5 Şubat 2014 Çarşamba

"Ayağımla dürttüm"

Günlerdir yüreğimiz ağzımızda ulaşabildiğimiz her kanaldan takip ediyoruz Eskişehir'de "güvenlik" nedeniyle yapılamayıp da Kayseri'de görülmeye başlanan, 19'unda dövüle dövüle öldürülen Ali İsmail'in davasını. Tüylerimiz diken diken okuyoruz, izliyoruz olanları. İnsanın içi  liğme liğme oluyor. Annesi-babası nasıl dayanıyor, akıl alacak gibi değil.

Annesinin elinde oğlunun fotoğrafı, mahkemede "Gözlerimin içine bak. Annenin yüzüne nasıl bakıyorsun?" sorusu, babasının daha fazla dayanamayıp bayılması... Bu insanlara bu acı reva mıdır yahu? Gencecik yaşında sizden çalınan  oğlunuz için "Ayağımla dürttüm" derse biri gözünüzün önünde, ne hissedersiniz?


www.diken.com.tr
Taksim'de, Kadıköy'de, sokakta, kitapçıda, kafede... kısacası 5 dakika önce, sonra ya da şu an yanınızda görebileceğimiz bir çocuktu Ali İsmail. Belki sevdiği grubun CD'sini sizinle aynı raftan seçen, kitap kuyruğunda hemen önünüzde sabırsızca bekleyen, arada gittiğiniz o büfede dilli kaşarlı tostla ayaküstü karnını doyuran... Müzik dinleyen, ders çalışan, arkadaşlarıyla eğlenen, ağaçlara tırmanan, annesiyle babasının kuzusu... Hepimiz gibi biri işte. Kardeşimiz, karşı komşumuzun oğlu, kuzenimiz de olabilirdi. 

Annesinin dediği şu cümleyi o "dürttüm" diyen adama söylemek lazım duymadıysa: "Keşke çekip vursalardı oğlumu, böyle çok acı çekti." O kadar hırpalanıp canı yandıktan sonra, evladının bir anda dan diye ölmesine razı olmuş bir annenin hissettiklerini anlamanız mümkün mü acaba?Hakkaten merak ediyor insan, geceleri başınıza yastığa nasıl koyuyorsunuz, acımasızca vurduğunuz o anlar geçmiyor mu bir an olsun gözlerinizin önünden?

Çok acayip yerlere, "marjinal" hallere çekilmeye, "Küfretme dedik dinlemedi"lere geliyor bu uzayan lastik. Kenarından kemirilen adalet duygumuz, vicdanımız için gözümüz kulağımız orada. Annesinin babasının yüreği biraz olsun soğusun, Ali İsmail'in ruhu huzur bulsun diye bekliyoruz. Çok şey de istemiyoruz bence. Ananem televizyonda filan görünce cinayet haberlerini "Çekip vurmayı anlarım ama bıçaklamayı aklım almıyor!" der hep. Benim de döve döve öldürmeyi aklım almıyor bir  türlü, düşün dur delirecek gibi oluyorum. Bugün Kartal Adliyesi'ndeki Mehmet Ayvalıtaş davasında, anneannesi "Bunun hesabını kim verecek?" diye haykırdı. Kim verecek sahi? Hem torununu hem evladını yitirmiş bir kadın daha ne desin?

Hayat dolu bu fotoğrafları görünce kızarıp sulanan gözlerini bir yerlere çeviremeyen bizlerin bir şeylere inancı kalabilse... Bazı şeylerden sıyrılması bu kadar da kolay olmasa? 19 yaşından daha uzun yaşayabilse çocuklar. Olmaz mı?

 

4 yorum:

  1. Şerefsiz,ama en çok da vicdansız diyebiliyorum o şahsa..Ayağıyla dürtmüşmüş.Allah çocuklarımızı ,hepimizi bunlardan korusun..Aysel..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aysel Hanım, söylenecek şey o kadar çok ki. İnsan isyan ediyor, en hafifinden vicdansız; haklısınız.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Sorma, sözler içinde patlıyor insanın. Yüreğini sıkıştırıyor...

      Sil