Paul Newman demek istiyor ki, kedi evcil hayvandan sayılmaz. Hayvanat bahçesinde ise rahatlıkla gezdirilebilir :) Lakin huysuz siyam durumdan pek hoşnut değil gibi.
(Bu da en az Marlon Brando'nun daktilolu kedili fotoğrafı kadar nefis bir kare. Bu arada, aynı beyaz kedi plakların arasında da mevcut)
20 Ocak 2012 Cuma
Plak güzeldir
Evde iki tane pikap/plak çalar var. Beyinki antika cinsinden güzel bir şey. Yok, gramafon kadar da antika değil. Benimkisi ise daha yeni tip, mp3'e mi ne çeviriyor plakları; biraz komplike. Bana göre komplike tabii, eminim çok basittir teknolojisi.
Lakin ikisi de derdest edilmiş duruyor bir köşede. Şu nefis blogdaki şahane fotoğrafları görünce aklıma geldi, plakları çıkarmalı ortaya. Beyin hediyesi Patti Smith, Fermina Daza Hanım'ın hediyesi U2 plağından başlamalı dinlemeye... Evet, evet yapmalı bunu. Rım rım rım... Bu karelerdeki kadar karizmatik olamayız elbet.
Lakin ikisi de derdest edilmiş duruyor bir köşede. Şu nefis blogdaki şahane fotoğrafları görünce aklıma geldi, plakları çıkarmalı ortaya. Beyin hediyesi Patti Smith, Fermina Daza Hanım'ın hediyesi U2 plağından başlamalı dinlemeye... Evet, evet yapmalı bunu. Rım rım rım... Bu karelerdeki kadar karizmatik olamayız elbet.
![]() |
Audrey Hepburn |
![]() |
Marlon Brando |
![]() |
James Dean |
![]() |
Jimi Hendrix |
![]() |
John Lennon |
![]() |
Patti Smith |
![]() |
Joe Strummer |
![]() |
Sophia Loren |
![]() |
Jack Nicholson & Angelica Huston |
Zarafet = Audrey
Bence zarafetin sözlükteki görsel karşılığı, Audrey Hepburn olmalı. Stil ikonluğu da neymiş, bizzatihi kendisi stil! Üstelik de hiç zorlama olmadan... Kaşına gözüne kurban! Devamı şurada.
19 Ocak 2012 Perşembe
Sessizliğin sesi
Bugün ayın 19'u olduğunu, 19 Ocak'ı yaşadığımızı, daha demin bugünün iş notlarını yazarken fark ettim. Utandım, sonra üzüldüm, içim sızladı. Şaşırdım, "Koskoca 5 yıl olmuş demek" dedim kendi kendime. O kadar olmuş işte. İçeride yüceltilen o katil ve büyüyen cesaretinin kahramanlaştırılmaya çalışılmasının üstünden de 5 yıl geçmiş.
Daha neleri böyle kanıksamamız beklenecek acaba, diye düşündüm. Tam da dün akşam "Sessizliğin Sesi: Türkiye Ermenileri Konuşuyor" kitabını okurken aklımdan geçmişti Hrant Dink. Haberlerde görmüştüm katiliyle azmettiricilerini. Şişli'de çalıştığım ajanstan yürüme mesafesindeydi öldürüldüğü yer. Duymuş bile olabilirdim silah seslerini. O gün, anneannemin de dediği gibi "Yazık ayakkabıcığı da delikmiş" diye düşünmüştüm ilk duyduğumda, "Ama neden?" diye sorduktan hemen sonra.
Kitapta da yazıldığı gibi, ne diyordu Hrant Dink?
"Gelin önce birbirimizi anlayalım...
Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim...
Gelin önce birbirimizi yaşatalım..."
Anlayamadık. Yaşatamadık da.
Anlamak için önce dinlemek lazımdı değil mi? Dinlemediler. Susturdular. Birazcık olsun anlayabilmek, bilebilmek için çaba göstermek lazım. Ece Temelkuran'ın "Ağrı'nın Derinliği" kitabını okumak lazım, bu kitabı da (Sessizliğin Sesi) okumak lazım. Anlamak için, önce bilmek lazım.
"Gelin önce birbirimizi anlayalım...
Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim...
Gelin önce birbirimizi yaşatalım..."
Anlayamadık. Yaşatamadık da.
Anlamak için önce dinlemek lazımdı değil mi? Dinlemediler. Susturdular. Birazcık olsun anlayabilmek, bilebilmek için çaba göstermek lazım. Ece Temelkuran'ın "Ağrı'nın Derinliği" kitabını okumak lazım, bu kitabı da (Sessizliğin Sesi) okumak lazım. Anlamak için, önce bilmek lazım.
Şimdi ise, 5 yıldır her 19 Ocak'ta Agos'a yürüyen, bu cinayetin çözülmesini isteyen insanların "Hepimiz Ermeni'yiz, hepimiz Hrant'ız" demesine sinirlenenler, bunu aşağılama kabul edenler var. Ya da Ermeni olmadığını anlatmak için çırpınan, dahası böyle olmakla "suçlanan" insanlar var. Onun öldürülmesine tepki gösterenleri küçümseyip susturmaya çalışanlar var. "Buna üzülüyorsunuz, şehit askerlere üzülmüyorsunuz ama" diyebilenler var. Sadece bir şeye, bir "tarafa" üzülmek gerektiğinden o kadar eminler ki. Ona üzülüyorsan, buna üzülemezsin, hakkın yok buna! Ürkütücü. Cinayet, belli bir taraf için olunca meşru onlara göre.
Bu olanın cinayet olmadığını, "milliyetçi duygularla yapıldığını" savunanlar da oldu. Fotoğraf çektirdiler, kahraman ilan ettiler katili. Öfke, kin ve şiddet köpürtüldükçe köpürtüldü, saflar ayrıştırıldı, sınırlar keskinleştirildi. Kan bürüdü bazıların gözünü, saldırganlaştılar. Sadece insan olduğunu, sevdiklerinden yok yere koparıldığını görmedi kimsenin gözü. Bazıları için "Ermeni"ydi, "Çok konuşuyordu", "Cezası verildi". Vay be, 5 yılda bir arpa boyu yol alamamışız. Geriye doğru kaymış elllerimiz. Karanlık bir çukurda olup da çıkamamak gibi.
Böyle korkunç şeyler olduğunda önce "Ah yine rezil olduk dünyaya" diye düşünenler de var. Bu cinayeti işleyen ve onaylayanlarla aynı havayı solumaktan endişelenmiyorlar da, dışarıya karşı dökülen cilalarımızı, açılan yerlerimizi düşünüyorlar.
"hrant dink... alnına sürüldüğünü söylediği ve 'bu lekeyle yaşayamam burda' demesine sebep olan lekeden (türk düşmanlığı), kasıtlı suçlamalardan, bilinçli linç girişimlerinden sonra kanı da sokağa dökülmüş, hayattan koparılmış aydın ve gazeteci...
öldürülmesinden sonra 'kim ne der?'den önce bir aydının, bu ülkenin sağduyulu bir ferdinin, ısrarla farklılaştırılmaya/ötekileştirilmeye çalışılan bizden bir sesin susturulmasına, bir rengin soldurulmasına, yaşama hakkının elinden alınmasına üzülmeli; 'nereye gidiyor ya da götürülmek isteniyor bu ülke?' diye düşünmeli... evet, bir renk daha yok edildi. gitti. geride kalanları utanç ve dehşet içinde bırakarak... burada, gittikçe tekinsizleşen bu ülkede yaşama isteği konusunda tereddütlere, gelecek konusunda endişelere sürükleyerek... agos'taki son yazısında o kadar çok söylemiş ki. anlayana..."
öldürülmesinden sonra 'kim ne der?'den önce bir aydının, bu ülkenin sağduyulu bir ferdinin, ısrarla farklılaştırılmaya/ötekileştirilmeye çalışılan bizden bir sesin susturulmasına, bir rengin soldurulmasına, yaşama hakkının elinden alınmasına üzülmeli; 'nereye gidiyor ya da götürülmek isteniyor bu ülke?' diye düşünmeli... evet, bir renk daha yok edildi. gitti. geride kalanları utanç ve dehşet içinde bırakarak... burada, gittikçe tekinsizleşen bu ülkede yaşama isteği konusunda tereddütlere, gelecek konusunda endişelere sürükleyerek... agos'taki son yazısında o kadar çok söylemiş ki. anlayana..."
