Havalar bir acayip oldu. Hafta sonu evde şakır şakır terlerken, bir anda kara bulutlar sardı her yanı ve bir saniye önce kıpırdamayan perde, deli rüzgardan dışarılara uçtu, kapılar çarptı. Obi ile Yoda'nın da ödü koptu. Bu ka tırstıklarını bilmiyordum rüzgardan.
Noluyo?! |
Gerçi fark etmedi, sonrasında da tosur tosur uyudular. Meteoroloji, saati tam olarak tutturamasa da (en azından Anadolu yakasında) fırtına ve yağmuru bu sefer bildi. Ortalığı sel basarsa diye korkudan panço yağmurluk aldım yanıma, ama henüz fırtına yok. Bu havada beyle nezle olmayı başarıp evde şıpır şıpır halde, kaynar ıhlamur ve tavuksuyu çorba içmemiz de saçma oldu. Klima pis çarpar!
Fırtına mı? Yok canım... |
Evi toparlamam, evde bir takım değişiklikler yapmam lazım. Çalışma odasını bebek odasına döndürmek üzere hamle ettik. Onca kitap ve DVD nereye sığacak, o masa ve dolaplar nereye gidecek, onca eşya nasıl ayıklanacak; hala bir fikrim yok. Göbek büyümeye başladıkça gün daralıyor ama kendi tembelliğimden endişe eder oldum. Üstelik koca göbekle bunları yapmak, en basitinden yere eğilmek bile pek kolay olmayacak. Uyurken, yana bile yastık desteğiyle döndüğüm düşünülürse... Eh, kız gelince, kitapların arasına yatırıp ayaklarına da DVD örterim artık. O da bi zahmet odasını toplasın.
Bi zahmet önce anası toplasın |
Bebek eşyası, giysisi namına tek çöp almışlığım da yok. Şirin hediyeler geldi, sağolsunlar ama bende alışverişe dair hareket yok. Nedir bu rahatlığın nedeni bilmiyorum. Hormonlar olabilir. Gebe gevşekliği? O da olabilir.(Gebe lafına da gıcığım nedense) Onca şey okuyup yazarken, bebek konusunda bir kitap olsun okuyasım yok. Mesleki deformasyon. Yiyip içip duruyorum galiba daha çok. Doktor az ye diyor hatta. Olabildiğince arkadaşlarımla görüşüyorum, gittiğimiz yerlerde alkolsüz bira satmamalarına bozuluyorum ama yapacak bir şey yok... Hayat bir süre ayranla geçecek. Bebek olunca başka bir boyuta mı geçeceğim acaba, bir anda sürekli bebek kakası ve kusmuğundan mı konuşmaya başlayacağım? Oy! Bu biraz ürkütücü. Neler olacak, göreceğiz. Ben de merak ediyorum doğrusu.
Herkes "Onu alma gerek yok, bunu al; yok yok, bunu da alma, bizde var; çok az kullanılıyor zaten, işini görür" diyor. Saydıkları alet edevatı duyunca, ne çok ıvır zıvır olduğuna şaşıyor insan. Bir kısmı da "Hazır Yunanistan'dan 6 aylık vizen varken, bebek de gelmemişken kocanla gez; çocuk olunca bir yere kıpırdayamayacaksın" diyor. Ki bu bana daha mantıklı geldi misal. Annem bu fikri sevmese de. (Ama biz kampa filan götürürüz diyorduk, öyle hemen olmuyor mu?) Uçağa binme yasağı da başlayacak ne de olsa bir süre sonra...
Höf, her şey çok komplike bazen.
Yoda, bi el atsanız? |
İzmir'deyken annemle vakit geçirdim hep. Saçlarını kazıttık. Urla'da tatildeyken, kemoterapi yüzünden dökülmeye ve moralini bozmaya başlamıştı. Gerçi kuafördeki kazıtma anı da pek kolay olmadı. 36 senelik annemi bir anda sıfıra vurulmış kafayla görmenin şaşkınlığından ziyade, onun üzülmesi ve gözyaşı dökmesi canımı sıktı. Ama geçecek... Ayrıca dazlakken de güzel olduğunu buradan da belirtmek isterim kendisine. Valla iltifat değil. Evet, zor bir süreç ama atlatacak. Birçok insan "Kökü onda, üzülmesin; nasılsa yine çıkacak." diyor, doğru. Her ne kadar "Ne var bunda ya?" diyenler de olsa, bir kadın için büyük bir değişiklik ve şok bu. Başına gelmeyenin anlaması hiç kolay değil. Evet, kökü onda; evet, yine çıkacak ama basit bir şey değil. Sağlığı hepsinden önemli elbette. Her şey iyi olacak, umuyorum. Cimcime de kabak doğacak hem, anneannesinin saçları çıkacak o gelesiye.
