Annemle bu fotoğrafımızı çok seviyorum. Epey ufakmışım, kafamdaki komik şapkaya bakılırsa... Annemle bir sürü fotoğrafımız var, babam fotoğraf çekmeye çok meraklıydı. Ama nedense bu pek hoşuma gidiyor. Annemin yüzündeki güzel gülümseme, benim şaşkın sırıtışım... Nerede çekildiğini bilmiyorum, muhtemelen benim çok küçük olduğum zamanlarda yaşadığımız Altınoluk'ta. El salladığıma bakılırsa ya sabah babamı işe uğurluyoruz ya da poz vermem için bana seslendi ve ben de el sallayarak karşılık veriyorum. Hepimiz mutluyuz ama sanki... Her şeyin güzel, sakin, mütevazı olduğu zamanlar. 70'lerin sonunda güzel bir yaz günü.
Çocukluk günlerini en geriye sarabilsek, en eskisini bile hatırlayabilsek keşke. Ne güzel olurdu. Aklım ererek kaçıncı Anneler Günü'nü kutluyorum acaba annemin, 30. mu? Belki de. Hep hediye hazırlamaya ya da almaya çalıştım, seviyorum çünkü hediye vermeyi. Bunların içinde kendi yazdığım şiir de vardı, çiçek de, elbise de, saçma sapan ev aletleri de... Her ne kadar o "Gerek yok, alma çocuuum" dese de rutini bozmadım. Eh, evlenince hediye sayısı da iki oldu haliyle, ayırmak olmaz... Muhtemelen annem için en güzel hediye hiçbir zaman o aldıklarım değil; iyi, sağlıklı ve mutlu olduğumu görmekti.
Eşimin ailesiyle tanışıp da laf evliliğe geldiğinde herkes gülümserken sadece annemle kayınvalidemin bir yandan da ağlaması bu yüzdendi. Sevinç gözyaşı. Ben İstanbul'da üniversitedeyken vize-final yüzünden yılbaşında İzmir'e gidemediğimde telefonda "Keşke sen de burada olsaydın" diye ağlaması... Hasret gözyaşı. Ayağımı kırıp da telaşlanmaması için bin dereden su getirip uğraşarak aradığımda ilk uçakla gelip hastane odama ağlayarak girişi... Endişe gözyaşı. Yani annelik, mutluluk ve fedakarlık kadar sürekli bir endişe hali de galiba. İnsan bu yüzden anlamakta zorlanıyor. Sürekli, kaç yaşına gelirse gelsin çocuğunu için için merak etme hali.
Saçımı yeşile filan boyadığım ergenlik günlerimde bıktırdığımda, "Yahu o yırtık pantolonla sokağa mı çıkılır!" dediğinde umursamayıp "Üf yeaa" diyen bana "Sen de anne ol da, o zaman anlarsın" sözleri, bol delikli kulağımın birinden girip öbüründen çıkıyordu. Ama yaşım 35'e dayandığında daha iyi anlıyorum onu. Anne olunca tümüyle anlayacağım belki de. Çok zor iş. Ama Leylak Dalı'nın sözü yetişiyor imdada: "İyi insanlar, iyi çocuklar yetiştirir."
Annem, iyi ki varsın. Birlikte sağlıklı, mutlu, neşeli ve gözyaşı olacaksa da sevinç gözyaşıyla dolu nice uzuun yıllar geçirmek, bir sürü Anneler Günü kutlamak dileğiyle... Seni seviyorum.
Anaae.. fotoğrafta çok tatlısınız :)
YanıtlaSilAnnelerimizle nice birlikte senelere o zaman.
Teşekkürler, pek sevdiğim bir fotoğraf. Surat ifadem pek bi komikmiş :) Evet, tüm evlatlara annelerinin yanlarında olduğu nice mutlu yıllar!
Silbayılıyorum bu fotodaki cimcimeye..
YanıtlaSilPek bi komik, pek bi şaşkın çıkmış ama :)
SilÇok seviyorum anılar yüklü eski fotoğrafları. Keşke her anı hatırlayabilsek çocukluğumuza dair, başka da bir şey istemezdim herhalde. Tüm detayları ile hafızamda tutmak isterdim geçmişimi. Ne mutlu ki fotoğraflar var. Anneciğinin sözlerini okuyunca benimkinin söyledikleri bir bir canlandı zihnimde, her birini yazmak lazımmış meğer zaman zaman açıp okumak için, yeniden hatırlamak için. Büyüdükçe sanki geçen günler daha güzelmiş gibi geliyor neden bilmiyorum...Geçmişe bu denli özlem duymak tuhaf mı?
YanıtlaSilŞahane bir fotoğraf..
Sevgiler
Benim için de çok değerli eski fotoğraflar... Bir süre sonra insanın elinde sadece onlar kalıyor ne yazık ki. Anılardan başka her şey uçuşuyor. Annelerin dediği çoğu şey doğru çıkıyor, babaların da öyle. Söylediklerinde dinlemediğimiz, burun kıvırdığımız bir sürü şey, bir bir başımıza geliyor sonra. Geçmişe özlem duymak tuhaf değil, sadece bazen acı verici. Çok teşekkürler, benim için çok değerli bir fotoğraf. Gülümsetiyor.
SilSevgiler