6 Mayıs 2014 Salı

Audrey, Hıdırellez ve kara kedi

4 Mayıs'ta doğmuş Audrey Hepburn. Pek severim kendisini. O endam, zarafet, masumiyet, doğallık  ve yardımseverlik... Başka hiçbir aktristte yoktur herhalde. 1929'da doğmuş, eğer yaşasaydı 85 yaşında olacakmış. Yine aynı zarafete sahip olurdu, eminim. Bazı insanlara yıllar ya da yaşlılık işlemiyor sanki. Asil bir aileden gelen ama 2. Dünya Savaşı döneminde zorluklarla büyüyen, uzun yıllar çocuklar için hayır işlerinde çalışan bir yıldız... Doğum günü şerefine hoş bir doodle yapmış Google.


Bunlar da bayıldığım fotoğraflarından ikisi. Hayvansever oluşu da ayrı bir güzellik.



Dün Hıdırellez'di. Hızır-İlyas buluşması. Fark etmemiştim ağır ruh halinden. Yorgun argın geldim işten, annem akşam hatırlattı. Pek severim Hıdırellez'i, eskiden Ahırkapı Şenlikleri'ne giderdik. Eğlenceli olurdu, herkesin neşesi yerinde, dilekler oraya-buraya asılır, oynanır, konserler olur, yiyecek içecek desen gırla... Sonra da tüm dilekler denize. Kalabalık olur ama olay çıkmazdı. Gittikçe azaldı sanırım o şenlik havası. Hem insanlar eğlenir hem de Ahırkapı'da yaşayanlara faydası dokunurdu, çünkü onlar da el emeği bir şeyler satarlardı. Beni en çok da sert punk'çı ya da metalci oğlanların şakır şakır göbek atması eğlendirirdi galiba. Bahar etkisi :)

Ahırkapı'ya gidemedim, balkondaki gülüm de kurumuş ama annemle Leylak Dalı'na danıştım, sardunya da olur dediler. Mühim olan niyet. Yazdım dileklerimi, bey de çizdi; astım kırmızı kesemi sardunya dalına. Sabah aldım, gün doğmuştu ama valla. O ka erken kalkamadım. Bugün akşam da denize savuracağım hepsini. Sevdiğim ritüellerden biri bu, bana iyi geliyor. Herkesin kabul olsun dileği :)


Bugün Deniz'lerin hayattan koparılışının üstünden 42 yıl geçmiş. İlkokuldaydım, bir arkadaşım bana Erdal Öz'ün "Kanayan" kitabını hediye ettiğinde. Okuduğumda çok üzülmüştüm. "Darağacında Üç Fidan"ı okuduğumda da içim çok acımıştı. Bugün bir yerde okudum, "Sonra belki düşüncelerin asılmadığı yerlere gideriz" demiş biri. Bence biz duralım durduğumuz yerde, bir yere gidecek halimiz yok; ama artık burası düşüncelerin asılmadığı bir yer olsun. Yetti bunca acı.

Bu haller fena ediyor işte insanı. Ben evde döne döne, bezgin gibi yattıkça oğlanlar da mayışıyor. Yediuyurlar gibi herkes hor hor, gır gır.  Yoda mayışıp suratıma mahsun mahsun bakarken, Obi de tepeden onu izliyor. "Kalksana kardeşim!" Ne de olsa kendisi daha atik tetik bir arap.



Kara kedilerle ilgili batıl inançlar bana çok komik geldi hep. Ay önümden geçti, aman uğursuzluktur... Alttaki de tam bu konuya parmak basmış. Şaşkın surat hoşuma gitti.

4 yorum:

  1. Canım sen tasa etme, senin adına gül dalına astığım dilek gün doğmadan alındı ve tan ağarırken Akdenizin sularına savruldu. Kabul olsun inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ablacım, içim seninkinden yana çook rahat :) Benimkisi biraz tembel işi oldu. Sizde ise her şey usulüne uygun yapılmış... Gül dalı, gün doğmadan alınması ve gün ağarırıken dilek noktasında masmavi sulara atılan dilek; müteşekkirim, şahanesin :)

      Sil
  2. dün annem elinde bozuk paralarla gelmiş bizim gülün altını kazıyordu. o da bereketli bir yıl olsun diye para koydu. her zaman sağlık ve iyilik dileğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eskiler daha iyi bilir bu adetleri, ben de annem hatırlatınca aydım. iyilik, sağlık, bereket, mutluluk... herkesin dileği kabul olsun :)

      Sil