13 Haziran 2010 Pazar

Zavallı insanlar diyarı

Bir yazı okudum ve kan beynime sıçradı. Yorgundum, sinirliydim, ofisten eve gecenin yarımında gelmiştim. Artık komşular ne iş yaptığımı düşünüyor, merak ediyorum. Ha bir de, akşam akşam sözlükte beni delirten bir ruh hastasının ağzının payını verdikten sonra, sözlüğe bakayım biraz dedim. Arıza da ne arızaydı ama, bildiğin tükürük saçan kuduz sözlükte yazar olmuş! Bir de kaba, bir de ezik ki sorma gitsin. Aman bilmem hangi okulu dereceyle bitirmiş de, 2 dil biliyormuş da, CV'sini sorduk sanki eziğe. Konuşmalar filan bildiğin mahalle ağzı, sanırsın kaldırım biti'rimi! Başka bir halt edememiş hayatta, belli! Ya da az anne sütü almış, bilemedim. Ama var devrelerde bir bozukluk.

Uyardılar, "Manyaktır, bulaşma" dediler. E yok öyle yağma, madem kaşındı, baytarın lafına da mazhar olsun. Yedi lafı oturdu, sonra da ağlak mesajlar atmaya, nick'imin altında kin kusmaya devam etti zavallı ezik. Bir de tehdit etti ki, evlere şenlik! Senden korkan senin gibi olsun zavallım, git kuduz aşını ol da öyle gel! Dedim madem taşı attın kuyuya, gir de al! Diktiğim 2 entari de hediyem olsun, güzel durdu üstünde, zengin gösterdi.

İşte kimi iyi bir okuldan kazara mezun diye, kimi de parası var diye kendini adam sanıyor. Ben size bilmemnereden mezun olamazsınız, para kazanamazsınız demedim ki canlarım, adam olamazsınız dedim. İnsanlık zor zanaat, her bünyeye olmuyor. Nitekim olamamışsınız, ham ve çiğsiniz. Hepsinden beteri eziksiniz! Kemerimi süsleyecek kafanız olmadığından, mallar listemi süslüyorsunuz!

Neyse, haftaların fazla mesai yorgunluğu, gerginlik, yorgunluk vs, sonunda evimdeyim. Gecenin kaçı, lakin uykum yok. Baktım, sözlükteki başlıklar içinde Sibel Arna. Kendisi gazeteci unvanlı biri, ama bence bisikletle evlere gazete dağıtan çocuk bile daha fazla hak ediyor "gazeteci" sıfatını. Yazdıkları da incir çekirdeğini doldurmayan, bir yaraya merhem olmayan tırişkalar.
Görgüsüzlük, sonradan görmelik kokan, budaklı odun kullanımını özlettiren yazısı da bu. Resmen delirdim okurken. Bildiğin, kırmızı görmüş boğaya döndüm (ki nefret ettiğim bir manzara), midem kalktı! Sen kendini ne zannediyorsun da bir insanı böyle aşağılama hakkını kendinde buluyorsun? Hadi o şımarık zengin kadınları gibi davrandığın eski Türk filmlerindeki gibi söyleyeyim de tam olsun: BU NE CÜRET? BU NASIL BİR KÜSTAHLIK? Kadının ismini filan da yazmış utanmadan. Bilmemkaç metrelik, bilmemkaç KAMERALI teknen de, bikinin de yerin dibine batsın! Bu ne görgüsüzlük? Bu ne izansızlık? 

Madem o kadar kıymetli çocuğun, kolaysa sen bak! Evini temizledi, çocuğuna baktı diye kölen mi o insanlar? Hakaretlerine, yazındaki aşağılamalara katlanmaya mecbur mu? Böyle bir şeyi nasıl yazarsın gazete köşene? Anlamıyorum bu çiğliği ben arkadaş! Parayla herkesi satın alacağını sanan, hayatını para karşılığı kolaylaştıranlara köle muamelesi yapan zavallılara mı yanayım, bunların "gazeteci" sanılmasına mı, bilemedim. Çıktı sinirim tepeme!

Benzer bir saçmalığı da Efes One Love Festivali organizatörleri yapmış. O da ayrı bir rezalet.  Sonradan çark etmişler tabii. Hayati bir zırva!  Madem festivale gidiyorsun, bira ve yemek kuyruğuna da, çiş kuyruğuna da gireceksin! Yağmur yağarsa şemsiyeni Hayati tutacak, yere oturmamak için minderini o taşıyacak, arkalarda kaldıysan Hayati seni omzuna alacak. Yok yaa! Konseri omuzda izlemek zaten evelahir gıcık olduğum bir hadise. Her şeyi pembe olan o kokoş kızlar kadar salakça. Tanımadığın birinin, yani köle/parya gibi konumlanan bir kişinin omzuna oturacak ve konser izleyeceksin ha? Bunu yapabileceksin yani! Bunu kim düşündüyse bravo, az düşünen yerlerinden öpüyorum kendisini!

1 yorum:

  1. Sibel Arna (veya yazısını kontrol etmeyen editörü) kovulana dek Hürriyet gazetesi almayın; Hürriyet'e ilan vermeyin. Ancak tepkinizi verirseniz gazete kendini düzeltme ihtiyacı duyar.

    YanıtlaSil