31 Ekim 2014 Cuma

Misafirler, güzel filmler, havalar sular

Soğuk, kara bulutlar ve yağmur... Oy, hava pek iç karartıcı yahu. Ama yarın cumartesi, mesudum. Dün, 1 güncük tatilden sonra Pazartesi kılığında bir Perşembe'ydi zaten. Hafta sonu çabucak geçti ama neyse hemmen yenisi geldi. Bu aralar zaman hızlı mı geçsin istiyorum yoksa yavaş mı, kararsızım. Daha bir sürü işim var, çabuk geçmesin!

Her sabah yağmur trafiğine söylenip bu şehirden nefret ederken, İstanbul'u bırakıp sakin yerlerde hayat kuran arkadaşlarıma özeniyorum. Bir gün biz de kıracağız şeytanın bacağını, şemsiye kadar da olsa bir bahçemiz olacak; benim hala umudum var.

Geçen hafta sonu güneşli bir Cumartesi'ydi ama temizlikle geçti. Cimcimenin çamaşırlarını yıkayıp astım. O kadar minikler ki, mandalsız durmadılar bile. Aynı gün akşam olmadan yatağı dolabı vs geldi... Ananemin deyimiyle çeyizi :) Eh odası gelince de, bir şeyleri daha tamam oldu hissi geldi bana. Sevindim kendi kendime.

Pazar günü organik pazara gidip geldik, balkabağı çorbası pişirmeyi denedik ilk defa. Balkabağını sadece kabak tatlısı olarak tüketen ben pek memnun kaldım sonuçtan, süzme mercimeğin azıcık tatlı hali gibiydi. İçinde de patates, soğan; hop blendır, bitti. Veee pazar alışverişinden sonra da beklenen misafirlerimiz geldi! İzmir'den Saçaklı Hanım'la, beraber bir kahve içemediğimiz Aylin. Çok sevindim ikisini de bir arada gördüğüme. Getirdikleri şahane çilekli tartı ise diyetti, hamile şekeriydi demeden süpürdüm; kendimi kaybetmişim. 

Laf lafı açtı, biz mutfakta muhabbet edip  çayın demlenmesini beklerken Saçaklı Hanım'ın önce omzuna, sonra kafasına çıkıp balkon kapısına tırmanmaya çalışan şaşkın Obi, inmeye çalışırken ay ay diye epeyce bir panik yaşadı. "Kuşlar" filminden bir sahne sanki, kızı didikler gibi görünüyor ama tamamen şapşallığından. İnmek isteyip beceremedi bir türlü. Ama söz verdi bana, bi daha yapmayacakmış...


Saldırıya maruz kalan Saçaklı bir de güzel hediye getirmiş cimcime hanıma, bayıldım. Maaile bizim olduğumuz bir body. Mandal kıyafetlerinin arasına koydum, burdan da teşekkür ederim tekrar. Yanındaki yeşili de sevgili Leylak Dalı göndermişti, ikisi de minnak gardırobumuzun favori parçaları :)



Evdeki araplar yetmiyormuş gibi, bahçede de bir tane var. Bizim arabanın üstünden inmiyor, sıcak yer arıyor garibim. Ama azıcık  suratsız, çaydanlık gibi oturuyor sürekli kaportada.


 



















Başka neler oldu? Kafamı toparlayamıyorum... Hah! Ne zamandır görüşmediğimiz arkadaşlarımızla buluştuk Çarşamba günü. Yaşlandığımı o zaman anladım. Eskiden barlarda meyhanelerde buluşup birlikte Kaş tatillerine çıkarken, şimdi çocuk oyun alanı olan kahvaltılık mekan bakmaya başlamışız, tey teey! Masadaki toplam 6 arkadaştan 2'si hamile, 3'ü çocukluydu. Görünmeyen nüfusla epey kalabalıktık.

