Hareketli ve güzel bir hafta sonundan sonra mayış pazartesisi... Pazar tesisi, hmm... Kanepe oluyor bu tesis. Kediler ortalığı karıştırıp duruyor, demin üstümde uyudular, enerji depoladı tabii zıpalar. Bense mor pijama ve peluş sabahlıkla "Geleceğe Dönüş 2" izliyorum. Nedense burnuma, çocukluğumda soba üstünde çıtırdayan mandalina kabuklarının kokusu geldi. Kestane kebap olsa da yesem. Yine.
Ben kanepede, laptop kucağımda, kedilerden biri klavyenin ucuna yatıp ekranda koşuşan harfleri izliyor, öbürü de patisiyle onun kafasına basıp ekrana bir kat yukarıdan bakıyor. Onlar dublex, bir de ben; triplex haldeyiz. Arka fonda gırıltıları... Komikler.
Ben kanepede, laptop kucağımda, kedilerden biri klavyenin ucuna yatıp ekranda koşuşan harfleri izliyor, öbürü de patisiyle onun kafasına basıp ekrana bir kat yukarıdan bakıyor. Onlar dublex, bir de ben; triplex haldeyiz. Arka fonda gırıltıları... Komikler.
Uyusam mı uyumasam mı diye düşünüyorum bir taraftan. Üşengeçlik diz boyu. Filmi izlerken düşündüm de, gelecekteki halimi şimdiden görsem ben de Marty gibi tırsardım eminim. Teknoloji delice ilerlemiş filan, bense sütlaca dönmüş bir halde... Uyy! Jetgiller misali bir yaşam formu, tuhaf. Hani böyle bir saniyeliğine, acık ucundan görsek filan, yok, bu da iyi bir fikir değil. Bilmemek nefis, ignorance is bliss hesabı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder