22 Eylül 2014 Pazartesi

Babam ve lokma

20 Eylül, babamı kaybedişimizin birinci yıldönümüydü. Koştura koştura geldim İstanbul'dan annemin yanına. Babamsız bir yıl geçti... Çabuk geçti diyemem. Bu bir yıl içinde bir sürü şey oldu. Önce bebek haberini, sonra annemin hastalık haberini aldık. Birine üzüldük, endişelendik, diğerine sevindik, mutlu olduk; sık sık babamla olan anıları, eski günleri hatırladık, "Keşke yanımızda olsaydı" dedik, en çok da onu özledik. Hem de çok. Boşluğu dolmaz, biliyorum ama çare yok.

Babamın yokluğunda bir sürü şeye hayıflandım, ama en çok da torununu göremeyecek olmasına. Anneme dediği "Torunum olursa altını bile değiştiririm, hele bir de kız olursa" lafını her hatırladığımda burnumun direği sızladı. Eylül'le barışsam da, 20'si hep bir iç sızısı, baba özlemi artık.


Hayat sürdü gitti, kış oldu yaz oldu... Göbek dışarıda, bebek içeride büyüdü. Annem kemoterapi seanslarının sonuncusunu alacak yakın zamanda. Sonra radyoterapi derken iyileşip sağlığına da, saçlarına da kavuşacak. Ve birkaç aya da cimcime olacak ilacı.


İzmir'de güzel bir adet vardır bilir misiniz? Sokakta lokma dökerler. Önde koca bir kazanda yağ kızar, hamurlar içine top top atılır, hemen yan tarafta da şerbetlenip tarçınlanarak küçük tabaklara doldurulur ve dağıtılır. Bazen cumaları cami önlerinde, çoğu zaman da sokak aralarında. Ben de pek severim tatlıyı, babam gibi. Hep görür ama utanıp da kuyruğa giremezdim.

İzmir'e ilk geldiğimizde, baktım sokağın bir köşesinde millet yine lokma kuyruğunda. Utana sıkıla girdim kuyruğa, cebimde de az bir para var. Az alacağım, yeter diye düşündüm. Millet gibi elimde koca tabak ya da leğen yok. Sıra bana gelince lokma döken amcaya sordum, nedir borcum diye. "Borcun yok evladım, bedava bu; ye, afiyet olsun" dedi. Çocuk aklım bir türlü almadı, nasıl parasız tatlı dağıtılır diye. İki saat amcaya para vermek için uğraştım, o da ısrarla almadı.

Bu ve alttaki lokma fotoğrafı internetten
Burada isteyen, işte böyle hayrına lokma döktürür sokaklarda; mis gibi kokusu her yanı sarar. Gelenek böyle. Birinin cenazesi, mevlidi, adağı bir şeyi olduğunda lokmacıyla anlaşıp evinin önünde ya da istediği yerde lokma döktürür. Parası o kişiden, yemesi herkesten. İsteyen de sıraya girer, lokma tezgahının önünde adı yazan rahmetliye duasını eder. Kimi hazırlanan küçük kapla alır, kimi evlerden kendi kaplarıyla çıkar, sıraya girer; arabayla durup alan olur. Güzel gelenek. İstanbul'da milletin birbirine günahını vermediği düşünülürse...


Şimdiye kadar bir sürü lokma yedim İzmir'de hayrına, kim bilir kimlerin ruhlarına döktürülmüştü. Bu sene de annem, babam için döktürdü. Tatlıyı çok severdi babam. Tatlı yiyip milletin de ağzını tatlandırarak anmak istemiş annem onu. İyi de yapmış. En sevdiğim şekerci Cafer Erol'un şekerlerini de kattık gelen misafirlerin yanına.
Ruhuna gitsin, ışıklarla olsun; geride kalanların da ağzının tadı hiç bozulmasın. Sanki yine tura gitmiş ama bu sefer dönmemiş gibi hissediyorum ben hala; bu yazdıklarımı okuyormuş, o lokmaların tadına varıyormuş gibi. Çok acayip.

Dilerim sevdiği gibi yeşillikler içinde bir yerlerdedir. Sahil yürüyüşlerimizde gördüğümüz manzaralardan yolluyorum ona...


10 yorum:

  1. Tüm bu yaşanan olayların üstüne neşe katacak bebişin. Allah kabul etsin ,mekanı cennet olsun . Ölümü insan sevdiklerine yakıştıramıyor ... Ben de hep derim o tatile gitti bir gün çıkıp gelecek diye ...
    bu arada Fotoğraflar çok güzel gözüküyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah öyle olur Nesrincim, ben de öyle umuyorum. Gideni geri getiremeyiz ama cimcime umut, neşe getirebilir. Sağol, konduramıyor insan hakkaten, uzaklara gitmiş de dönecekmiş hibi hissediyor. Sana da sabır diliyorum. Fotoğraflar Bostanlı sahilden, gün batımına denk geldik evvelsi gün.

