Vapur yolculuğu hoşuma gitti, gazetemle kitabıma gömülüp arada camdan dışarı bakmak da öyle. Camın dışında, yer yer mahvolsa da güzel bir İstanbul manzarası ve simit canlısı martılar vardı. Gittiğimiz yeri de sevdim. Kakara kikiri muhabbet eşliğinde güzel, uzuun bir kahvaltı ettik.
Özlemişim. Kahkahalarını, sohbetlerini... Her şeyden öte, beni dinleyip gerçekten "anladıklarını" bilmeyi... Aradan zaman geçse de kaprissiz bir şekilde kaldığın yerden devam ettirebilmeyi. İnsanoğlu şaşırtır, hayal kırıklığına uğratır bazen. Ama bazen de içini aydınlatır, gülümsetir, mutlu eder. Sevgili S, E ve S... iyi ki varsınız.
Akşamüstü vakti Nişantaşı yokuşundan Beşiktaş'a sallanmışken telefonum çaldı, kulağımda özlediğim bir ses: 17 yıllık dostum, nikah şahidim, nikah şahidi olduğum P. Her zor ve mutlu anımda yanımda olan, benim de elimden geldiğince yanında olduğum... Dedim kendi kendime, anneler insan sarrafı hakkaten.
Sonra Tezer Özlü düştü aklıma. Mutlu ve umutlu hissetmeme rağmen hüzünlü satırları içimi sızlattı.
"Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu. Bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaklardaki insanlarını, bırak, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak. Bak nerelere varıyor gökyüzü. Hangi zamanlara. Hangi sonsuzluğa. Git."
Tezer Özlü / Yaşamın Ucuna Yolculuk
Görsel için kaynak |
Sıcak dostluklar.sıcacık gülümsemeler..içimizi ısıtacak daha iyi bir şey bulamayız sanırım..ama illaki gitmek lazım..illaki..
YanıtlaSilİyi ki varlar gerçekten, aksi tatsız bir hayat olurdu. Gitmek lazım, tebdil-i meknada ferahlık var lafı doğru.
YanıtlaSilGünlük telaşeyi bırakıp gökyüzüne bakmak, bahar geldi diye sevinmek bile iyi geliyor bazen :)
ne güzel demiş t.özlu...
YanıtlaSilÇok severim Tezer Özlü'yü, erkenden göçüp gitmesi içimi acıtır hep...
Sil