Eski eşyalar beni hep hüzünlendirir. Terk edilmiş evler de öyle... Fotoğraflar Dan-Marbaix'ye ait. Marbaix, 5 yıl boyunca dünyanın dört bir yanındaki terk edilmiş binaların içini fotoğraflamış.
Eşyaların yalnızlığı iç burkucu. Bir zamanlar o evlerde birileri yaşıyordu, gülüp ağlıyordu, yemek yiyordu, bir şeyler yazıyordu, piyano çalıyordu, eski fotoğraflarla mektuplara bakıp ağlıyordu; daha bir sürü şey... O insanlar gidince kalan eşyaların boynu bükük sanki.
Via
Eşyaların yalnızlığı iç burkucu. Bir zamanlar o evlerde birileri yaşıyordu, gülüp ağlıyordu, yemek yiyordu, bir şeyler yazıyordu, piyano çalıyordu, eski fotoğraflarla mektuplara bakıp ağlıyordu; daha bir sürü şey... O insanlar gidince kalan eşyaların boynu bükük sanki.
Via
Via
bunlar pek terk edilmiş gibi diil, perili bunlar basbayağı:))))
YanıtlaSilterk edilmiş perili evler, ama hüzünlüler basbayağı. terk edilmiş muayenehane de vardı ama onları içim pek kaldırmadı :)
Silöyle mi bilmiyorum ama bir şeylerden kaçılmış gibi ya da gitmek zorunda kalınmış... yenice 53 senelik bi ev boşalttık da iğneyi bile bırakamayınca başka seçenek olamazmış gibi geliyor...
YanıtlaSilBen de öyle düşündüm başta, portmantoda şapkalar filan... Hele Nikon makine bırakılır mı yahu? Kitaplarla mektupları, fotoğrafarı bırakmaya katiyen kıyamazdım ben.
SilYa da bekliyordur belki bunlar. Belki de sahipleri monoton bir güne tek başlarına uyanmış, kimsesizlikleri daha yüzlerine çarpmadan güne adım atmış, akşam geri dönecekleri saati düşünerek kapıyı çekmiş, anahtarı çevirmiştir. Yoksa kaçsa dahi bırakamaz insan ardında böyle yüklü bir geçmiş, bırakabiliyorsa da çoktan ölmüştür o insan.
YanıtlaSilPek bekliyor gibi değil ama belki de sahipleri "Yeter artık bu kadar, yeni yerlerin vaktidir" deyip yola çıkmışlardır. Belki de ölmüşlerdir, çocukları da hatıralarla uğraşmak yerine olduğu gibi bırakmıştır... Yazık.
SilBu görüntüler insanın içini burkuyor ama benim gibiler için de delicesine merak konusu olabiliyor:) Öyle bir ev keşfetsem içinden çıkamazdım sanırım. Kim bilir neler yaşadılar o odalarda o evlerde. Heyecanla yeni keşifler için karıştırmaya başlardım sanırım. Fotoğraflara bakar defterleri okurdum ve piyanoda bir şeyler çalmaya çalışırdım. Keşke biz de böyle yerler bulabilsek. Ne kadar iç burkucu olsa da bakarken bile heyecan uyandırıyor bende. Acaba ne sebeplerle onca şeyi bırakıp gittiler? Acaba neden hayatlarından kaçma gereği duydular zamanında kıymet verdikleri şeyleri bırakıp da?
YanıtlaSilAslında, biraz da olası acıklı hikayeler yüzünden iç burkucu... Ben en çok fotoğrafların bile bırakılmış olmasına içerledim galiba :) Onları nasıl bırakabilir insan ardında, eğer alelacele kaçıp gitmek zorunda kalmadıysa? Merak benim için de baki; kimler yaşadı kim bilir o evlerde? Neden bu eşyaları geride bıraktılar? Sorular sorular... Duvarların dili olsa keşke.
SilBen önce fotoğrafları, defterleri, kitapları incelerdim. Belki gizli bir günlük ya da kitap taslağı filan çıkardı... Ya da eski fotoğraflarda tanıdık bir yüz... Benim en büyük hayallerimden biri mesela, tavanarası olan bir evde yaşamaktı. Ben göçtükten sonra torunlar filan, tavan arasını karıştırsın, kutulardaki defterlerde yazdıklarımı okusun; nenelerini merak etsin isterdim.
Tavan arası olan bir evde yaşamadım ama babam bizi bırakıp gittikten sonra bulduğumuz bir kutuda ona yazdığım tüm mektupları, notları, kartları sakladığını gördüm; başta acı verse de kıymetli bir hazine oldu benim için...
Fotoğraflardaki evler sanırım Pripyat'ta. Çernobil nükleer felaketinden sonra insanlar canlarını zor kurtarmış. Evlerini bir gecede terk etmek zorunda kalmış. http://aylagingunlugu.blogspot.com/2013/11/hala-nukleer-santral-isteyen-var-m.html
YanıtlaSil