:) Günler geçecek, herşey daha güzel olacak.
YanıtlaSilOlacak mı gerçekten, olsun! Bak, işte böyle şeyler duymak/okumak istiyorum ben :)
SilBurnum artık sızlamıyor.
YanıtlaSilKaka, çiş temizliği konusunda ise Yoda ve Obi beylerden yeterli eğitimi aldım.
Ama yine de burun için maske alsak diyorum ben..
Valla sızlamasın, yaz ortası bu ka hastalık yeter bizim eve :) Beylerin wc temizliği de sende, maskeyi n'apacağız ki?
SilAyrıca bebek kakası için de maskeye gerek yok. "Oy kuzum, n'aptın yaa, ama bu ne?! Altı üstü süt içtin" filan dersen, kötü bir şey yaptım sanıp kabız oluyormuş bak ona göre :)
SilAnneciğine yine bol şifa neşe diliyorum..
YanıtlaSilHamileliğimi özlüyorum.. zaman çok hızla geçiyor.. doğurdum da nasıl 31 ay geçti anlamadım..
Samimice söylüyorum ki 1-2 saatcik bile olsa gelmek orayı burayı düzenlemek toplamak sana yardım etmek çok isterdim.. En sevdiğim şeydir düzenlemek, eşya ayırmak, toplamak, ve yardım etmek..
Çok teşekkür ederim, çok naziksin :) Umarım eskisinden de sağlıklı ve neşeli olacak annem. Gerçekten çok çabuk geçiyor zaman, şurda çok fazla da bir şey kalmadı; bende bi rahatlık, bi gevşeklik :) Ama hamile insanlara gösterilen nezaket karşısında bazen duygulanmıyor değilim, daha mı uzun sürse acaba? Oo, seninki 2'yi devirmiş; ne güzel :)
SilSamimi dileğin karşısında onu gerçekleştirmişsin kadar mutlu oldum, gerçekten :) Çok sağol... Başak burcu olarak düzenli titiz derler ama, bu ara bi gözümde büyüdü nedense. Bakalım, bir başlayalım da gerisi gelir herhalde.
valla ben çok özlüyorum o özeni ilgiyi şefkati..... :)
Silevet başlayınca tıkır tıkır olur..en azından bilmiyroum sever misin ama ben liste yapmayı herşeyi yazmayı çok severim..minik minik adımları yazarsın yapacaklarınla ilgili..hergün bir iki yapsan zaten zamanla azalır... tabi sana destek lazım... beline koluna orana burana dikkat et onu bunu indiricem halledicem derken ..
sana bişi diyim mi :) başak burcu yakın arkadaşım var.. bir gün onun odasına bir girdim akşam çıktığımızda torbalarca eşya giysi ıvır zıvır çıktı.. annesi ne dua etmişti bana.. o zaman bende çocuk yoktu tabi zaman rahattı.. onu ele bunu incele orayı sil çiçek gibi yapmıştık odasını...başakların yüzkarasıydı hala der yine gelsene bir ara diye :))
keşke dekorasyonla ilgili bi işim olsaydı...yada ne bileyim stil danışmanlığı felan filan :)
işim çoook sıkıcı benim ruhum için..
ay çok çenem açıldı... :)
çooook kolay gelsiiinnn... :)
tam üstüne bastın, ben de liste yapmayı/not almayı severim çünkü yazılı olmayınca aklımdan çıkıyor. bütününü görmek için liste yaparım, bir şeyleri yapıp üstünü çizdikçe de "oh" derim, "az kaldı". destek olmak isteyen var ama kimseyi yormak istemiyorum, ucundan kıyısından başlarım. tamam, dikkat ederim orama burama :)
Sildolaplara bir girsem, eminim yine verilecek bir sürü giysi çıkar. onları da ayıklar, açık gardırop'a hazırlarım. dvd'lerin gideceği adres belli, bu cts temizlik de varken girişeyim ben. o arkadaşın yükseleni başkadır :) ben de başak'ım hesapta ama bazen çok dağılırım, sonra tıpış tıpış toplarım. kafamın dağılmasıyla doğru orantılı bence.
