5 Mayıs 2014 Pazartesi

Mayıs gelmiş neyimize

Mayıs gelmiş kaşla göz arasında, fark etmemişim. 1 Mayıs'ı, yaşananlara delirmekle ve insanlar için endişelenmekle geçirdim. Üstüne de çocuk cinayetleri, çocuk istismarı, her gün okuduğumuz dehşet verici şeyler, Adana'dan, Kars'tan, Aydın'dan gelen acı haberler, insanların artık çocuklarını sokağa salmaya korkar oluşu ve zavallıca yapılmış "Çığlık atmayı öğretin" gibi parlak (!) zeka ürünü laflar gerçekten çok üzücü, delirtici. Vicdansızca.

Ablası benimle evlenmedi diye bir çocuğu kaçırıp "diri diri" yakan insanla yan yana dolaşıyoruz biz bu ülkede!!! Çığlık atmaktan başka çareler bulsanız, cezaları ağırlaştırsanız, adamakıllı tedbirler alsanız olmaz mı? Ailelere yol gösterseniz, onlar da çocuklarını eğitmek ve korumak için elinden geleni yapsa... "3'er 3'er yapın, devlet bakar" demekle olmuyor, olanı da bir zahmet korumak lazım. Ağaçta bitmiyor bu çocuklar.

İş çığrından çıktı, herkes paranoyak olacak! Her kayıp çocuk haberinin arkasından ölüm haberi geliyor. Çocuk Suçlarını Önleme Derneği Başkan Yardımcısı Gülhan Şişman'ın belirttiğine göre, ayda yaklaşık 3 bin çocuk kayboluyormuş. ÜÇ BİN! 14 altın kural varmış, çocukların bilmesi gereken. Artık bunlar şarkıyla mı, oyunla mı, çizgi film arasına serpiştirilen görüntülerle mi, okul ziliyle mi... nasıl anlatılırsa anlatılmalı. Çocuk işçiler ve çocuk gelinler için de ciddi önlem alınmalı. "Gereken yapılacaktır" cevabı artık çok yavan ve hiç inandırıcı değil.






Artık insan okudukça, izledikçe saçını başını yolacak hale geliyor. Yazıktır ya! Bu kadar mı aciz ve umursamazsınız? Konuyu açık-saçık gençlik dizilerine, efenim ayan beyan ortada olan cinselliğe bağlamadan önce düşündünüz mü, çayırda havan topuyla vurulup annesinin "parçalarını" eteğine topladığı Ceylan, ekmek almaya giderken biber gazıyla vurulup ölen Berkin, kaçak çalıştırılıp iş kazasında (!) ölen çocuk işçi, dedesi yaşında adamla evlendirilip canına kıyan çocuk gelin çocuk değil mi? Onlar da mı hep o "ahlaksız" diziler yüzünden öldü? Her şeye bu nasıl bir kulp takmadır?

Hafta sonunu gazete okumamaya çalışarak (ama ne mümkün), düşük tansiyon ve baygınlıkla geçirdim, sağdan sola dönerek. Ofisteki yoğunluk ise delirmiş durumda, ama nedense hiç umrumda değil. Mayıs gelmiş gibi de hissetmiyorum zaten.

2 yorum:

  1. Geçmiş olsun yavrimo! Hiç huyum olmasa da sana bir süre gazete okumayı yasaklıyorum! Üzgünüm ama sağlığın için bunu yapmak zorundasın. Pasif agresiflikten hastanelik olucaz yakında. Sardunya ek ne bileyim mayıs papatyası al. Ruhunu korumaya çalış. Tabii böyle bir şey mümkünse :( İyi bak kendine!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol kuzum, o sersem balık hali beni mahvetti. Döne döne yattım panda gibi. Ay haklısın ama gazete okuma, televizyon izleme... kafanı nereye kadar çevireceksin? Twitter ya da Facebook'ta görüp deliriyorsun bu sefer. Doğru diyorsun, hastanelik edecek bu pişkin insan sürüsü. Sardunyam var, çok güzel renklilerini gördüm; ekeceğim bol bol. Mayıs papatyasını bilmiyordum, ne güzelmiş adı; onu da alayım. Ruhunu korumak... elimden geleni yaparım mümkün olduğunca. Sen de iyi bak kendine kuzumi!

      Sil