Günümüz hastanede geçti, pek sevimsizdi. Hem haftasonu topallamama neden olan ayak bileğini göstermek için ortopediste, hem de müdürümün ısrarıyla hipoglisemi, beyin ısrarıyla da gaz-tuz ve peklik mevzularına baktırmak için iç hastalıkları uzmanına gittim. İki ayrı günde, iki kere hastaneye gitmektense peşpeşe aldım randevuları. Haliyle kamp kurduk hastaneye.
Sabah aç karnına git, doktor açlık kan şekeri istesin, kan ver; kız kolunu morartsın. Sonra öbür doktora git, o da MR ve EMG istesin; ama biri 17:30'a diğeri 18:30'a randevu versin. Sonra kahvaltı et, üstünden iki saat geçsin; bu sefer tokluk kan şekeri için kan ver; kız kolunu yine morartsın; mavi-mor, junkie gibi ol; bonus olarak bir de şişsin o kol...
Arada, aynı hastanede eşi doğum yapan arkadaşın yanına git. 4 kiloluk, 54 cm'lik toramanı sev, lohusa şerbetini iç; çikolatasını ye... Sabah da öğlen de akşam da uğradım yanlarına. Karı-koca çok heyecanlılardı, bebek ise çok tatlıydı. Pembe-beyaz bir lokum! Öğlene kadar beyle hastanede dolandım yani, içim kıyıldı. Kafeterya camındaki kuşları bile besledim, camın önündeki martı çok arsızdı yalnız.
Geçmiş olsun :) Check-up iyidir, sonra daha kalın iğnelerle daha mor mor olmaktansa..
YanıtlaSil@cerenmus: teşekkürler :) ben olası diyabet durumu için tahlil yaptırdım, tam check-up da yaptırmak lazım; tek tek gitmekten daha az vakit alıyor.
Silgeçmiş olsun öncelikle...
YanıtlaSilmartı resmen poz vermiş, çok tatlı (:
@saçaklı: teşekkür ederim. o epeyce arsız bir şey, hastanenin demirbaşı; hep orada, camı gagalıyor bazen "yemek versenize la" diye :)
Sil