dekorasyon keyifli evet, iiç mimari filan. benim de işim sıkıcı, boşver :) yazıyla ilgili ama insan kendi istediklerini yazamadıktan ve sevdiğin şey işe dönüştükten sonra pek keyifli olmuyor.
teşekkür ederim! bıdığın odayı derleyip toplayınca sana gururla göstermek için bir kahveye beklerim artık :)
açık gardrop ne? nasıl bir oluşum..neiye mi soruyorum..
Silben freecycle a üyeyim duydun mu hiç..ya orada paylaşırım fazlalıklarımı yada arkadaşlarıma komşulara veririm..birkaç kez d e giysi takası diye bir oluşum var ona katılmıştım.. ben arkadaşlarımdan kıyafet alırım,giysi takasında da başkalarının kıyafeti oluyor zaten.. takılmam öyle şeylere yeter ki seveyim gördüğüm şeyi..benim eşyalara giysilere objelere aşık olma huyum vardır da:))
kekimi kurabiyemi alıp keyifle tatlılıkla gelmekten zevk duyarım.. ben de ikea ümraniyeye çok yakınım..ben de sana brişeyler ikram etmek tanışmak isterim :) gerçekten kısmet olursa görüşmek isterim :)
Açık Gardırop, Kadıköy Belediyesi'nin bir organizasyonu. Kullanılmayan ve kullanılabilir durumdaki kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorlar. Sen götürüyorsun, yoğun değillerse onlar da gelip alabiliyor.
Sil2 tane abla var, hem giysi getirenlerle hem de ihtiyacı olup giysi almak isteyenlerle onlar ilgileniyor; epey yoğunlar. Giysileri orada tasnif ediyorlar. En son bizim bey gidip bıraktı, ihityacı olanlar da oradan gelip alıyorlar. Adres ve tel şu: Kadıköy Belediyesi Sosyal Destek Merkezi Özbey Cad. No: 111 Fikirtepe / 545 72 28 (H.sonu çalışmıyorlar, h.içi de 16:30'a kadar)
Ben de freecycle'ı bilmiyorum, o nedir? Ben de severim 2. el giysi, benden önce giyeni düşünmek hoşuma gider. Üniversitede güderi bir pardesü almıştım 2. el, hala duruyor; kıyamıyorum. İçine sığdıkça giyerim :) Arkadaşlarla da yapıyorduk bir ara giysi takası, benzer bir şey şimdi arkadaşların bebekleriyle olacak gibi.
Oy, kek-kurabiye dedin beni bitirdin :) Cimcime gelmeden görüşelim, zira sonra ben yuvarlanmaya başlayacağım. Gün vs için mailleşiriz, olma mı?
Ne güzel bir uygulamaymış..Bravo Kadıköy Belediyesine
Silekşi sözlükdeki açıklamasını paylaşayım " freecycle, elinde kullanmadigi esyalar olanlar ile, o esyalara sahip olmak isteyenleri, tamamen ucretsiz olarak e-mail yolu ile birlestirmeye ve geri donusumu arttirmaya calisan, uluslararasi bir projedir. tum uyeler esyalarini burada sunabilir veya aradiklari esya icin istekte bulunabilirler. ama temel kural burada sunulan veya aranan her esyanin ucretsiz olmasidir.
(bkz: freecycle.org) "
ben çok şey aldım verdim burdan..
ayyy o zaman artık mailleşelim burayı çok işgal ettim :) ilk maili atarka harekatı başlatıyoruummm :)
bu projenin istanbul ayagina asagidaki adresten ulasilabilir.
http://groups.yahoo.com/group/freecycleistanbul/
Hmm, freecycle da çok mantıklı. Dur ben onu da bir araştırayım... Giysi dışında başka eşyaları da kapsıyor sanırım. Berlin'de hsonu bitpazarları oluyor, orada küçücük çocuklar bile oyuncaklarını, kasetlerini hatta çoraplarını satıyorlardı. Bunun ücretsiz versiyonunun olması daha da şahane. Evdeki bir sürü eşya, dergi, giysi vs en azından birilerinin işine yarar.
