7 Mart 2017 Salı

Bahar gelir ve çelınc biter #15 #16 #17

Bahar gelmeye karar verdi gibi, çiçeklenmiş birkaç erik dalı gördüm bugün, umarım ayaz yiyip üzülmezler. Hafta sonu trafiğinden ve yayılacak boş çayır çimen olmamasından belli havaların ısındığı. Bünyede bir gevşeklik, deniz kenarına gitme eğilimi... O kadar bekliyoruz ki baharı; bir an önce gelirse bir sürü şey iyi olacakmış, yolunda gitmeyen her şey düzelecekmiş, yoluna girecekmiş gibi geliyor. İş ve ev arasındaki tekerlekte dönüp duran fare gibiyim uzun zamandır. Direktörümüz de sabahları geç gelenleri İK'ya havale ettiğini söyledi bu sabahki toplantıda, ben de bunca yıldır zam ve terfi vermeyenleri evrene havale ediyorum bu durumda. 

Çantamda Doris Lessing'in 'Son Aydınlık Yaz'ı geziyor. Metro ya da metrobüste okumaya çalışmak yerine vapurda, o da olmadı güzel bir şeyler içerken/çayıra uzanıp okumayı tercih ederdim ama şimdilik elde olan bu. Uykudan (daha doğrusu sızmadan) önce de biraz bakabiliyorum, yalan olmasın. Kırmızı Kedi kitaplarını seviyorum, bir kitabevine saldırmanın mantığını ise anlayamıyorum. Gerçi insan yakan, sanat okulu kundaklayan memleket burası. Şaşırma, üzülme eşiğini zorlarlar insanın.
Doris'in kitabından sonra kendime 'Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler'i hediye etmeye karar verdim. İçeriği şimdiden meraklandırdı. "Denizlerin derinliğinden ormanların kuytusuna, savaş meydanlarından şaşaalı saraylara, hastanelerden gökyüzünün sonsuz maviliğine, dünyanın ve zamanın her köşesinden kendilerine dayatılan kurallara ve geleneklere isyan etme gücü bulan kadınların hikâyeleri bunlar. Prenslerini bekleyen değil, kaderlerini ellerine alan prenseslerin hikâyeleri..." Prenses de olamadım savaşçı da. Ama bugün Merkür güneşle ters köşe mi, ters açı mı ne yapıyormuş; iyi şeyler düşünmeye çalışayım, enseyi karartmayayım.





Çelıncı bitirmeye kararlıyım, birileri okuyor mu bilmiyorum ama söz verdim Leylak Dalı'na :) Son üç soruyu da cevaplayarak, yarım kalan işler listeme bir çentik daha atarak üstünü çiziyorum. Listeler seven Başak burcu insanı manyaklığı, hi hi.

15 yaşındaki birine vereceğin nasihat ne olurdu?

15 yaşındaki beni düşünüyorum da, nasihatten akrep görmüş gibi nasıl kaçtığımı hatırlıyorum. Ama eğer beni dinleyeceğini düşündüğüm bir ergen görseydim, o yaşlarda atarlandığı şeyleri, ailesini sonra özleyeceğini söylerdim. 


Kendini, insanları, doğayı sev. Tüm bunları sevmek ne kadar erken öğrenilirse o kadar iyi. Ve evet, sevmek öğrenilebilir bir şey. Büyüdükçe bir şeyleri sevmek zorlaşıyor. Büyümek bu yüzden sevimsiz, büyüdükçe bir şeyleri sınırlaman/törpülemen gerekiyormuş gibi davranıyorlar. Sen bunları unutmak zorunda değilsin, içindeki çocuk geyiğine girmeyeyim ama kendini neşelendirecek bir şeyler hep olsun cebinde. 



