27 Kasım 2014 Perşembe

Yaşasın evde zaman geçirmek

Sonunda doğum iznine ayrıldım, yaşasın! Ofisteki bebek partimsi sürpriz vedadan sonra birkaç gün daha çalıştım, yoğundu; kalan/devredilecek işleri toparlamakla geçti. Bir an hiç bitmeyecekmiş gibi geldi ama ya. En komiği de delirmiş müdirelerimin, son günümde milletle vedalaşırken (akşamın 6'sında) "Yarın da geliyorsun değil mi?" demesiydi. Ofisçene sesli güldük. Ciddi olduklarını fark edince "Yooo" dedim yaya yaya. Bi bırakın beni ya :) Neyse, istemeye istemeye bıraktılar. Ben de işlerimi listeledim, sarılacaklarıma sarıldım ve özel eşyalarımı  alıp veda maillerimi de attıktan sonra çıktım ofisten. Hafiflik...

Zamanlama iyi oldu bence. Hem hava çok soğudu, yağmurda sabah-akşam trafiği hiç çekilmiyordu hem de ofisteki herkes hapşırıp tıksırıyordu; şifayı kapmam an meselesiydi. En az 4 ay uğramayacağım buraya ve yaklaşık 5 yıldır, en uzun süre ayrılışım bu. Tuhaf hissettim... Daha önce ayağımı kırdığımda ajansa 3 ay uğramamıştım, dönüş bi acayip/acılı oluyor. Neyse, belki kızım şans getirir de sayısal bize çıkar, ben de dönmem işe, haha...


Sabahın köründe uyanıyorum ama yine. Alışkanlık. "Ooh, 10'lara kadar yatarım, dönenir dururum yatakta, mis" diyordum ama olmadı. Daha bu 3. gün. Evde sıkılınca, fırsat da varken ne zamandır görmediğim bir arkadaşımla buluştum, Suadiye'ye penguen gibi yürüyerek de olsa vardım. Kış gelmiş, çok soğuktu hava. Yemek-muhabbet ve sonrasında da antika bi kalorifer dibinde sıcak sahlep güzel geldi. Onun dışında kızın odasını yerleştirdim, son eksiklerle uğraştım. Evde vakit geçirmeyi özlemişim, hiçbir şeye zaman kalmıyordu.





Bugün annem geliyor, birazdan yemek yapmak için mutfağa gireceğim. Kış sebzelerinin hepsinin gaz yapması büyük talihsizlik ama her şey de mevsiminde güzel. Balkabağı çorbasından umutluyum. Annem "Kız beni beklesin, dursun acık daha içerde" diyordu, cimcime de söz dinleyip bekledi ananesini. Annemin radyoterapisi bitti ve sonunda geliyor. Birbirlerine iyi gelecekler bence. Bayramdan beri görmemiştim, özledim çok.

Evde olmanın güzel yanı, bütün gün bana kaldı. Yürüyüş yaptım biraz, kitap filan okuyabildim. Evimi de özlemişim. Oğlanlar memnun bu durumdan, mev mev peşimdeler bütün gün. Bir de dibimizdeki ilkokulun öğrencileri pek gür sesliymiş, o biraz şey oldu. Bugünün güzel sürprizi, zerre boks sevmememe rağmen televizyonda rastladığım ve pek sevdiğim "Milyon Dolarlık Bebek" filmi. Clint Eastwood, Morgan Freeman ve Hillary Swank. Sonu, her seferinde beni ağlatıyor.

Öğretmenler Günü geçti, ilgili kişileri kutladım. Unutamadığım, sevgiyle andığım az öğretmenim var aslında. En sevdiğim, Bursa'daki ilkokul öğretmenimdi. Çok düzgün, şefkatli, dikkatli ve özverili bir kadındı. Anneme iyi gözlem yaptığımı, yazıya çok düşkün olduğumu, ileride bununla ilgili bir iş yapabileceğimi ilk o söylemiş. Bunu o zamandan fark etmesi, ilgisini gösteriyor. O zamanki okulumu çok severdim; pandomim kursu, tiyatro sahnesi vardı, ekip çalışması öğrenelim diye bizi küme usulü büyük masalarda oturturlardı. İlk ilkokul öğretmenimi yıllar sonra Facebook'ta buldum, arada haberleşiyoruz. Belki bir gün ziyaretine gitme şansım da olur. Koroya katılmış, konserler verip duruyorlar. İlkokulu üç yerde tamamladım, ilk 3'ü Bursa'da, 4'ü Afyon'da, 5'i de İzmir'de... Ama ilk öğretmenler unutulmuyor. Ya sevgiyle, ya nefretle anılıyor. Ben şanslıymışım.

7 sene okuduğum anadolu lisesindekiler ise pek parlak sayılmazdı. Türkçeyi konuşamayıp Almanca gramer öğretmeye kalkan birini tiksintiyle hatırlıyorum mesela. İnsanların gururunu incitmeye meraklı, öfkeli ve sevimsiz bir herifti. Bıyıklı, iğrenç sigara kokan... Bir de edebiyat hocası bir adamcağız vardı. Her dersin başında sıra dayağı için tahta cetvel isteyen (ki her ders de o cetveli veren şapşal bir kızcağız olurdu) ve her dersin sonunda da o cetveli birinin elinde/sırtında kıran bir adam... Lakabı Frosch (kurbağa) idi. Çok içmekten galiba, kızarmış pörtlek gözleri vardı.

Küçük Prens'i bize zorla okutan, şair olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir öğretmen. Yıllar sonra basılı kitabını görünce bir tuhaf olmuştum... Başak burcu oluşuma ve futbol takımı tutmayışıma takan kadın kompozisyon hocasını da es geçip iyi örneğe geleyim. Danışman hocam da olan kimya öğretmeni kadıncağızı severdim. İyi bir kadındı. İlgili, ders dışında da sohbet edebildiğim... Çilli, güler yüzlü. Hayatındaki zorlukları öğrenince çok üzülmüştüm. Çocuğu olmuyor diye kocasının onu boşadığını, sonra da meme kanseri olduğunu öğrendim. Yıllar sonra İzmir'deki kitap fuarında karşılaştık. Hastalığı atlattı çok şükür, güzel günleri olsun...

Her öğretmen böyle iyi anılmıyor. Hepsini kutlayacak mıyız yani şimdi? Yok canım... Çocuğa sevgisi-şefkati olmayan, kendi ezikliklerini/öfkelerini öğrencilerden çıkaran, kendini geliştiremeyenler hariç; hepimizin gelişiminde, yeteneklerini keşfetmesinde katkısı olan, geleceği görebilen o iyi, ilgili, erdemli öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum buradan da. Bir süre öğretmenlik yapan ve öğrencilerinin sevgiyle hatırladığı canım babamı da sevgi ve özlemle anarak...

Doğum yapana kadar bir daha yazabilir miyim bilmiyorum. Arada sinemaya kaçıp "Intersteller"ı izlemek istiyorduk ama olmadı. Sinemada "Hobbit" de yalan oldu. Neyse n'apalım, cimcimenin filmini izleriz artık :)

Tekrar dönene kadar kendinize iyi bakın; şöyle sıcak bir sahlep/kahve alıp elinize, benim için de güzel kitaplar okuyup nefis filmler izleyin :)

17 yorum:

  1. :) Korku mu ağır basıyor, heyecan mı?
    Allah kurtarsın denir dimi bu durumlarda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heyecan hala var ama, yeni yeni yeni "Ay, becerebilecek miyim yahu? Doğumun başladığını anlarım di mi, anlarım anlarım. Süt gelir di mi, aç kalmasın çocuk" gibi korkular başladı hafiften :)

      Valla 'Allah (bir avazda) kurtarsın' diyen de var. İlk çığlıkta çıksın çocuk diye herhalde, çok teşekkür ederim :) Evdeki kediler nasıl karşılayacak bakalım cimcimeyi...

