2 Mayıs 2011 Pazartesi

Büyük Ev Ablukada


Ne zamandır kulağımda olan bir grup (ya da proje mi demeli): Büyük Ev Ablukada. Dinlemek, dinletmek lazım. Sanki yakın arkadaşlar çalıyor yan odada. Bir müsaitte canlı dinlemeli. Böyle aralarında hem muhabbet ediyor, hem de tıngırdatıyorlar. Sevdim. Samimi işleri severim. Yanlış çalsalar da umursamayıp "Hep yanlış çalıyor bu parçayı, belki değiştirip böyle çalacağız artık." diyebiliyorlar. İsmiyle Turgut Uyar’a selam çakan bu ekibe, ben de “Olanla Olunmaz” diyorum.


Hafta sonu gazete eklerini okurken dikkatimi, iki gün iki ayrı arkadaşımın müzik grubuyla olan röportaj çekti. Koz ve Bandista tayfası. Ne zamandır uğraştığı müziği sonunda profesyonelliğe taşıyıp albüm çıkarmıştı biri.

Diğeri de sistem direnişini sokaklardaki renklendirirken, müzikle demişti diyeceklerini. Protesto içeren, dokunduran şarkılar seslendirmişti. "Benim Annem Cumartesi", ah... Ticari bir beklentileri yoktu, 1 Mayıs'ta meydanda albümlerini bedava dağıtıyor, internetten indirilsin istiyorlardı. "Dağıtın, indirin!" diyorlardı. Dinlemek için sokağa çıkın!


İnsanların bir şeye tutkuyla bağlı olması ve eğlence, para kazanmak ya da keyfi için olsun, bu tutkudan vazgeçmemesi karşısında saygıyla eğiliyorum.

3 yorum:

  1. bugünün en sıkılanı ben miyim?
    samimiyetsiz miyim yoksa kel miyim?
    laf anlamaz huysuz dedeler gibi
    bi baktım da fiyakalı bir tripteyim

    evrenin en debelenen yerindeyim.
    nemenem bu çaba boş iyi ki gerilmedim.
    çeneme gömülmüş yirmilik diş gibi
    kaçıcak yerim yok ama evimdeyim.

    gibi gibii çok severim :)
    olsa hep böyle gruplar..

    YanıtlaSil
  2. hastasıyız kendilerinin. özellikle de böyle rahat rahat, kasmadan söylemelerine...

    YanıtlaSil
  3. en güzeli de böyle çaktırmadan eğlenip rahat rahat takılmaları...

    YanıtlaSil