David Garrett, keman virtüözü ve de yetenekli bir Alman- Amerikan kırması kardeşimiz. 'Kardeşimiz' diyorum çünkü 1980 doğumlu, sarışın, eli-yüzü düzgün bir insan evladı. Bir de Başak burcu. İmajı için biraz kasıyor, yüzüğüyle saçıyla fazla alakadar oluyor gibi gelse de sanatına saygımız sonsuz. Tarzı daha çok cover üzerine. Ama 'Ankara'nın Bağları'nı çalsa, dinlenir diyorlar. Konserlerinde pek de esprili, flörtöz.
Yetenekli dememin sebebi de şu; saniyede 13 nota basabilen (2008'de dünyanın en hızlı keman çalan insanı seçilmiş, rekorlar kitabına girmiş) David, keman çalmaya 4 yaşında, konser vermeye ise 7 yaşında başlamış. Babası abisine almış kemanı, ama abisi eline almazken David kendi kendine çalmayı öğrenmiş. Yetmemiş, virtüöz olmuş. Kirpikleri uzun, saçları da sarı, demiştim sanırım (saçları boya, dişleri -galiba porselen ama olsun, bir tek kaşlarını almayaymış iyiymiş). Yaşayan en önemli keman virtüözlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ama aynı zamanda da sakar bir oğlan. 2007'de Londra'daki Barbican konseri öncesi sahnede ayağı takılmış ve paha biçilmez Stradivarius kemanının üstüne düşüp kırmış. Yerinde olsam, ay rezil oldum, güzelim keman da gitti diye karalar bağlardım herhalde. Ekşi sözlük'te kırılan kemanın Giovanni Battista Guadagnini tarafından yapıldığı, telaşa hacet olmasa da değerinin 1 milyon dolar olduğu, tamiri için de 120 bin dolar gerektiği yazılı. 1772 yılında yapılmış bu kemanı, 2003'te 1 milyon dolar sayıp da almış çocuk. Az para mı?! Geçenlerde, Berlin'deki 2010 Rock Symphonies konserini izledim bir yerlerde. Albümünün adı da bu: Rock Symphonies. Albümündeki cover'lar şöyle sıralanıyor:
Yetenekli dememin sebebi de şu; saniyede 13 nota basabilen (2008'de dünyanın en hızlı keman çalan insanı seçilmiş, rekorlar kitabına girmiş) David, keman çalmaya 4 yaşında, konser vermeye ise 7 yaşında başlamış. Babası abisine almış kemanı, ama abisi eline almazken David kendi kendine çalmayı öğrenmiş. Yetmemiş, virtüöz olmuş. Kirpikleri uzun, saçları da sarı, demiştim sanırım (saçları boya, dişleri -galiba porselen ama olsun, bir tek kaşlarını almayaymış iyiymiş). Yaşayan en önemli keman virtüözlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ama aynı zamanda da sakar bir oğlan. 2007'de Londra'daki Barbican konseri öncesi sahnede ayağı takılmış ve paha biçilmez Stradivarius kemanının üstüne düşüp kırmış. Yerinde olsam, ay rezil oldum, güzelim keman da gitti diye karalar bağlardım herhalde. Ekşi sözlük'te kırılan kemanın Giovanni Battista Guadagnini tarafından yapıldığı, telaşa hacet olmasa da değerinin 1 milyon dolar olduğu, tamiri için de 120 bin dolar gerektiği yazılı. 1772 yılında yapılmış bu kemanı, 2003'te 1 milyon dolar sayıp da almış çocuk. Az para mı?! Geçenlerde, Berlin'deki 2010 Rock Symphonies konserini izledim bir yerlerde. Albümünün adı da bu: Rock Symphonies. Albümündeki cover'lar şöyle sıralanıyor:
1. Smells Like Teen Spirit
2. November Rain
3. The 5th
4. Walk This Way
5. Toccata
6. Vivaldi vs. Vertigo
7. Master of Puppets
8. 80's Anthem
9. Live and Let Die
10. Asturias
11. Kashmir
2. November Rain
3. The 5th
4. Walk This Way
5. Toccata
6. Vivaldi vs. Vertigo
7. Master of Puppets
8. 80's Anthem
9. Live and Let Die
10. Asturias
11. Kashmir
Yani bildiğiniz bir sürü rock ve pop parçasını çalıyor, güzel de çalıyor. Klasik eserler yok mu, var; onları da nefis icra ediyor. Karayip Korsanları'nın müziği de var repertuarında ama onu zaten pek sevmem, hele atv haberlere fon müziği olduğundan beri gıcığım. David'i Kurt Cobain'e benzetenler de var, ona bir şey diyemeyeceğim. Yarı çıplak pozlarına da hiç girmeyeyim... Allah sahibine bağışlasın.
Ama böyle deri ceket, cepten sarkan zincir ve elde keman.. enteresan tabii. Şikayetçi değiliz. Klasik müziği sevmeyen varsa, popülerleştirerek sevdirme çabasını takdir ediyorum. Şarkıların bu versiyonları da hoşuma gitti aslında. Mehmet Tez'e mi seslensem bilmiyorum, Türkiye'ye gelmez mi, bir keman da burda kırmaz mı?
Sevdiğim 'Kashmir'i böyle yorumlamış.
Bkz. bu da 'Smooth Criminal'.
Ve 'Live and Let Die'. Paul McCartney ile.