***
"bugün yine delal'in yazısını okudum:
'hadi birlikte ittirelim o kapıyı. hadi be, gelin birlikte kaldıralım şu adamı o kaldırımdan, sonsuza kadar. nasıl birazcık kalkıp geldiyse hrazdan stadı’na göbek atmaya, coşmaya, gelin, öyle bir şeyler yapalım ki, hiç yatmamak üzere kalksın o kaldırımdan. bırakmayalım orada kanamaya devam etsin. o orada yattıkça ve kanadıkça acıyor, acıtıyor... gelin, bırakalım, geçsin sınır kapısından, bir o yana bir bu yana. kedi-köpek koştursun sınırda, hayalindeki gibi. hadi be, ermeni’siyle, türk’üyle... hadi, tutun babamın bi ucundan. uzatın elinizi. merak etmeyin, zaten o nazlanmaz, hele sizi hiç kırmaz, bir dediğinizi iki etmez, hemen kalkar, sizinle birlikte sınır kapısında gidip göbek atmaya. yeter ki bir el verin.' diyen delal...
sonra rakel'in mektubunu:
'sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın, burada seni uğurlayanlardan ayrıldın. kucağımdan ayrıldın. ülkenden ayrılmadın' diyen rakel...
sonra yine düşündüm, acaba bir gün bir şeyler değişecek mi diye... insanların, "farklı" bir ses diye öldürülmeyeceği, yaşama hakkının elinden alınmayacağı, alınanların da katillerinin bulunacağı günler gelecek mi diye... evet, umut var geride kalanlar için; ama bir de o umudu ayaklarının altında hoyratça çiğneyenler... bunun da 'hak'ları olduğunu düşünenler... var. ne yazık ki."
Karin Karakaşlı'nın bugün Agos gazetesinin balkonunda yaptığı konuşmanın tam metni için.
'hadi birlikte ittirelim o kapıyı. hadi be, gelin birlikte kaldıralım şu adamı o kaldırımdan, sonsuza kadar. nasıl birazcık kalkıp geldiyse hrazdan stadı’na göbek atmaya, coşmaya, gelin, öyle bir şeyler yapalım ki, hiç yatmamak üzere kalksın o kaldırımdan. bırakmayalım orada kanamaya devam etsin. o orada yattıkça ve kanadıkça acıyor, acıtıyor... gelin, bırakalım, geçsin sınır kapısından, bir o yana bir bu yana. kedi-köpek koştursun sınırda, hayalindeki gibi. hadi be, ermeni’siyle, türk’üyle... hadi, tutun babamın bi ucundan. uzatın elinizi. merak etmeyin, zaten o nazlanmaz, hele sizi hiç kırmaz, bir dediğinizi iki etmez, hemen kalkar, sizinle birlikte sınır kapısında gidip göbek atmaya. yeter ki bir el verin.' diyen delal...
sonra rakel'in mektubunu:
'sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın, burada seni uğurlayanlardan ayrıldın. kucağımdan ayrıldın. ülkenden ayrılmadın' diyen rakel...
sonra yine düşündüm, acaba bir gün bir şeyler değişecek mi diye... insanların, "farklı" bir ses diye öldürülmeyeceği, yaşama hakkının elinden alınmayacağı, alınanların da katillerinin bulunacağı günler gelecek mi diye... evet, umut var geride kalanlar için; ama bir de o umudu ayaklarının altında hoyratça çiğneyenler... bunun da 'hak'ları olduğunu düşünenler... var. ne yazık ki."
Karin Karakaşlı'nın bugün Agos gazetesinin balkonunda yaptığı konuşmanın tam metni için.
Feeling good
Sabahları uyanamıyorum. "Daha çok uyku, daha çok, daha çok" diye diye alarmı kapatıp uyumaya devam ettim dün. Amaaan geç kalırsam da kalırım. Kaldım da netekim. Zerre vicdanım sızlamadı. Gittim, deli gibi çalıştım, oturmaktan dibim uyuştu, o derece.