      Sil
  2. Senin bloğun neden farklı,neden her yazdığını okuyasım var diye düşünce, bir yıl tecrübe edilmiş babasızlık acısı ile karşılaştım...Tecrübe yılları artıkça umarım acı azalır,hatıralar sadece mutluluk ve huzur getirir,aynı baba kolları gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı ve okumaya değer bulduğun için teşekkürler, mutlu oldum. Babasızlığın acısı, bir yıldır hayatımda ve yaşamadan anlaşılacak bir şey değilmiş. Acı azalmıyor ama hayat devam ediyor, etmek zorunda kalıyor. Babam komik adamdı, anılar içi cız ettirmekten çok gülümsetir umarım. Ne güzel demişsin, baba kollarındaki huzur ve mutluluk gibi...

      Sil
  3. Babanın ruhuna gitsin, huzur içinde uyusun. Bugün ben de annem için gecikmeli bir dua toplantısı yaptım komşuları ve sevdikleriyle. Önce Yasin okuyup gönderdik, ardından da sağlığında sık sık yaptığı gibi konuklarını masa başına toplayıp ikramladık. Umarım hissetmiştir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol, senin rahmetli annenin de ruhuna gitsin cancağızım. Bizde de benzer şeyler yapıldı. Babam dindar biri değildi hiç, dualar da gitmiştir umarım ama tatlıyı çok sevdiği için lokma ve şekerler onu daha çok mutlu etmiştir bence. Umarım hepsi onlar için yapılanları hissetmiştir ve gülümsüyorlardır oralardan.

      Sil
  4. İnanamıyorum 1 sene olduğuna... Ne kadar dolu geçmiş hepimiz için. Mekanları cennet olsun kaybettiklerimizin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de inanamıyorum hala, koskoca bir yıl. Öte yandan da çok kısa bir zaman dilimi. 5, 10, 15 diye sıralanacak yıllar ama biz hala alışamamış olacağız belki de. Bebekti, hastalıktı derken günler geçiyor, anlamıyoruz. Tüm kaybettiklerimizin, göçüp gidenlerin ruhu huzur içinde olsun Ceren...

      Sil
  5. Bir, yaşananlara göre nasıl da kocaman büyüyebilen ve kimi zamanda olabildiğince ufalan bir rakam öyle değil mi? Kaybedilen sevgiler söz konusu olduğunda 1 yıl onlarsız bir ömür gibi geliyor insana. Mekanı cennet olsun, gittiği yerde huzurlu olsun hep.
    Lokma ile ilgili düşünceniz de harika, tatlıya düşkün biri için en güzel hediye. Ben de bir kez almak istediğimde para uzatmaya kalkmıştım güldüler:) Şimdi alıştım ama sadece bir defa yedim bir niyetle dökülen lokmayı. Neden bilmem hala utanıyorum almaya. Ama o kokusu insanı nasıl da bambaşka diyarlara taşıyor. İzmir'de böyle bir uygulamanın gelenekselleşmesi çok güzel. İzmir'de daha nice böyle güzellikler var. Dönünce İzmir'de yaşayacak olmama mutlu oluyorum, orada hala insan olduğumu hissedebiliyorum bunca olan bitene rağmen. Sanırım yıllar yıllar sonra orası tek kurtarılmış bölge olarak kalacak:(
    Annene sevgiler, herşey iyi olacak ve o günler sadece kötü birer anı olarak kalacak, hatta unutulmaya yüz tutacak, tabi yaşayan için daha zor ama zaman çoğu şeyin üstesinden geliyor, bir an evvel sağlığına kavuşmasını temenni ediyorum.
    Bebişe de sevgiler, mutlu harika bir hayatı olacak, güzel masallarla büyüyecek inşallah:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bir yıl geçti ve ben şaşırdım ne çabuk geçti diye. Yaşadıklarımızı düşününce, bir sürü de şey sığmış içine, tuhaf... Hepsi huzur içinde olsun, tüm göçenler.

      Eskiden utanırdım ama ne zaman İzmir'e gitsem, şansıma bir sokakta dökülüyor oluyor. Bence biz değil, evden koca leğen getirip sıraya girenler utansın :) Kayınpederim de pek beğendi, güzel adetmiş; herkes gelip yiyor diye.

      İstanbul bana da basmaya başladı, İzmir'de yaşama fikri gittikçe sıcak gelmeye başladı. Buradaki trafik, trafikteki ya da metrobüsteki yaratıklar; canından bezdriyor insanı. İzmir, daha insaniyetini İstanbul kadar kaybetmemiş. Her annemin yanına İzmir'e gidip İstanbul'a döndüğümde, il sınırından girer girmez sinir stres basıyor!

      Anneme ve bebeğe dair iyi dileklerin için de çok teşekkür ederim. Annem sağlığına kavuşsun, cimcime de sağlıkla gelsin. Her şey güzel olsun, hepimiz için :)

      Sil