1 Nisan 2013 Pazartesi

Hiç tanımadığın birine mektup yazmak?

1 Nisan'da şaka yapan kaldı mı acaba? Hava kapalı, günlerden pazartesi, saatlerin ileri alınması yüzünden sabah karanlığında uyanmak zorunda kaldım... daha fazla şakaya gerek yok bence.

Hafta sonu gazete eklerinden birinde alttaki haberi okudum. Sırf mutlu olsun diye hiç tanımadığınız birine mektup yazmaktan bahsediyordu. Daha önce benzer şeylerden blogda bahsetmiştim. Hiç tanımadığınız birine ufak güzellikler, iyilikler yapmakla ilgili. "Pay It Forward" filmindeki gibi: Faili Meçhul Kıyak Müessesesi 

"The World Needs More Love Letters" (Dünyanın Daha Fazla Aşk Mektubuna İhtiyacı Var) da benzer bir şeymiş... Hiç tanımadığınız birine mutlu olsun diye güzel bir mektup yazıyor ve otobüs, minibüs, metro koltuğuna ya da parktaki banka bırakıyorsunuz. İyilik yap denize at, iyilik mektubu yaz ortalığa bırak. Mektup arkadaşlığı sayılmaz pek, cevap beklemiyorsunuz çünkü; kimin bulacağını da bilmiyorsunuz.

Gerçi otobüste, minibüste, metroda üzerinde "Sana" yazan bir zarf görsem açıp okur muydum emin değilim... Eşek ya da kamera şakası olma ihtimali de var. Mektubun tek amacı, yazıldığı kişiye kendini iyi ve mutlu hissettirmek olunca fikir hoşuma gitti aslında. Ama inandırıcı mı, işe yarar mı; bilemedim.



Oraya buraya mektup bırakmak dışında internet sitesinden de yönlendirme yapmak mümkün. Yazma sevgisini kendi annesinden alan, fikrin mucidi  Hannah da kalemle kağıdın gücüne inanıyormuş. Yazmak güzeldir, yazdıklarını paylaşmak daha da güzel.

Bu da Facebook sayfaları. Ve Hannah'nın blogu.

Ayrıntılar, okuduğum gazete yazısında:

ABD’yi saran fırtına
Eğitimi için New York’ta bulunan Hannah Brencher (24), kendini çok yalnız ve mutsuz hissediyordu. Trende karşısında oturan kadının gözlerinde en az kendininki kadar derin bir hüzün gördü. Hemen çantasından bir kağıt kalem çıkardı ve yukarıdaki cümleleri yazdı. Tam mektubu bitirmişti ki, kadının bir önceki durakta indiğini fark etti. Mektubu koltuklardan birinin üzerine bıraktı ve zarfın üzerine de, “Eğer sen bulduysan senin için yazılmıştır” notunu düştü. Bir anda hüznünün ve yalnızlığının hafiflediğini hissetti. Hannah, depresif ruh haline çare bulmuştu. Her yere bu küçük mektuplardan bırakmaya başladı. İşte böyle ortaya çıktı Amerika’yı saran ‘More Love Letters/Daha Çok Aşk Mektubu’ fırtınası.

Özenli olmak zorunda
Hannah’nın öncülüğünde sosyal medyada iki yıl içinde 10 bin kişilik bir zincir oluştu. Üstelik artık sadece hiç tanımadıkları insanlar bulsun diye bir yerlere mektup bırakmakla yetinmiyorlar. Bir arkadaşlarının canı sıkkınsa bunu da siteye bildiriyor ve bir anda binlerce kişinin cesaret verici mektup yazmasını sağlıyorlar. Kağıtlar özenli, el yazısı düzgün olmak zorunda. Amaç mektubu alan kişiye kendini değerli hissettirmek çünkü...

(Ne güzel şeydir mektup açmak... Sosyal medya, akıllı telefon, e-posta derken hepten unuttuk mektup almanın, özel günlerde kartpostal yollamanın tadını.)

En son ne zaman hiç tanımadığınız birine kendini iyi hissettirdiniz? Oysa uzmanlar söylüyor, karşılıksız nezaket eyleminin kişilerin ruh sağlığı üzerinde olumlu etkisi varmış. Şimdi bu yazıyı okurken hangi ruh hali içindesiniz bilmiyorum ama bilin ki sizi tanıyanlar kadar hiç tanımayanlar için de önemlisiniz. Ve bir gün başınıza kötü bir şey gelirse, en az sizi tanıyanlar kadar tanımayanlar da üzülür.

6 yorum:

  1. sayın Verba Volant, blogunuz bu iletinizden sonra zararlı bloglar arasına alınmıştır...

    bana öğretmeyin böyle şeyler! bak şimdi mecbur katılıcam buna...

    :P

    YanıtlaSil
  2. Hiç tanımadiğin birine mektup güzel bir şey bence :) seni sorgulamayacak , içindekileri anlat gitsin . güzel fikir ya :))

    YanıtlaSil
  3. Sayın Saçaklı, canınız sağolsun n'apalım :)

    Elçiye zeval olmaz, ben paylaştım; bi kıpraşma olduysa bilemem :))

    Ben oraya-buraya mektup bırakma konusunda kararsızım hala.

    YanıtlaSil
  4. Nesrin, benim de hoşuma gitti tanımadığın birine kendini mutlu hissettirme fikri ama sonrasında neler olur bilemedim; burası Türkiye :)

    Sorgulamaz, ama mektubu bırakırken görürse mektuptaki hislere karşılık isteyebilir :P

    YanıtlaSil
  5. Sen Amelie misali bırak o mektubu rastgele bir posta kutusuna, sonra kadının bıyıklı kocası açsın okusun, akşama yemekte bir tas has dayak buluversin o şanslı kadın.. Bizim memlekette öldürürler bile bu tip faili meçhul mektup alanı. Yok olmaz bence bu iş.

    YanıtlaSil
  6. İşte ben de onu diyorum Ceren, filmlerdeki gibi olmuyor bu işler bizim buralarda :) Posta kutusuna değil de, metro filan diyeceğim ama ondan da çok umudum yok.

    Fikir romantik, lakin uygulama sakat. Mektup yazmayı o kadar sevmeme rağmen derin şüpheler içerisindeyim. Hasta birine moral vermek için filan olabilir ama.

    YanıtlaSil