Ofisin bahçesinde yaşayan birkaç minnak kedimiz var. Besliyor herkes elinden geldiğince, mama veriyoruz; öğle yemeklerindeki tüm tavuk, köfte vb haklarımı onlara veriyorum, çoluk çocuk geçinip gidiyorlar. Bir gün İK'dakiler nedense rahatsız olmuş kedilerden, hayvanlar birden yok oldu. Hepsini toplayıp götürmüşler, ama nereye, belli değil. Son dönemde içine iple mama asılmış, ağzı açık tuzaklı bir kafes görmüştüm. İdari İşler'le tartıştık filan nafile, götürmüşler hayvanları. Koskoca bahçede 3-4 kedi battı millete. Sanırsın panter.
Alttaki, bu operasyondan yırtmış ve bir yerlere saklanıp götürülmekten kurtulmuş bir arap yavru. Kardeşini bir şekilde kurtarmış ve 1.5 ay veterinerde misafir ettikten sonra bir arkadaşımıza sahiplendirip Bozcaada'ya yolcu etmiştik. Mia Hanım'ın keyfi yerindeymiş, yavruları olmuş; iyi haberlerini alıyoruz.
Bu ufaklık da hamileydi, daha kendi yavru olmasına rağmen bıngıl bıngıl dolanıyordu etrafta. Çokcanlı olmasından kelli, mamalarda ona biraz torpil geçmeye başladık. Baktık, karnı boşalmış ama yavrular yok ortalıkta. Doğurmuş. Akıllı bıdık o kadar iyi saklıyordu ki yavruları, efsane gibi dinliyordum milletten "Bir tanesi gri, o kadar tatlı ki..." Ya bir kez göremedim ama ben! Boruların içine saklıyormuş meğer, aferin akıllı bıdığa. Tuzaklı kafesten yırtıp bahçede kalmayı becermiş bir kedi sonuçta, yavrularını göstermiyor.
Bu, geçen yemekhaneye yanıma tırmanıp miy'lediği ve bir bardak yoğurdu götürdüğü gün. Süt olsun, yarasın dedim verdim, bayıla bayıla yedi.
|
Daha yok mu? |
Dün de bahçedeki ajansta işim vardı, kapının yan tarafı telle çevirmişler, bıdıkla yavrularına yuva gibi olmuş. Mamaları veriliyor, etraftan rahatsız eden de yok, oyun alanı yapmışlar orayı. Gözüm daldı bir an yeşillerin oraya, bir şey kımıldadı. Bıdık yavruları emziriyordu, beni görünce yavru hemen tel örgülü bölüme kaçtı. Kardeşiyle oynamaya başladı, peşinden diğerleri de saklandıkları yerden çıktı...
3 zannederken 5 yavru varmış meğer! 3 tane arap, 1 gri, bir de siyah beyaz. 15 dakika boyunca ağzım kulaklarımda onları izledim, o kadar tatlılardı ki. İş stresinden eser kalmadı. Bütün gün kalabilirdim orada. Güreştiler, oynadılar. Sonra anneleri gelip topladı bunları, "Düşün önüme" diye. Bunlara da mamalı kafesli tuzak kurarsanız külahları fena değişeceğiz İdari İşler, benden duyurması...
|
Yürüyün eve! |
Hayvanların olmadığı bir dünya düşünemiyorum, ne kadar renksiz, ne kadar tatsız ve sıkıcı olurdu. Bazıları da tam tersi insan dışı tüm canlılardan nefret ediyor, bitkiler, ağaçlar dahil. Birkaç zavallı kediden rahatsız olan insanlardan rahatsız oluyorum ben de. Hayvanları sevmeyen uzak olsun benden mümkünse.
YanıtlaSilAy o kadar sevimsizler ki... Hayvan patisinin ucuyla kapıdan girse, bunlar panter girmiş gibi çığlık çığlığa! Geçen gün köfte veriyordum, biri ekşidi hemen: "Kedilere yemek vermek yasak yaalnız" Alala?! Dedim nerede yazıyor bu yasak, merak ettim. Kıçından uydurdu. Sonra da suratını ekşiye ekşite gitti uyuz. Çime döktüm, 2 dakikada süpürdü hayvan, kokacak artık bile kalmadı. Hayvan seven ben, bunları insan diye sevemiyorum işte... Yapacak bir şey yok.