Akşamın 9'unda 10'unda uyuyakaldığımdan bu ara evde film izlemiyorduk,  Tom Cruise ile Emily Blunt'ın uzaylı yaratıklarla dolu bilim kurgusundan (The Edge of Tomorrow) sonra normal bir film izleyesim gelmişti. Eh, Hobbit'in sonuncusu da Aralık'ta gösterime gireceğinden ve biz o aralar başka Hobbit'le uğraşıyor olacağımızdan, indirdiğimiz filmlerle yetinmemiz icap ediyordu. Geçen akşam "The Fault in Our Stars"ı izledik. İçinde hastalık olan filmleri pek sevmem, hele bu ara içim hiç kaldırmıyor. Bu film John Green'in romanından uyarlanmış, kitabını okumadım. Evet ergen var, hastalık var, gözyaşı var ama nedense çok ajitasyon soslu gelmedi bana. Romantik film, her daim bünyeye iyi gelir. Bey bile 'kız filmi' diye dalga geçmeden izledi. 

Bazı laflar çok güzeldi, başroldeki kızla oğlan da güzeldi. Hatta oğlan azıcık Marlon Brando'nun gençliğine benziyordu. Müzikleri de hoş. Ne bileyim, sevdim ben. Aşağıda da tanıtım filmi var, belki siz de seversiniz.



Gündemde bir sürü korkunç şey var, hepsi hakkında diyecek bir sürü şey de var. İnsanın içi tükeniyor artık bu ülkede. Dışarılara bakarsak Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica'nın görev süresi dolmuş. Biliyorsunuz, dünyanın en fakir devlet başkanıydı ama maaşının yüzde 90'ını fakirlere dağıtıyordu. Sempatik ve mütevazı bu insan, koltuğa yapışanlara alışık bizlerin şaşıracağı bir şekild yeniden aday olmayıp yerini başkasına devrediyormuş. Kendi isteği ve iradesiyle! Güle güle Pepe, varlığın bile birçok insan için Uruguay'a yerleşmek isteme ve umut kaynağıydı.

Eh, Ekim de böyle bitsin madem...

17 yorum:

  1. Cimcime hanımı blog ailesi olarak dört gözle bekliyoruz, sağlıkla gelsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de merakla bekliyoruz ablacığım, ben gelemedim ama kendisiyle ziyaretinize geliriz artık ;) Sağlıkla gelsin de, belki aşure zamanına denk getiririz :P

      Sil
  2. ahhahahhahha :D
    şimdi hatırladım, olaydan hemen önce "curling" videosunu izletmiştim size! resmen Bastet'in intikamını aldı... :P
    kafamda kedi yokmuşçasına bir elim çenemde bir elim masada oturmamdan anlamalısın ki bir dahaki gelişimde yine çıkmazsa çok bozulurum, tembih etme çocua! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haha, centilmen bir arap olarak "Bastet bacımıza yapılmış yanlış, hepimize yapılmış sayılır" diye düşünmüş olabilir :) Bence tanışsalar severler birbirlerini gibime geliyor. Kızınızı ailecek beğeniyoruz, kalp :)

      Kafana tırmandığı ve çaydanlık gibi oturduğu anı şaşkınlıktan yakalayamamışım. Peki tembih etmeyeyim, aranızdaki bu büyülü dakikalara karışmayayım madem :P

      Sil
  3. ay tulumlara aşık oldum <3 <3 <3 şimdiden gözünüz aydın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bayıldım, büyük modellerini bulsam tişört olarak giyerim :)

      Çok teşekkürler, fazla zaman kalmadı; beni de heyecan ve telaş sardı :)

      Sil
  4. Tulumlara bayıldım ben de.
    O filmin trailerını koyduğun için çok teşekkürler. Bir yere not almıştım ve izlediğimi düşünüyordum. Tanıtıma bakınca izlemediğimi anladım. Tam benlik bir film.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, cimcime de bayılacak bence :) Ay rica ederim, pek beğendik biz ailecek. Başroldeki ergenlere, kenara not edilesi laflar ettirmişler. Oğlanla kız da güzel oynamış, biraz ağlatıyor evet ama benlikti. Ben öyle bir durum karşısında o kadar cesur, alaycı olamazdım herhalde. İyi seyirler şimdiden.