      Sil
  2. Ayyyy çok heyecanlıııı, ben içimde hissettim resmen mutluluğunuzu, size bol şans, şimdiden gözünüz aydın. Artık kendinizi toparlayınca belkim böyle minnoş bir yazı koyar, cimcimenin resimi paylaşırsınız <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah, sorma Bayan Silvia :) Çok acayip bir his. Hani aşık olunca midede havalanan kelebekler var ya, şimdi koca göbekte filler tepişiyor :))

      Çok teşekkür ederim bu güzel dilekler için. İlk fırsatta yazmaya çalışacağım, kime benzeyecek en büyük merakımız o :)

      Sil
  3. Güzel haberlerini bekliyorum canım, haydi sağlıkla. Bebiş gelene kadar bol bol dinlen, sonra pek fırsatın olmayabilir :) Kucaklıyorum sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler ablacım, heyecan sardı beni de iyice :)

      Yeni yıla, tarifine bayıldığım kahveli portakal likörüyle giremesem de cimcimeyle gireceğiz inşallah :) Deneyeceğim onu ben bir ara. Dinlenmem lazım evet ama aklım Zeki Müren sergisinde ;)

      Ben de koca göbeğimle sarılıyorum sana, sevgiler...

      Sil
  4. Ne güzel şeyler bunlar , her an her saniye teyze olacağım bende , apayrı bir duygu bu ,
    keyfin bol olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuhaf duygular; heyecan, endişe bir arada :) Tebrikler, teyze anne yarısı derler. Sana da bol keyif diliyorum Nesrin :)

      Sil
    2. çok teşekkür ediyorum :)

      Sil
  5. Bol şans! :) Heyecanla bekliyoruz, sağlıkla mutlulukla gelsin cimcimen.
    Bu arada ben de Anadolu Lisesi mezunuyum, yazdıklarının aynısı bizim okulda yaşanıyordu, bi an acaba dedim BAL :D Beşiktaş diil ama Bursa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cimcime, 30 Kasım gecesi hayatımıza geldi :) Biraz acele edip annesini 24 saat uğraştırsa da çok acayip bir hismiş :))

      Sil
  6. fakat o kalorifer peteği ne biçim de güzelmiş!

    her şey çok güzel olacak... :) çok da uzun tutma ama arayı ^.^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Antika petek o, bir dahaki gelişinde götürürüm seni; küçücük bi kahvede.

      Kız acele etti, cuma geldik hastaneye; cts geceyarısını geçe geldi, bugün de taburcu olacağım inşallah. Göbekteki cimcime, kucaktaki kurabiye olarak çıkacağız :)

      Sil
  7. aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa bebiş gelmiş......
    süpeerr ..tebrik ederimmmmmm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geldi valla, bu yazıyı yazdıktan 1 gün sonra (28'i) hastaneye taşınmamız da komik oldun:) Evde biraz yayıp dinlenirim diyordum ama nerdeee...

      Çok teşekkür ederim, 7/24 süt büfesinin açılmasıyla çiş-kaka mesaimiz de başladı :)

      Sil
  8. Senin kuzu dünyamıza hoş gelmiş mutluluklar getirmiş:) Evde zaman geçirmek artık daha başka bir anlam kazandı senin için. Merakla bekliyorum deneyimlerini dinlemeyi, onunla hayatın neler getirdiğini, yeni heyecanlarınızı:)
    Bende kalorifere bayıldım söylemeden edemeyeceğim:)
    İnsanın habersiz sürprizlere yakalanması ne harika öyle değil mi? Habersiz dedim çünkü bazen bu tip şeylerden haberimiz ister istemez oluyor malesef. Düşünceliymiş ofis arkadaşların ama sana şu yarın da geliyorsun dimi diyeni de pek merak ettim doğrusu:)
    Öperim pamuk bebeğinizi, bizim sevgilerimizi de taşı ona kelimelerinle olur mu:)
    Mutlu kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Tuğba :) Valla acayip bir his. Kucağında şaşkın şaşkın sana bakan bir şey var ve sütünü vermezsen basıyor yaygarayı! Derdini anlatabileceği tek şey de o, ağlamak. Bir süre sonra ayırt ediyorsun, derdi süt mü gaz mı... Ama kucağımdayken, hakkaten o 24 saatlik acıyı, saatlerce sancı çekmeyi ve ıkınmayı unuttuğumu fark ettim. Şu an simit yastıksız oturamıyorum ama ne gam, kurabiyem sağlıkla kucağımda :)

      Biz de öpüyoruz seni, çiş kaka diyarından sevgiler :P

      Sil