Şu altta göreceğiniz binayı babam göstermişti 3-4 yıl önce. Alaçatı yakınlarında, tepede bir yerdeydi yanlış hatırlamıyorsam. Manzarası güzel, önü açık, kartal yuvası gibi bir tepede. Babam böyle değişik şeyleri bulur, bulunca da bize göstermek isterdi.
Adamın biri ev inşa ettirmiş (bana kalırsa zevksiz de bir ev, kalpli sütunlar filan pek çirkin), burada bir sorun yok. Zevk meselesi. Yapar yapar... Ama aynı adam bahçe duvarını da akvaryumdan yaptırmış. Ya da akvaryumu bahçe duvarı yapmış! (Gerçi bu da zevk meselesi ama kabul edelim ki, azıcık acayip)
İçinde kocaman kocaman balıklar yüzen, (öyle minicik süs balığı filan da değil, yılan balıkları filan var), belli noktalarına kameralar yerleştirilmiş upuzun bir akvaryum-duvar. Evi tümüyle çevreliyor. Gelen geçen bakıyor, cık cık diye kafasını sallıyor. Adam ilgi çekmek istemiş ve başarmış, millet turist gibi ziyaret ediyor. Ha, banane ama benim de ilgimi çekmiş ki, buraya yazıyorum yani.
Akvaryum duvarı görünce her Türk gibi benim de aklıma "Millet bu balıkları çalmıyor mu, çalıp da yanında rakıyla mangala yatırmıyor mu?" sorusu geçti. Kuğulupark'taki kuğuları pişirip yemiş milletiz biz. Sonra da düşündüm, iyi ki çok param yok. Olunca insan böyle n'apacağını şaşırıyor demek ki. "O akvaryum nasıl temizleniyor, o hayvancıklar nasıl besleniyor?" gibi teyze sorularını da geçtim... Alaçatı-Çeşme taraflarına yolunuz düşer de burayı görürseniz, siz sorarsınız belki sahibine: "Peki ama neden?!"
Yoda ile Obi'yi bıraksam şu akvaryum duvarın önüne, günlerce ayrılmazlar önünden herhalde. Bir sürü gıda, üstelik de hareketli ama cam bir duvarın arkasında. Gör ama dokunama!
Eski fotoğraflara bakıyordum, Obi'nin Yoda'ya şafkatle sarılışına, sonra firar karelerine pek güldüm. Dikkat ettim, hep kaçışı başlatan Obi. Yoda garibim, ya onu takip ediyor çaresiz ya da erketelik yapıyor.
Bencede çok paramız olmasın. İnsan sapıtıyormuş demekki :) Evin sahibi gerçekten de zevksiz, o kalpler ne öyle yahu...O balıklarının bakıcısı vardır yahu :) gelip yemini falan veriyordur temizliyordur.
YanıtlaSilEnteresan işler .)
Di mi ama, çok paran olunca düşün dur, n'apsam da harcasam diye :) İnsan böyle saçma sapan şeyler; yok şampanya akan havuzlar, efenim akvaryumlu duvarlar filan uğraşmak zorunda kalıyor. Zenginlerin de işi zor. Sütunlar filan felaket hakkaten. Evde değil mevzu, duvarda. Balıkların bakıcısı-mama vericisi ayrıdır, o akvaryumun camını silen ayrıdır bence. Sanırım duyu sürekli değiştiren bir sistem vardı içinde.
Silama adam yaratıcı şimdi.
YanıtlaSilTamam yaratıcı ama azıcık zevksiz, kabul edelim.
Silçok ilginçmiş gerçekten akvaryum meselesi :)
YanıtlaSilSaatlerce oturursun önünde, bakarsın kedi gibi :)
SilAhahaaa bnce kırmaya calismistir turk halki o akvaryumu hele bi deniyeyim kiriliyo mu kirilmiyomu diye :D
YanıtlaSilBence de kameraya bir şey örtüp camı zorlayan, kenarından köşesinden bir açık araştıran, rakısına meze yapmak isteyen çıkmıştır kesin :) Kaç sofralık beleş balık salınıyor orada! Türk refleksi, yapacak bir şey yok :D
Silhttp://www.hurriyet.com.tr/ege/24497410.asp
YanıtlaSilHa haa, araştırmacı blogculuk ;) Mehmet Ali Bey, Zihni Sinir projeleriyle meşhurmuş demek. 100 BİN EURO harcamış bu akvaryuma, uuuv... Jetgiller'den ilham aldığı ufo restoranıyla da ilgimi çekti şimdi.
SilAlaçatı da değil, Çeşme merkezde, limanı(gümrük) geçince sağda Fener burnundadır. Her daim evin çevresi ziyaretçilerle doludur:))))
YanıtlaSilÇenebaz
Hah, çok yaşa :) Geçmiş gün, unutmuşum. Çeşme-Alaçatı, dolanmıştık. Yerini, koordinatlarını biliyorsan yoksa sahibini de tanıyor musun ;)
Sil