10 yıl sonra nerede, nasıl yaşamak istiyorum? Öncelikle hala İstanbul'da olmak istemiyorum. Sürekli daha sakin bir yere gitmeyi konuşuyoruz ama bir türlü hayata geçiremiyoruz. İstanbul'un zilleti, nimetinin önüne geçti. Her taraf inşaat, hafta sonu bir yere çıkmak mesele, kiralar uçmuş, şu an gündemimizde olmasa da kreş ve okul fiyatları da çıldırmış...
Defne'nin sağlığı için de sakin, güzel bir yere yerleşmiş olmayı diliyorum. Bölgesel değil ülke genelinde huzur olmasını umuyorum. Aklımızda bazı yerler var, ama ne iş yapacağız, nasıl geçineceğiz kısmı kafa kurcalıyor. Belki İzmir, belki başka bir yer ama Ege'de bir yer. Kazdağları'nı soluyabileceğimiz bir yer... Bahçeli, müstakil bir ev. Defne'nin koşturabileceği bir yerler olsun, hayvanlarla bitkilerle daha çok haşır neşir olsun... Neresine karar verdikten sonra, nasıl'ı da kendimize ve çocuğumuza daha çok vakit ayırabileceğimiz bir hayat. Daha az stresli...
Hangi ünlüyle arkadaş olmak isterdim, hiç düşünmedim. Patti Smith geldi aklıma, evde plak çaları sonunda çalıştırıp beyin hediyesi plağı "Horses"ı dinliyorum günlerdir. "Hayalperestler"le "Çoluk Çocuk"unu döne döne okuyorum. Yaşlanınca içi çürüyen/değişen güruha katılmadığı için hala genç kalabiliyor sanırım.
Kafe açmayı hayal eden bir rock yıldızı. Hızlı yaşamış, muzip, hayalperest ve asla düşüncelerinden vazgeçmemiş. İstanbul'daki konserine gidemedim, bilet kalır sanıp ağırdan almak hatasını yaptım. Ama imza gününe yetiştim, işi kırıp saatlerce kuyruk bekleyip... Nazikçe herkesle sohbet etmeye çalıştı, gençlerin getirdiği hediyeleri tebessümle kabul etti, onların "Sana bayılıyoruz" tarzı her sözünde ağzı kulaklarına vardı. Hatta cebinden telefonunu çıkarıp "Bu an hayatımın en unutulmaz anı" deyip çığlıklarla ona karşı hislerini samimiyetle anlatan bir kızın fotoğrafını çekti. Kızdaki sevinci düşünün artık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder