Obi ve Yoda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Obi ve Yoda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2014 Pazartesi

Kutlarım kara patiler

Bugün Dünya Kediler Günü'ymüş. Doğan Hızlan'ın köşesinde bahsettiği şu kitap da aklıma düşmüştü, bahaneyle alayım.

Bu aralar salondaki bütün gazete ve dergileri didik didik eden, son marifet olarak patileriyle açtıkları mutfak dolaplarını da "Ne varmış burda?" diye karıştırmaya başlayan Obi ve Yoda'nın Kediler Günü'nü kutlar, portmanto kilidinden mutfak dolabına da takacağımı kendilerine buradan bildirmek isterim. Petek bal var bak orda, uzun yoldan geldi; yapışıp kalırsınız karışmam.



 

Bu da mucizevi kedi Venüs, insan gözlerine inanamıyor... 



30 Aralık 2013 Pazartesi

Cats



















Obi ve Yoda'ya gelsin bunlar da, kara kuzucuklarımıza. Bazen onlar olmasa, hayatımız nasıl olurdu diye düşünüyorum.



(Ama lütfen sonuncusu, olabildiğince geç...)

Kaynak: Catbook

25 Aralık 2013 Çarşamba

Biri konuşunca aydınlık oluyor

Ercan Kesal'ın yazdığı şeyler, bazen ta içimde bir yerlere kıymık batırıyor. Şu yazısını okuyordum dün akşam, sinema ile ilgili gibi görünebilir ama aslında çok basit ve üzücü bir şeyden bahsediyor. İnsan, hayata pamuk ipliğiyle bağlı. Evet evet, bunu hepimiz biliyoruz ama aklımıza getirmek istemiyoruz. Ve bazen insan kendini sınırda/arafta hissediyorsa, ondan esirgenen basit bir bakış ya da gülüş bile her şeyden vazgeçmesine neden olabiliyor.  Evet, bu kadar basit. Çok üzücü ama öyle. Yazının vurucu kısmı, ikinci paragraf.

“Mouchette” Fransız yönetmen Bresson’un başyapıtlarından biridir. Filmde, 15 yaşında bir genç kızın yoksulluk ve acılar içindeki hayatı anlatılır. Filmin final sahnesinde Mouchette intihar etmek için bir göl kenarına gider. Suya atlayarak boğulacaktır. İlk denemenin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra etrafa bakınırken, yoldan geçen bir traktör görür. Traktörü kullanan çiftçiye kırılgan bir şekilde elini kaldırarak selam verir. “Hayata tutunma isteğinin küçücük de olsa bir karşılığını bulmak istiyordur, bir merhamet ifadesi…” Çiftçi selamı gördüğü halde karşılık vermeden geçer gider. Mouchette intihar eder. 

“Mouchette, hayatımızdaki en büyük acımasızlıkları, vurdumduymazlıkları sadece “kötü” insanların değil, aynı zamanda normal hayatlarını yaşayan “iyi” insanların da yaptığının; yaptığımız ya da yapmadığımız küçücük şeylerin bir insanın hayatında yaratabileceği devasa etkileri görmek konusundaki körlüklerimizin yüzümüze vurulmasıdır.

Bu yazıyı okuyunca yüreğim sıkıştı. Sonra koltukta akşam sefası yapan Dobi van Kenobiy ve Yoda von Kanola'ya baktım; birazcık iyi geldi.

Millet Ebru Gündeş'i alkışlamış dün geceki yarışmada, eh, milletçe ne halt edeceğimizi şaşırdığımız ortada. Mağduriyet edebiyatı bu kadar kirletilebilir, ucuzlatılabilir.  Neyi alkışlıyorsunuz, kime acıyorsunuz? Üzülmeniz gereken şey bu mu, milyonlarca doları cebe indiren birinin karısının gözyaşları mı? Jetler, yalılar, elmaslar... gitti gider tabii. Yüreği kocaman Acun'muş, peh. Yazık yahu, ayıp. İnsanların bu halini görünce bazı şeylere dair umudum iyice kırılıyor.




17 Aralık 2013 Salı

Firar

Akşam akşam heyecan fırtınası esti evde. Saat 7'ye geliyordu eve geldiğimde. Bey benden önce gelmiş, kapıyı o açtı. Biraz muhabbet, birkaç telefon görüşmesi, yemek vs. Epeyce bi vakit geçti. Sonra apartmandan miyavlamalar geldiğini fark ettik. Herhalde yine o gri-beyaz kedi girdi dedik. Şaşkın ve komik bir sokak kedisi. Arada üşüyünce apartmana giriyor, biz de mama filan veriyoruz. Sıkılınca da çıkamıyor, bu sefer sokağa tekrar çıkmak için ağlıyor. Geçen akşam bizim dairenin paspasında yatıyordu. Bir tane de tasmalı siyah var, o da arada gelip konuk oluyor apartmanımıza.

Miyavlamaları duyunca kapıyı araladım, seslendim seslendim gelmedi. Bir şeyle uğraşıyordum, girdim içeri. Peşinden kapı çaldı, apartman görevlisi Selahattin Abi: "Sizin kedilerden eksik var mı?" O kadar eminiz ki, kapı hiç açılmadı arada; yoo dedik. Siyah bir kedi varmış üst katta, 1 saattir bağırıyormuş; abi de çıkaramıyormuş bir türlü, saldırıyormuş. Kesin o tasmalı arap minnak geldi, şimdi de çıkamıyor. Miyavlama mavlamaya döndü, feryat ediyor hayvancık. Yoda kulak kesildi, o da başladı. Mavlarken bi yandan da çıkmaya çalışıyor.


Selahattin abi de oğlu da acayip korkuyor kediden, bizim bey hayvancağızı taşımaya yardım edeyim diye çıktı. Hayvan korkmuş, n'olur n'olmaz diye fırın eldiveni verdim yanına. Biraz sonra zil çaldı, bu sefer bey: "Ya bi baksana tamam mı bizimkiler?" Haydaa, baktım biri eksik! Obi yok! Fırlamış dışarı ben girerken. 1.5 saattir dışarıda bağıran oymuş meğer! Adam sokak kedisi sanıp bizim Obi'yi dışarı kışkışlamaya çalışıyormuş. Apartman kapısından dışarı çıkarınca, bumerang gibi gerisin geri içeri kaçıyormuş siyah kedi; can havliyle asansöre doğru gidiyormuş. Birkaç kez bu böyle tekrarlanınca, Selahattin abi huylanmış ev kedisi olmasından. Sonra bizim bey de bi bakmış, bu kulaklar ve şabalak surat tanıdık! Çıkmasına yardım ettiğini sandığı kedi, Obi!

Neyse ki içeri kaçmaya çalışmış, sokağa da kaçabilirdi; Allahtan evcimen ve tırsak bir apartman çocuğu. Baktım, beyin kucağında süklüm püklüm geldi. Korkudan kuyruk filan kabarmış tabii, gözler fincan gibi. Gıkı çıkmıyor. Suratında "Ben bi halt ettim" bakışı... Hemen daldı salona, Yoda'nın yanına sığındı. Yoda anladı en başından belki de, biz uyanamadık. Yazık, kaçak Obi'nin ödü patlamış, aldım kucağıma, sevdim öptüm... Üst kattaki deliyle aramız zaten limoni, bi de daireyi şaşırmış; gitmiş onun kapısında feryat ediyor! Ya o alsaydı içeri? Ayy...

Obi: "Ödüm patladı, evet!"

Başından beri şiddetle takmayı reddettikleri tasmaları hemen çıkardım ortalığa. Obi olayın şokuyla gıkını çıkarmadan taktı. Ama Yoda saatlerdir çıldırmış gibi koşuyor evin içinde. Yorgun düştü koşmaktan şaşkın. Koştukça tasmadaki çan daha çok çalıyor, iyice deliriyor. Bir ara işbirliği yapıp birbirlerinkini çıkarmayı bile denediler ama olmadı. Ayh, yüreğim hopladı başta ama şu an pek eğleniyorum. Yok öyle bi daha çaktırmadan dışarı fırlamak, kalacak o tasmalar. Ben girerken fırlamış demek dışarı, fark etmemişiz. Dört dönüyorlar evin içinde, ne halı kaldı ne paspas. Neyse, alışırlar elbet... Çıngıl çıngıl, koyun sürüsü var sanki evin içinde.

Yoda: "N'olur çıkarın şunu, ühü!"

24 Ekim 2013 Perşembe

Obi tesellisi

Obi ile kırmızı koltuk terapisi. Akşamları rutin halimiz bu, televizyon izlerken gelip koluma kıvrılması. Benim şefkatli kollarıma mı geliyor, yoksa polar sabahlığın yumuşaklığına mı bilmiyorum ama pek makbule geçiyor bu akşam mayışmaları...







12 Nisan 2013 Cuma

Hava alsak ya?

Baharla birlikte oğlanlarda, pencere önüne koşma yarışı tavan yaptı. Pencerenin açıldığını duyar duymaz, birbirlerini ittirip yarışarak camın önüne koşuyorlar. Yan yana durup aşağıdaki sokak kedilerine ya da yukarıdaki kuşlara bakıyorlar. Saatlerce... Çekirdek çitlemeleri eksik. Sonra biz salona geçince, peşimizden koltuklara tünüyorlar.

Sokak Kedisi Bob kitabındaki elemanla, geçen gün Bağdat Caddesi'nde gördüğümüz adam gibi tasma takıp omzumda gezdiresim geliyor bazen. İki koca pars gibiler ama onlar da bahar havası alsın, çimene bassın, ağacı tırmalasın; yazıktır.

"Var ya tarasan ne güzel olur" bakışı

"Kuştüyü yastık polardan da candır" bakışı

Sokak lambası altında uyuyan tekir, hem sıcak hem aydınlık
"Ne vardı canım?" bakışı

23 Eylül 2012 Pazar

E & Yoda aşkı

E. kuzum, elinde çilekli Alman pastasıyla çaldı kapımızı dün. Akşama kadar muhabbet yanında elleri de boş durmadı tabii. Oğlanları mıncırıp muradına erdi, ikisini de dilediğince yoğurdu. Bizimkilerin yine gıkı çıkmadı. Hatta Yoda, "Biraz da şuraya, hah evet, şimdi de buraya" demiş bile olabilir ahaha! Mülayimim benim!

Pazar sabahı, cam önü çiçekleri

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Yoda'ca

Yoda, göbeğinde uyutur bazen...

 

"Hoş geldiiin!" der misafirlere  kendince... Eren'e dedi misal.



 

10 Temmuz 2012 Salı

Sıcak demiş miydim

Ben çalışmaya uğraşayım, Obi Yoda'ya uykuda bile kur yapsın... 

Şimdi ise  işe döneyim, onlar da koltuktan serin yere yapışmanın tadını çıkarsın. Serin olsun diye serilmiş dandik çarşaf bile işe yaramadığına göre hava hakkaten 128 derece, nem ise yüzde 1500.


6 Temmuz 2012 Cuma

Siesta

Hayat, Obi ve Yoda paşalara güzel. Sürekli gerineyim, yatayım, olmadı öbür yana döneyim...

Obi
Yoda

27 Haziran 2012 Çarşamba

25 Haziran 2012 Pazartesi

Bir yaz gecesi avı

Yoda sinek avında... Hızlı hızlı bakılınca kısa film gibi görünen bu kareler bizi pek eğlendirdi çünkü çaresizliğin kısa filmiydi bir nevi. Gece boyunca yakalayamadığı sinek yüzünden söylendi durdu.

12 Haziran 2012 Salı

Black brothers

Hava sıcak... Serin olduğunu düşündüğümüz her yere seriliyoruz. Tercihimiz balkon...
Obi & Yoda, Bir Yaz Sıcağı Kabusu