Ve Berkin daha fazla dayanamadı... Böyle yazdı gazeteler: Evinden bakkala ekmek almaya çıkan ve
polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurularak komaya giren Berkin
Elvan, 269 gündür sürdürdüğü yaşam mücadelesini bu sabah 07:00'da
kaybetti.
15 yaşında, 16 kilo bir çocuktu. Annesini, babasını, bunca zamandır gözlerini açmasını umutla bekleyenleri bırakıp gitti. Kelimeler yetmiyor. Bu, buraya ağlayarak yazdığım kaçıncı yazı bilmiyorum. Daha öncekiler sanırım babamla ilgili olanlardı. Sabah haberi öğrendiğimde çöküverdim olduğum yere. 15 yaşında bir çocuk. Küçücük. 14 yaşından 15 yaşına hastane odasında uyutularak giren, 45 kilodan 16 kiloya düşen bir çocuğun bedeni daha ne kadar direnebilirdi ki bunca zulme?
İçim o kadar acı ve öfke dolu ki şu an! Yazdığım her kelime de anlamını yitiriyor ama yazmam, bir şeyler yapmam lazım çıldırmamak için. Acımadan vurdunuz. Neredeyse yaşadığı her yıla 1 kilo düşecek kadar küçülttünüz bedenini... Bir geçmiş olsun'u bile çok gördünüz bunca zaman ailesine. Yetmedi, yanına hastaneye koşanlara da zulmettiniz. Bu kadar zulmü hak edecek ne yaptı bu küçücük çocuk? Hepsinden öte, bunca zulmü hangi insan evladı hak eder! Ne söylersek söyleyelim Berkin geri gelmeyecek ve bunu bilmek, bir hiç uğruna hayatını kaybettiğini bilmek kahrediyor insanı. Demek hıncınızla hayattan koparacaklarınız bitmemiş daha, çevrenizdeki her şeyi yakan kin ve öfkeniz azalmamış! Bir nebze olsun acımamış içiniz. Boğazımıza düğümleyecekleriniz bitmemiş.
Bunca zaman bekledik; bir umut Berkin iyileşecek, açacak gözlerini diye. Aslında ne çok umudumuz, ne çok şeyimiz olmuş bunca zaman o küçücük çocuk. Kanımız, canımız, kardeşimiz gibi. Sanki o gözlerini açınca bir şeylere inanabilecekmişiz, dayanabilecekmişiz ya da umut edebilecekmişiz gibi. Ama olmadı. Bırakmadılar. Onun annesiyle babasına da evlat acısını yaşattılar. Ve şimdi ağlaya ağlaya bunları yazmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. O sandık kabusunuz olsun. Berkin rüyalarınızdan çıkmasın. 15 yaşında çocuk toprağa girdi zulmünüz yüzünden. Şimdi mi el üstünde tutacaksınız? Acır mı içiniz? Acısa da çok geç! Giden gitti...
Ah çocuk... Ruhun huzur içinde olsun. Ali İsmail'in annesinin dediği gibi, öfkemiz acımızdan da baskın şimdi. Bizi affet... Ama biz bunu yapanları affetmiyoruz, affetmeyeceğiz. Bizim içimiz bu kadar yanıyor. Annenle babanı düşünemiyorum bile. Acıları ne büyük. İçleri nasıl yangın yeri. O yalanları örtmek için canhıraş, bağıra çağıra yapılan mitinglerde bir satır bile olmayacak yerin biliyoruz ama, birçok insanın yüreğindesin o küçücük bedeninle. Artık bu zalimler gitsin, karanlıklarını da alıp gitsin. Ama önce hesap verip. Bunca zulmün nasıl görülecekse hesabı artık...
Sabır: Acı, yoksulluk ve haksızlık. Tüm bu durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi. Ama artık sabır bizde çoktan bitti.
Annemle konuşurken ağlaştık karşılıklı. "Kurtuldu belki de çocukcağız, anası babası perişan oldu hastane kapılarında" dedi. Sen uyanmadın ama belki birileri uyanır artık. Senin acıların bitti... Artık canını acıtamazlar kardeşim... Güzel manzaralara karşı uyu sen Berkin. Annenin dizinin dibinde olamasan da, bu dünyadan daha güzel ve aydınlık bir yerdesindir umarım. Gözyaşlarımız ve dualarımız seninle. Susayım. Şairler desin diyeceklerimi.
Annemle konuşurken ağlaştık karşılıklı. "Kurtuldu belki de çocukcağız, anası babası perişan oldu hastane kapılarında" dedi. Sen uyanmadın ama belki birileri uyanır artık. Senin acıların bitti... Artık canını acıtamazlar kardeşim... Güzel manzaralara karşı uyu sen Berkin. Annenin dizinin dibinde olamasan da, bu dünyadan daha güzel ve aydınlık bir yerdesindir umarım. Gözyaşlarımız ve dualarımız seninle. Susayım. Şairler desin diyeceklerimi.
"Haydutlar uçaklarıyla, magriplilerle
Haydutlar yüzükleriyle ve düşeslerle,
Haydutlar kara keşişleriyle ve dualarla
İndiler gökten yere öldürmeye çocukları.
Koştu çocuk kanı gibi
Sokaklarda çocukların kanı."
(Pablo Neruda)
"Buraya bakın,
burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür."
(Ece Ayhan)
O daha çocuk,hatta çocuğumla yaşıt.Mekanı Allahın izniyle cennet.Bizse bu cehennemi yaşatanlara inat hep onunlayız.Ne demek lazım bilmiyorum,tüm bildiğim azıcık vicdanı olan herkesi sabah sabah ağlattıklarıdır..Aysel G.
YanıtlaSilBir anne olarak siz daha iyi anlarsınız Berkin'in annesinin tattığı acıyı. Bakkala ekmek almaya gönderip aylar sonra cenazesini almak... Onun mekanı cennet ama umarım katiller cezalarını cehennemden önce çeker. Ağlamaktan başka yapılacak şey, uyuyanları uyandırmak. Ses vermek. Ki başka çocuklar da eklenmesin bu günahsız ölü çocukların arasına.
SilVerba,ben dahil kimse o annenin acısını anlayamaz. Bunu ve daha bir sürü şeyi yapanların cezalarını bir an evvel çekmeleri hepimizin arzusu. Ağlamak haberi aldığımda gösterebildiğim ilk tepkiydi, merak etmeyin biraz bilinçliysek yapılacak şey sizin tabirinizle uyandırabildiklerimizi uyandırmak.Bakın ben ses verdim siz de duydunuz ,darısı diğerlerinin başına..Aysel G.
SilHaklısınız, dayanması çok zor bir acı. Cezalarını çekmeleri de hepimizin dileği. Ama "Polise taş atan benim çocuğum olsa önce ben döverim", "Ne işi varmış o çocuğun orda?", "Su testisi su yolunda kırıldı" tarzı korkunç yorumlar, yoksa biz bir avuç muyuz diye ürpertiyor insanı. Ama biliyorum ki değiliz. Evet onlar da var, hem de çoklar. Ama sesimiz de var, çıkaracağız onu kısıldığı yerden. Böyle düşünenler elbette var, her gün onların içindeyiz. Belki ne olduğunu bilmiyorlar. Biliyorlar ve hala böyle söylüyorlarsa, onlar da suça ortak. Sesinizi dymak biraz olsun umut oldu, teşekkür ederim.
YanıtlaSil"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Albert Camus
YanıtlaSilÇocuklarını yiyen bir yer oldu burası. Komşuya bakınca medeniyet farkı hemen anlaşılıyor. 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos Yunanistan'da doğdu. 2008 yılındaki eyleme katıldı. Polis vurdu ve hayatını kaybetti. Ama kimse onu yok saymadı. Elinde de sapan varmış, aman ne işi varmış sokakta demedi. Yunanistan Başbakanı özür diledi. Yunanistan İçişleri Bakanı istifa etti. Atina Valisi öldüren polisi adalete teslim etti. Polis kasten adam öldürmekten yargılandı. Avukatları polisi savunmak istemedi. Polis ömür boyu hapse mahkum edildi.
Silçok üzülüyorum. yersiz inatlar, vicdansızlıklar çok can yakıyor. yere batsın parası,pulu, makamı insan olamadıktan sonra. polis halk yöneten kinlerini konuşturacağına hoşgörüyü konuştursa birbirini vurmasa anneler daha fazla ağlamasa, çok mu ütopik ki. yoksa bu dünya kazanan tarafa kalacak da ben mi bilmiyorum
YanıtlaSilcok uzucu evet... hem de ne korkunc bir inat, kalpsizlik, vicdanszilik, merhamatten nasip almamislik ve koltuk sevdasidir; anlamak mumkun degil. insanlar cocugunu bakkala ekmek bile almaya yollamayacak mi yani, bu hale mi geldi artik? sokaga cikti halk, milyonlarca insan; hala gormuyor, gormek istemiyorlar. ne korkuymus.
Silkin pompalaniyor simdi de, sizin taraf bizim taraf yaratilmaya calisiliyor, o cok tehlikeli. giden can olunca, sevinilir mi? sevinen var ama, cok acayip... olan garibana coluga cocuga oluyor, birinin ardindan oburu giriyor topraga. artik azicik sagduyulu olup vicdanlarina bir baksalar, hosgoru can almaktan daha zor olmasa gerek.
utopik degil; sen, ben ve bir suru insan inanmak istiyoruz buna. dunya kalmaz kimseye, o paralar da kefene sigmaz; yapistiklari koltuklar da...