23 Ocak 2017 Pazartesi

Çelınclara gelesin #1

Pek sevgili Leylak Dalı çelınca davet eder de icabet etmemek olur mu? Olmaz. İş dışında elim bilgisayara gitmemişti ne zamandır. Çelıncın 17 Ocak'ta başlaması gerekiyordu ama, hayli rötarla geliyorum mecburen. Ofis yoğun, ev delirmeceli olunca... 

Neyse, geç olsun güç olmasın diyelim. Aylardır yazmadığım, örümcek ağı bağlamış blogumu hatırlattılar, teşekkür ederim. Ne yazacağımı unutmayayım diye, SonikHanım'ın ilk davetinden notları da şuraya yapıştırayım.


Beş sözcükle kendimi anlatmaya çalışayım, hmm... Ama insanın kendini anlatması ne zormuş yahu, daha ilk sorudan zorlandım. Kim 500 Milyon İster'deki basit ilk sorulara benzemiyor bu ilk soru.

1. Kararsızım. Yani bir şey arasında seçim yapmaya çalışmak, bir şey almaya/vermeye/söylemeye/yapmaya karar vermek, direkt enseden başlayarak terlememe neden oluyor. Sonunda zar zor bir şeye karar veriyorum ama bu sefer de 'doğru mu karar verdim, ay yoksa öbürü mü daha iyiydi la' diye içim içimi yiyor. Mukadderat.

2. İnce düşünmeye çalışıyorum. Minik notlar yazmayı, minik hediyeler vermeyi seviyorum; onları aldıkları/buldukları o an insanların suratında oluşan şaşkınlık ve gülümseme çok iyi hissettiriyor. Bu, ayrıntıcı olmamın da bir sonucudur belki. Ayrıntıcı olmak -iş dışında- pek iyi değil ama, detaylarda kaybolup kafayı yemekle/yedirmekle sonuçlanabiliyor. 

3. Unutkanım. Yani genelde eşyaların yerini, sözlerimi vs unutmam ama bana atılan kazıkları unutabiliyorum bazen. Israrcı olabiliyorum. Ama hayat her şeyi öğretiyor ne de olsa, unutmamayı da öğreniyorum. Listeler yapmayı seviyorum, bu unutmamı engelliyor. 

4. Hayır diyemiyorum. Artık kibarlıktan mıdır, şaşkınlıktan mıdır; bunun zararını çok görsem de ayıp olacak diye herhalde, diyemiyorum.

5.  Merhametli olmaya uğraşıyorum. Bunun sonucunda bir sürü şeye üzülmekle geçiyor hayat, elimizin erdiği kadar. Bir deniz yıldızı, bir deniz yıldızıdır.  

Bazen kendimi tam da böyle -sağ üstteki gibi- bi şaşkın hissediyorum, yaşla filan hiç alakası yokmuş bu durumun. Yanlış anlaşılınca da böyle çaresiz hissediyorum. 



Son olarak, Defne'nin 3 yıl sonra böyle şeyler dememesini diliyorum. Şimdiki çocuklar çok fena :/

2 yorum: