23 Mayıs 2013 Perşembe

Geçmiş olsun Can

Uzun süredir ayrı şehirlerde olduğumuzdan pek görüşemediğimiz (ama sarıldığınız ilk anda daha dün görüşmüş  gibi hissedersiniz hani, işte öyle) sevdiğim bir dostumla görüştük geçenlerde. Zeyno'nun 3.5 yaşındaki oğlunu ziyaret etmek için Anneler Günü olan pazarı seçtim, çünkü cumartesi yakın bir arkadaşımız evleniyordu; zaman yoktu. 

Oğlu, ziyaretimin sebebi minik Can; gördüğüm en sakin ve cana yakın küçük adam, açık kalp ameliyatı olmuştu ziyaretimden iki-üç gün önce. Doğuştan kalbi delikti ve kapanmayınca da doktorlar daha fazla beklemeyi riskli bulmuşlardı.

Akciğerine kadar giren direnden kurtulmuş,  boynundaki katetere de (anne babasının deyimiyle küpe) takılmadan benimle güzel güzel sohbet eden Can'a bayıldım. Ziyaretçisi boldu; anneanne, anneannenin annesi, kuzenler, teyzeler, büyük dayılar, babaanne, babannenin annesi (80 küsur yaşında, sarı saçlı, pembe ojeli, dinç ve şen şakrak bir kadın)... Kocaman ve birbirine çok bağlı güzel bir ailesi var. Şanslı. Son saydığım teyzenin yaptığı makarnayı yemesi (günlerdir serum dışında yediği tek şey) ise günün güzel haberiydi.


Ne ağlama, ne mızmızlanma... Hiçbiri yoktu; yaptığı resimlerle ve oyuncaklarıyla takılan, tatlı ve güler yüzlü bir çocuk vardı odada. "Ben hayvanları çok severim biliyor musun, hem de hepsini" dedi bana oyuncaklarıyla oynarken. Kurbağadan ata, panterden gergedana bir sürü oyuncak hayvanla doluydu oda... 


Hastane odasında, orası burası hortumlarla dolu insanları görmek zaten zor; bir de minicik bir çocuk olunca o yatakta yatan... Oyh! Böyle şeyler insanı ne kadar fena yapıyormuş. Ama Can gayet iyi görünüyordu.

Anne-babasını, tüfek ya da araba yerine bunları aldıkları için takdir ettim. Kafasını kaldırıp "Bizim hayvan çiftliğimiz olsun mu burası?" dedi. Seve seve kabul ettim, çiftliğin kahyası oldum. Bütün hayvanları gezdirdik, uyuttuk; sonra bizim oğlanları anlattım ona. Obi ile Yoda'yı merak etti.  


Konuş konuş, gitme vakti geldi. "Ben gidiyorum Can'cım, yine görüşürüz" deyince alt dudağını sarkıttı seninki.  "Hmm" dedi sadece. "Sen bize gel iyileşince olur mu?" dedim, "İyileştim ki ben, küpem de çıkacak hem" dedi. Güldüm. Ben çıkarken babannesine canlı kedi siparişi veriyordu. Aklıma geldi, kedili tişörtle çiftliğinin eksiği kediyi yolladım sonra.

Neyse ki şimdi iyi. İlk fırsatta (canlı kediler) Obi ile Yoda'yı sevmeye gelecek, bekliyoruz dört gözle :)

8 yorum:

  1. İste o ilk sarilmanin nasil bir guc verdigini anlatamam :)) tesekkurler tatlim. İyi ki varsin (can da boyle dusunuyor :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onca zaman sonraki o sarılma o kadar kıymetli ki, güç verdiyse ne mutlu :)) Ne demek kuzum, şahane bir oğul yetiştiriyorsun, çok sevindim onu gördüğüme.

      Siz de iyi ki varsınız, Can'a benim için kocaman sarıl; bir güzel öp oğlunu.

      Sil
  2. Evlat hasta olmasın,olmasın hiç kimsenin evladı hasta. Noolur iyi olsunlar.
    Can da iyileşir allahın izniyle. Sizleri hiç tanımıyorum ama hepiniz iyi olun isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmasınlar evet, olurlarsa da hemen iyileşsinler... Çaresiz hastalık olmasın yeter ki.
      Ben de sizi tanımıyorum ama tanımış kadar sevindim, güzel dilekleriniz için çok teşekkürler... Can da iyileşiyormuş, dikişleri alınmış; haberler iyi :)

      Sil
  3. Geçmiş olsun, kıyamam ben ona ya. Koca adamlar grip olsa sızlanır, yavrum bunlar çok sabırlı ya. Allah şifa versin. Bence çok harika bir genç adam olacak. Ve çok sağlıklı.:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Nugi :) Görsen, gıkı çıkmıyordu sabırlı kuzunun. İyi dileklerin için teşekkürler. Bence de Can sağlıklı ve mükemmel bir genç adam olacak :))

      Sil

  4. gözler yaşarır, insanız çünkü,insanız ne de olsa!
    İyileşir tabi Can, eşşek, mis gibi boynunu öpüverin, benden de sevgiler:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyileşiyor minik Can, sevgilerinizi iletirim.
      Biz Adana'ya gider gitmez ya da Can buraya gelir gelmez; gıdısından da öpeceğimdir :)

      Sil