SilMerhaba;
YanıtlaSilNeresi olursa olsun ben etrafta hayvanların olmasını seviyorum. En ciddi iş yerlerinde, mağazalarda, ayakkabıcılarda, kitapçılarda kuşlar kediler hep olsa keşke. İnsanlar neden tahammül edemiyorlar anlamıyorum. Bence onlar kendilerine tahammül edemiyorlar. Buradaki şantiyemizde ana kapının girişinde birkaç köpek duruyor ama etrafta hiç kedi yok, başka bir hayvanda. O kadar ruhsuz geliyor ki bazen, evimde kedim olmasa delirebilirdim herhalde. Bizim müdür de sevmiyor kedileri, köpekleri, ama bence o hayatı ve kendini de sevmiyor. Mini mini etrafta oynayan kedicikler köpecikler olsa ne şahane olurdu. Eski kaybolan kedim Charlotte sokak kedisiydi aslen, dışarda dolanırdı, çaktırmadan da ofis penceresinden girer gelirdi yanıma, özlerdi. Kucağıma gelir yatardı, sessizce. O zamanları özlüyorum. Neden insanlar bu kadar katılar acaba? Neden anlayamadığım bir biçimde hayatımızın her alanına dahil edemiyoruz ve saçma bahaneler uyduruyoruz ki? İzmir'de her yerde şükür ki kediler köpekler var. Halıcılarda halının üzerinde uyuyan, ayakkabıcılarda ayakkabı vitrininde kıvrılanları gördüm, cennet dedim bu memleket:) Bence hayvanların girebildiği her alan ruhu olan bir alana dönüşüyor, onlarsız olunca da içi boşalmış saksılar gibi anlamsızız.
Akıllı bıdığa aferim. Benim için de sev onları. Nasıl da korumuş yavrularını, istemeyenlere inatla. Mutlu oldum okuyunca. Keşke bizim buralara da bir yerlerden kaçıp gelse kedicikler doğursalar:)
Hayvanları sevmeyenleri net bir şekilde sevmiyorum, ama bir de çok çılgınlar var 70 tane kedi bakan kafasını onlarla bozmuş, sahiplenmiş elletmeyenler var onlara da gıcığım. İzmir'de var bir tane teyze sanki tüm kediler onun, gizli gizli yemek veriyoruz, illa kediler ondan yemek yicekmiş, yahu senin evi bulamayan kediler aç mı kalsın, yok anlamıyor, tamamen gitmiş kafa. Bunlar yüzünden de biraz insanlar uzaklaşıyor bence hayvanları hayatlarına sokmak fikrinden. Apartmandan kediyi besliycem diye kadın 9. kattan aşağı yemek atıyor ya ben de onu atmak istiyorum aynı o şekil..
Yine de şu çok doğru ki insanları tanıdıkça hayvanları gerçekten daha çok seviyorum ben:)
Hiçbir şeye tahammülü olmayan tipler bunlar. Mutsuz, tahammülsüz, ruhsuz... Koskoca bahçe ve birkaç kedi, tırmalamıyorlar bir şey yapmıyorlar. Anlamıyorum hakkaten. Ben de seviyorum kitapçı vitrininde, dükkanlarda kedi köpek olmasını. Esnaf bakıyor, insanlar ilgileniyor... Mahallelinin baktığı, tedavi ettirdiği, koruduğu bir sürü sokak hayvanı var. Ben geçen gün dili dışarda bi tekire su alayım bakkaldan dedim. Bardak istedim kesmek için. Amcalar kediye vereceğimi öğrenince seferber oldu, tabak bulup verdiler. Biri "Abi soğuk olmasın, hayvan içecekmiş" dedi, inanamadım.
SilEh evet, 70 kedi de fazla tabii ama o teyzeler de yalnız oluyor genelde. Üzülüyorum hallerine, pek de kızamıyorum :)