      Sil
  5. O içemediğimiz kahveyi böyle içmek çok güzeldi canım benim.
    cimcimeyi 'de merakla bekliyorum. Bir de onunla çay içmek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakkaten geç oldu ama güzel oldu kuzum, yine gel. Cimcimeyi görmeye de beklerim her zaman, evi öğrendin nasılsa. Obi-Yoda pek sever hatun ziyaretçileri :P
      Cimcimeyle de süüt, çaaay... hepsini içersiniz :)

      Sil
  6. bebek eşyaları kadar güzel birşey var mı..güle güle giysin kullansın..
    sana bri itirafda bulunucam.... kedileri seviyorum...kedili fotoğrafları videoları...onlara yemek vermeyi.. yavru kediyse okşamayı....kedili karikatrleri....oyuncakları...kedi figürlü herşeyi....amaaaaaaaaaaaaaaa ben kediden özellikle yavru olmayan kedidennn çooook korkuyorum... o arkadaşının yerinde olsaydım ben meftaydım şimdi... ohhh rahatladım..sana ne zamandır bunu yazcam yazamadım :) belki artık ilişkimizi gözden geçirirsin :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komikler ya, miniminnak hepsi... Teşekkürler, güle güle giyer inşallah cimcime.

      İtiraf zamanı ha, ahaha :) "Kedili her şeyi seviyorum, kendisi hariç" diyorsun :))) O arkadaşım kedilere düşkün, sahne de fotoğraftaki kadar korkunç değildi aslında, valla. Bak sen gelince bizimkileri seversin bence. Kara pars gibi görünseler de acayip sakin ve munisler. Ne ısırma ne tırmalama, ne tıslama... hiçbiri yok. Valla. Ananem bile söylenirdi, geldiğinde kucağından indirmedi :)

      Yok canım, ilişkimizi ne gözden geçiricem; sana kedileri sevdirmeye ant içtim şu an :P

      Sil
    2. Valla sevmiyorum diil ama kasılıyorum.. belki küçüklüktendir.. küçükken ayaklarımı feci tırmalamıştı komşunun kedisi :) çocukluğuma indim bak :)
      evde görsen bir sürü kedili şeyim vardır. Hatta twitterda ekranımda kedi resmi var düşün.. ama çok tırsıyorum.. :)

      Sil
    3. Bak, varmış işte bir sebebi. Ben de tam "Bi çocukluğuna inip bakalım" diyecektim :) Arkadaşlarımın kollarını bacaklarını kıymaya çeviren kediler biliyorum, bir tanesi mesela gece uyurken kazara battaniyeden dışarı kaydıysa ayağın, hiç acımaz paralardı. Tırsma, bi kırsan o korkuyu; valla geçecek :) Sana bir doz Obi, bir doz Yoda yazıyorum :P

      Sil
    4. Haydi bakalım :) ben neyse de benim oğlan (3 yaşında) tırsık olmasın istiyorum ama bişi olur diye de ödüm kopuyor... yanında rol yapıyorum korkmuyormuş gibi çok komik hallerim var görsen pek kıkırdarsın :)
      neyse bir ara eyleme geçeceğiz inşallah seninle

      Sil
    5. Ana-oğul gelin siz, Obi-Yoda kendini sevdirir kendini, merak etme. Bir sürü arkadaşımın çocuğuyla halıda yuvarlanmışlıkları var. Çocuklarla da iyi anlaşırlar :) Aşıları tam, kuş kovalarken camdan düşmek haricinde dışarı çıkmışlıkları da yok :) Her zaman bekleriz...

      Sil
    6. :) kubilayın da aşıları tam :) tamam o zaman inşallah kar kış olmadan bir plan yaparız..

      Sil