Kitap okumaktan, müzik dinlemekten, içinde birikenleri yazmaktan hiç vazgeçme. Edebiyat ve müzik sayesinde önünde açılacak o eşsiz evrene, her şeyi bildiğini zanneden sen bile inanamayacaksın. Kitap okumak, bir sürü soru oluşturacak kafanda; cevaplarını bilemesen de sormak sana iyi gelecek, hep seni şaşırtacak. Bir sürü farklı renk keşfedeceksin.




Müzik dinlemek hiç ummadığın şeyleri bile keyifli hale getirebilir. Ev temizliği buna dahil. Yahu ben yıllardır iş hayatına müzikle katlanabiliyorum, düşün. Bir kulaklık ve sevdiğin müzik, seni istediğin yere götürür. Masa başında otururken bile, bedenin orada olabilir ama kafanın nerede olduğunu kimse bilemez. 


Kendini, varlığını küçümseme. Hep o 'başkaları'na özeniyorsun ya, herkesin kendine göre mutsuzlukları, zayıflıkları var. Kusursuz zannettiklerinin bile. O yüzden kendin olmaktan korkma, insan en çok kendine acımasız davranıyor. O gözünde büyüttüklerin de kabız oluyor, onlar da kendini değersiz hissettiği anlarda bir koltuğa büzüşüyor, yalnızlık çektiğinde ağlamak için bir omuz arıyor... 


Çok yer görmeye çalış, hiçbir seyahat fırsatını kaçırma. Çok paraya da gerek yok. İleride paran olsa da vaktin olmuyor. Hayvanları hayatından eksik etme, onlarla kurduğun iletişimi yabana atma, vicdanlı olmanın ilk adımı onlar.


Güzel dostluklar biriktir, çok olmasa da olur. Gerçek olsun yeter. Anlattığın kadar dinlemeyi de bil, geride sadece onlar kalıyor. Hayatına giren hoş gelsin, gideni tutamıyorsan da yolu açık olsun. Unutma, hayatın tek. Tadını çıkar. Alsancak'ta bir gün kırmızı spor ayakkabılarım, kot eteğim ve manasız neşemle karşıdan karşıya geçerken gülerek kolumdan tutan yaşlı teyzenin dediği gibi "Gençlik ne güzel şey be kızım, keyfini çıkar!" Öf, çok konuştum. Bu kadar nasihat çok fazla.

Kağıda bir şey çiz ve bize göster.

Çizimim peki iyi değildir, o yüzden Defne'nin yazı tahtasındaki aile portremizi şuraya bırakıyorum.


2017'de olmasını çok istediğin bir şey... 

Bir değil çok şey var: Ülkemizde huzur ve barış, hayatımızda dostluk ve kahkaha, evimizde neşe ve mutluluk, kuzumda iştah, güler yüz ve sağlık daim olsun. Kahkahası evimizde çınlasın. Bir sürü güzel an, mutlu anı biriktirelim. 


Bugün hava pek güzel, atın kendinizi dışarı. Kalın sağlıcakla...

8 yorum:

  1. Valla ben okudum Neslihancım ve benim arzumu kırmayıp bu çelınca bulaştığın için de ayrıca teşekkür ederim. Öpüyorum ikinizi de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Nurşen ablacım, davet ettiğin için ben teşekkür ederim. Sayende blogu hatırladım :) Geç de olsa bitirdim, kısmet bi dahakine. Sevgiler, öpüyorum ben de.

      Sil
  2. Bence de çok güzeldi. Nasihat de ne kadar güzel ve doğru!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Çavlan, dinlemezler ama 13 yıl sonra Defne'de bi deneyeyim :))

      Sil
  3. Yazılarınızı okurken hissedebiliyorum, bu yakın kılıyor...Çocuklara ilk önce sevgiyi öğretmeliyiz, ağacı, kediyi,arkadaşı hissedebilmeyi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle yakın hissetmeniz mutlu etti :) Çocukluktan öğrenirlerse bir daha unutmazlar gibime geliyor, umarım yanılmıyorumdur...

      Sil