18 Kasım 2013 Pazartesi

Hişt hişt


"Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum. Dünyanın en sevimli insanları olan posta müvezzilerinin bile... Mahallemden pek memnunum. Yedi senedir çıkmadım oradan desem yeri. Hiç bir dostum da nerede oturduğumu bilmiyor.
...
Sabahları kalktım mı, koşarım doğru bir kahveye. Bu kahve tertemiz, yedi, sekiz masadan ibarettir. Sessiz insanlar gelir, gider. Bir köşede bezik, kaptıkaçtı, satranç oynarlar. Sahibi Frenkle Yahudi kırması bir hatundur. Dünyalar kadar iyi bir kadındır. Kahvesine girer girmez:

'- Bonjur mösyö' der, 'komantalevu?'

Lazım gelen cevabı veririm. O, bu cevapla kanmaz. Bana Fransızca herhalde pek hoş lakırdılar eder. Kimini anlar, kimini anlamam. Ne kadar vıy demek lazımsa der, bu vıy'ların arasına bir iki tane de no yerleştiririm. Rahat rahat anlaşırız. Elime Fransızca bir mecmua sıkıştırır. Ben de resimlerine bakar, anlayamadığım kelimeleri bir yere yazar, eve gidip lugata baktıktan sonra da anlar, ertesi sabah gelip de mecmuayı yeniden okuduğum zaman, 'vay anasına' derim."
(Lüzumsuz Adam, Sait Faik Abasıyanık)

Ben de bazen anlamadığım ya da anlamak istemediğim şeyler konuşulurken yeri geldikçe aralara "vıy" ve "no" serpiştirmek istiyorum. Hatta şimdi moda olduğu üzere "tilililiilii" ya da "le le le" bile sıkıştırabilirim yerine göre. Ama daha çok gazeteleri elimden fırlattıracak şeyler okuduğum için "vay anasına" daha münasip kaçar sanırım. Bu toplu kandırmaca, koca koca adamların müsameresi ne zaman bitecek acaba?


Babamla Foça'daki son günümüzde, onun elinde bu kitap vardı. Fotoğrafını çekmiştim, gözünde yakın gözlüğü elinde Lüzumsuz Adam'la... Denize girmemiş, kitabı bitirmişti yattığı şezlongda. Bugün Sait Faik'in doğumgünüymüş; iyi ki doğmuş, iyi ki yazmış... O yazmasa dediği gibi çıldırırdı belki, bizse eksik kalırdık.

Bu da 'Dülger Balığının Ölümü'nden:  

"Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak (…) İlk çağlardaki canavar halini bulacak. Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız." 

Yazar Doris Lessing de göçmüş bugün... Hayatını ve yazdıklarını ilginç bulduğum yazarlardandı. Huzur içinde olsun ruhu.



 Kedilere Dair kitabından:

 "Bej renkli (...) Ön ayakların bitiminde gümüşe çalan patiler. Kenarları beyazla çerçevelenmiş olduğu için simli gibi duran kulaklar dikilip, öne arkaya oynardı; dinleyerek, algılayarak. (...) Kuyruğu, ucu sanki diğer organlarının alamadığı mesajları alıyormuş gibi, bir başka boyutta oynardı. Hava kadar hafif, pür dikkat oturur, tüyleriyle, bıyıklarıyla, kulaklarıyla, bütün varlığıyla, bakar, işitir, hisseder, koklar, içine çekerdi. Eğer balık sudaki hareketin somutlaşmış, şekillenmiş haliyse, endamına bakılırsa kedi de hissedilmeyen havanın çizgiye dökülmüş ve biçimlenmiş hali.

Ah kedi; derdim, daha doğrusu tapınırdım: Güzeeeel kedi! Nefis kedi! Zarif kedi! İpek kedi! Tüylü baykuş gibi yumuşacık kedi, kelebek patili kedi, süslü kedi, inanılmaz kedi! Kedi, kedi, kedi, kedi."

4 yorum:

  1. dün yazını okumadan önce şu; http://medya.zaman.com.tr/2009/10/18/odul01.jpg fotoğrafı görmüştüm tüvitırda.. mütevazı olmanın fotoğrafını çekmişler diye geçirmiştim içimden... şimdi de senin sayende kitap için meraklardayım. okudun mu? okuyak mı? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O fotoğraf, Nobel aldığını gazetecilerden öğrendiği anın fotoğrafıydı yanlış hatırlamıyorsam :) Tam "Kek yapmıştım çocuklar, gelin yiyin" der gibi bir hali var! Kitabı okumuştum, eğlenceliydi. Okursan keyif alırsın bence, Bastet'a da okursun :) Bende vardı bir yerlerde, bulursam göndereyim sana.

      Sil
    2. göndermiş kadar oldun, teşekkür ederim ^.^
      internetten toplu alım için liste yapıyorum bulunsun kütüphanede, torun tombalak rızkının nerede yendiğini görsün, bilsin :)

      Sil
    3. ne demek, rica ederim :) arada karıştırıyorum böyle kedili kitaplarımı, iyi geliyor. sen de okuyunca seversin bence. unutmayayım da, bir bakayım kitaplıklara akşam...
      ben de robinson'dan alacaklarımı biriktirdim epeyce, internetten seçmesi kaldı. torun tombalak böyle rızk yenmesine ses etmez bence, sevinir bile :)

      Sil