlıyorum Walter'cuum.



Başka? Diyete devam. Kan almaya da. Ama diyetten sonra şeker yükseldi, bu işte bir yanlışlık var. Her akşam Caddebostan'a kadar yürüyüş. Sahilde kaykaycı gençlik, patenle hokey oynayanlar, bisiklet yolunda gazlayan gerzek motorsikletliler, kamp sandalyelerini alıp denizin dibinde ya da çimlerde birasını, kahvesini yudumlayanlar, darbuka çalan minik çingene kızlar, usul usul demlenen amcalar, bisikletliler, köpekliler... Kalabalık gırla. Önceki akşam gökgürültüleri, şimşekler karşıda patlarken hızlı hızlı yürüdük, tepemize yıldırım inip de yağmur bizim tarafa gelmeden arabaya kılpayı yetiştik. Meteroloji 6'da tufan, hortum demişti ama günlük güneşlikti ortalık?

Bu arada Shazam'ın çok şahane bir icat olduğuna karar verdim bir kez daha. Bu programı telefonunuza indirdiniz. Başını kaçırdığınız, adını ya da söyleyenini bilmediğiniz ve deli gibi merak ettiğiniz bir şarkı duyduğunuzda telefonu o tarafa tutuyorsunuz, o tüm interneti tarıyor ve şak diye şarkının adını, icracısını söylüyor. Yıllarımı harcadım radyoda kıçını başını duyduğum şarkıları bulmaya çalışırken. Mırıldanarak anlatmaya çalışırken maymun oldum. Teknoloji işte, canına yandığım.

Riptide da Shazam'la keşfettiğim son şarkı. Caddebostan sahildeki kaykaycı oğlanlar dinliyordu, pek hoşumuza gitti. Shazam sağolsun, çaktırmadan o tarafa tutunca telefonu, merakımızı giderdi.

Şarkıyı söyleyen oğlan, gerçek adı James Keogh olan Vance  Joy, Avustralyalıymış. Melbourne'lü bir folk popçu. Ukulele de çalıyormuş. Altta dinleyeceğiniz şarkısı da yılın şarkısı seçilmiş memleketinde. Bu da web sitesi.  

Ekşi sözlük'ün yalancısıyım, 5 şarkılık EP'si varmış, Eylül'de de "Dream your life away" adlı albümü çıkıyormuş. İlk single "First time"ın klibi çıkmış bile. Valla kaykaycı oğlanlardan sonra biz de pek sevdik kendisini. Caddebostan sahilinden selamlar...

 

4 yorum:

  1. Çok sevdim Walter'ın suyla buluşmasını. Birkaç kez izledim. Beni de şu an bıraksan aynı bu şekil koşarım denize herhalde. Hele o giriş anına bayıldım. Çok hızlı geçiş yaptı yalnız taşlı yollardan ama haklı ne yapsın:) Videoyu açmaya çalışıyorum şu an gerzek internet yine çok yavaş, merak ettim bende şarkıyı. Bir zamanlar kasetçilere gidip yaa acaba bir şarkı mırıldansam ne olduğunu söyler misiniz dediğimi biliyorum yaaa:) o yüzden shazam bence de süpersonik bir icat:) Yine de bazen düşününce herşeyin böyle armut piş ağzıma düş gibi olması da üzüyor, o arayış içindeki şapşik haller de güzeldi kendince. Mesela bugün okul bahçesinde tost çay'ı özlediğimi fark ettim, sabah çayımı ve kruvasan'ımı alıp ofisin kapısının önüne çıktım. Gözlerimi kapatsam ve bir an kendimi okulumun bahçesinde bulsam dedim neredeyse ağlayacaktım. Her şey iyi güzel de, eskide tuhaf bir çekicilik, içtenlik vardı...Bunun hakkında yazayım en iyisi:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu iğrenç pazartesi gününde, totoma go pro kamera takılsa ondan saha hızlı koşarım denize herhalde. O ka baydım bunaldım bugün. Eski iyi güzeldi de, o mırıldanarak şarkı anlatmaya kasma hali pek fenaydı yahu :)

      Sil
    2. O an için gerçekten fenaydı, kapıda ecel terleri döktüğümü bilirim nasıl içeri girip sorsam diye kasetçiye:) Yine de bugün için gülümsereyek hatırladığımız güzel anılar hepsi, böyle şeyler olmasaydı şimdilerde neyle oyalanıyor olurduk ki:)

      Sil
    3. Evet, iyi ki 90'ları ve karışık kaset dönemini yaşamışız. Aklıma NicK Hornby'nin "Ölümsüz Sadakat" kitabından uyarlanan film geldi: High Fidelity. Sürekli listeler yapan ve hayatındaki her şeyi listelerle ifade eden adam, plak-kaset dükkanı... http://www.imdb.com/title/tt0146882/?ref_=nv_sr_2 Eğlenceli filmdir, listeler, müzik...

      Sil