Akşamüstü de yine tam iş çıkışına yakın zamanda başlayan kar, milleti paniğe gark etti. Mesai bitimine yarım saat kala, mahsur kalmayalım la burda diye kaçtık. Geçen sefer ben yırttım ama Boğaz Köprüsü'nü yürüyerek geçen arkadaşlar olmuş. Fırladık, yarım saat sonra durdu kar, yanlış alarm. Olsun.
Akşamüstü de yine tam iş çıkışına yakın zamanda başlayan kar, milleti paniğe gark etti. Mesai bitimine yarım saat kala, mahsur kalmayalım la burda diye kaçtık. Geçen sefer ben yırttım ama Boğaz Köprüsü'nü yürüyerek geçen arkadaşlar olmuş. Fırladık, yarım saat sonra durdu kar, yanlış alarm. Olsun.
Eve attım kendimi; kuzu sağolsun, yemek hazırdı. Ben de akabinde kestane pişirdim. Anne usulü, önce haşla, sonra fırınla. Mis. Pek severim. Yarım kilo yiyince şişlik yapıyor lakin.
Neyse, geldim bugün yine tükkana. Söyledim sıkma portakal suyu, boğazım acıyor. Enerji gelirse, şu yıllık raporu bitirmeye mecalim olur belki. Bütün yıl boyunca yaptığımız işleri raporlamamız gerekiyormuş. Oh oh, nefis. Aralık'tan başladım, geriye doğru gide gide Mayıs'a geldim. Az kaldı az. (Di mi?)
Neyse, geldim bugün yine tükkana. Söyledim sıkma portakal suyu, boğazım acıyor. Enerji gelirse, şu yıllık raporu bitirmeye mecalim olur belki. Bütün yıl boyunca yaptığımız işleri raporlamamız gerekiyormuş. Oh oh, nefis. Aralık'tan başladım, geriye doğru gide gide Mayıs'a geldim. Az kaldı az. (Di mi?)
Kalmış şurda cumaya bir gün, enseyi karartmayalım. Nina Simone'dan gelsin o vakit.
16 Ocak 2012 Pazartesi
Golden Globe 2012
Golden Globe ödüllerini izliyorum da, naçizane aklımda kalanlar şunlar oldu:
![]() |
Kate Winslet |
- Kate Winslet ne kadar güzel ve tatlı bir kadın yarebbim! Kuaföre kadar teşekkür etti ve yine elbisesi çok hoştu.
- Michelle Williams'ın Marilyn Monroe performansını gerçekten merak ediyorum. Kendisini severim, kızını anlatışı hele, çok tatlıydı. Elbisesi kötüydü ama, yapacak bir şey yok.
- Madonna sanırım hiç yaşlanmayacak. Edepsiz.
- Brad Pitt hala çok cool. George Clooney de öyle, birinden yürüttüğü bastonuna rağmen :)
- Beğenmeyen beğenmesin, Angelina Jolie taş gibi. Ya bu törendeki herkes çok mu zayıftı neydi bir de... Çubuk kraker gibiydi millet.
- Meltem Cumbul'un barış mesajı verip çekilmesi ne saçmaydı yav öyle. "Annem de videoya kaydediyor şu an" filan da deseydi tam olacaktı. Bari adayları sunsaydı ya da ödül filan verseydi "uluslararası film yıldızı"mız. (Aslında bu 1. sırada olmalıydı. Araştırdım ama bu manasız hareketinin kaynağına ulaşamadım.)
- Ee, bir de Meryl Streep süper Demir Leydi olmuş kanımca. Helen Mirren, az içeydin.
- İğrencim ama Jodie Foster'ın oğulları ne koca kafaymış yahu!
- Felicity Huffman'ın şarkısını beğendim. Jessica Lange, o sırta o dekolte olmamış abla.
- Nicole Kidman'a gıcığım. Botokslu haline hele, daha çok. Morgan Freeman'ın konuşması hoştu. "İnsan sevdiği işi yaparsa hayatı boyunca çalışmazmış. Öyleyse ben 45 yıldır bir gün bile çalışmadım"
![]() |
Michelle Williams |
![]() |
Angelina Jolie |
Heykelini dikerim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)