SilMail? Bekliyorum o zaman :)
Merhaba,
YanıtlaSilSon satırdaki yağmur da yağacaksa yağsın artık cümlesini dünden beri kaç kere tekrar ettim bilmiyorum. Buralar o kadar sıcak ki. Bugün hava kapadı yağacak diye sevindim ama tık yok.
Annenle yaşadıklarınızı biz de yaşadık. Birlikte kuaföre gittiğimiz gün hemen aklıma düştü. Zor zamanlar. Hepimiz için nasılsa kökü sende uzar demek gerçekten kolay ama bir kadının aynaya baktığında kendini bambaşka bir hale bürünmüş görmesi çok zor. Annem o zamanlar gerçekten değişmişti. Ne kadar onu gülümsetmeye de çalışsak özellikle de sabahları hep ağlardı kahvaltı sofrasında. Şimdi saçları kıvır kıvır çıkıyor kemo dan sonra öyle oluyor demişlerdi oldu bizde, gülüyoruz bak ne güzel hayatının yarısı düz saç yarısı kıvırcık geçti ne şanslısın diye. Süreç zor ama geçecek, her şey daha güzel olacak inan. Ben şimdi düşününce o geçmeyecekmiş gibi gelen günler nasıl geçti anlayamıyorum. Tabi annem için daha zordu ama ben de hep belli etmemeye çalışmakla geçirdim zamanımı. Gitsin ve bir daha gelmesin bu hastalık tek isteğim buydu, hala da öyle. Sizin içinde aynını diliyorum.
Kedişler hep mi korkak acaba:) bizim sıpacık da bir çıt olsun evde hemen o boncuk gözlerini kocaman açıyor. Gökgürültüsünden ve buranın tepemizdeki saca pat pat yağan yağmurundan çok korkuyor.
Bebişe sevgiler bu diyarlardan. Belki konuşurken arada anlatırsan bi teyze Cezayirden sana sevgiler yolladı çokça dersin:)
Kolaylıklar diliyorum.
Mutlu kalın..
Selam Tuğba,
SilBu mektup gibi mesajlarını seviyorum :) Hayır, yağmıyor; o sıkıntısı da insanı bunaltıyor. Hele hamileleri, daha çok! Çantamda şemsiye taşımaktan sıkıldım. Burası da çok sıcak, yağmura dair bir işaret de yok yukarılarda.
Kuaföre gitmeyi ben teklif ettim; oradayken, yanındayken olsun istedim. Hiçbir şey yapamasam da elini tutarım diye. Bitti ve kafacığından öptüm ilk iş. Evet, hayatının 50 küsur yılını saçlı geçirmiş bir kadının kendini aynada öyle görmesi moral bozucu. Sonradan şakasını bile yaptık, "Tatilden önce kazıtsaydım bak burası beyaz kaldı", "Ay anne, Sinead O'Connor gibi oldun" filan diye. Benim için annem her haliyle güzel, ama önemli olan onun kendini mutlu ve rahat hissetmesi. Yaklaşık son 1 senedir hayatımız, ama özellikle de onunki hiç kolay değil. Yarın babamı kaybedişimizin 11. ayı.
Evet, zor bir süreç ama geçecek. Ben de bir an önce bitmesini ve ağzının tadının da; saçlarının da, sağlığının da eskisi gibi yerine gelmesini diliyorum. Bizde de durum benzer. Hamileyim stres olmayayım diye o bana, kemoterapi alıyor üzülmesin diye ben ona bir şey belli etmemeye çalışıyoruz. Ama ne hissettiğimiz az çok belli. O zamanlar geçtikten sonra sanki insanın hiç başına gelmemiş gibi oluyor bazı şeyler. Bunları biz mi yaşamıştık diye şaşırıyor insan. Ölümden gayrı her şeyin çaresi var diyorlar bu yüzden. Teşekkürler iyi dileklerin için.
Bizimkilerin kalıbına ve erkek oluşuna bakıp cesur sanırdık ama alakası yok, tabansızlar :) Cimcime de sevgilerini iletiyor Cezayir ellerine, bi hareketlendi; anladım ben :) Belki bir gün yolun buralara düşer de "İçerideyken sana sevgilerimi iletmiştim" diye sen kendin söylersin :)