Evden işe işten eve mekik dokuyup her şeye yetişmeye, saçma sapan şeylere canımızı sıkmaya devam ediyoruz ya hani... Özellikle işteki bazı zavallı insanlara daha başka bir gözle bakıyorum böyle zamanlarda... "Bu neyin hırsı, neyi ispatlamak derdindesin?" diyorum içimden. Bir kapris bir çalım ki, sorma gitsin... Bütün dağları o yaratmış, tüm okyanusları o doldurmuş sanki... Topuklarının üstünde yükseliyor hayat sanki.
İşte bu saydıklarımın hepsinin BOŞ olduğunu anlamamız için illa dürtecek, kulağımızı çekecek, ensemize okkalısından şaplak vuracak bir şey gerekiyor. Böyle bir afallayıp duracağımız, "N'apıyoruz biz böyle, azıcık nefes alalım yahu! Hayat bir kez yaşanıyor." dedirtecek bir şey...
Hayatımızın, sağlığımızın kıymetini anlamamızı bir anlığına da olsa sağlayacak bir şey... Ki ne yazık ki genelde bu, pek de İYİ bir şey olmuyor.
Annemin 77 yaşındaki teyzesinin göğsünün altında bir şeyler çıktı ne kadar zaman önce, "Burada yumru, yumurta gibi bir şey var" dedi kadın, bakıldı, önemli olmadığı, taktığı çelik korseden olabileceği söylendi. Sonra o yumru dağıldı; göğsünün altında, cildinde kırmızı-mor renkli, taş gibi bir şey çıktı. Dışarıdan bariz görünen bir şey. Gidildi tekrar doktora. Teyzem doktora sormuş "O hastalık mı?" diye, doktor hiçbir şey söylememiş, dikkatini çekmiş haliyle. Bunu anlattı.
Sonra anlaşıldı ki, o "şey" başka yerlerde de çıkmış, kemiklere yayılım göstermiş... "Ameliyat şart" dendi. Dün akşamki son rapora göre akciğerlerde de görülmüş o şeyler. Bugün rapor sonucu, doktora gösterilecek. Bakalım ne diyecek? Birbirine yakın bir-iki yerde olsa, ameliyatla temizlenecekti. Ama şimdi ne olacak, nasıl olacak; hiç bilmiyorum... O da korkuyor. O üzülmeden, o ızdırap çekmeden gelişsin her şey; bir an önce geçsin o şeyler, canı yanmasın, iyileşsin, bitsin, hiçbir şey kalmasın istiyorum... Dua ediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder