13 Aralık 2010 Pazartesi

My best friend's wedding

Hafta sonu Ankara'daydık. En yakın ve en eski arkadaşım evlendi. 20 yıllık dostum, gençliğimin büyük bir parçası, amiyane tabirle hayatını sevdiği/onu seven adamla birleştirdi. Vay be, eskiden hiç böyle şeylerin, bu günlerin hayalini kurmamıştık, asi gençliğiz ya! Tuhaftır, sanki bir romantik komedi filmindeydik. Tanışmaları bile komik çünkü. Nikah günü ise bir eğlence, bir şamata. Çok tatlıydı ikisi de.



Karlar içindeydi Ankara ve o da karlar prensesi gibiydi. Ha ha, klişe gibi gelse de, gerçekten gördüğüm en güzel gelindi. Sade, abartısız. Her şey tam tarzına uygundu: Dantelle kaplı mini ve çok sade bir elbise, minicik çiçekli bir taçla süslü romantik topuzlu saçı, nefis makyajı ve ayağında çizmeleri! Gelinlik niyetine aldığı Audrey Hepburn tarzı elbiseden nikah şekerine kadar her şey çok zarifti. 

Kuaförü, makyajı (Mac kısmı ayrı bir hikaye), giyinmesi, evden çıkışı, nikah dairesine gelişi... ilk anından sonuna kadar her adımında yanında olmak istedim. Oldum da. Bunu kaçıramazdım. Karmış kıyametmiş, soğukmuş, yollarda kalırmışız, donarmışız, bana ne! Sonra elimde fotoğraf makinesi, nikah masasına gelmelerini bekledim. Geldiler. Bir yandan fotoğraf çekiyorum, bir yandan boğazımda düğümlenen şey, gözlerime hücum ediyor. Çok acayipti... Nikahtan eve geliş, evde başlayan eğlencenin sirtaki çalan mekanda sürüşü ve sonra yorgun bir halde birlikte uyuyuşumuz... İşte bütün hengame bittikten sonraki o rahatlama anı...

Umarım çok mutlu olurlar; her anları birbirlerini severek, eğlenerek, gülerek, gezerek, hepsinden önemlisi her şeyi paylaşarak geçer. Hediyesinin içine koyduğum Yiğit Özgür karikatüründe yazdığı gibi, sohbet etmeyi sevdiğin biriyle evlen(di).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder