11 Ocak 2011 Salı

Güneşli Salı

Kriz çözmek bir sanat. Dersimiz ne? Kriz yönetimi. Özel hayatta pek kriz yaşamasam da, iş hayatındakileri çözmeye alıştım. Nedir, gülün dikeni mevzusu. Zira bazıları, yaptıkları işi haddinden fazla abartınca, bu durum da başkalarınca onlarınki kadar önemsenmeyince psikopata bağlayabiliyor. Cerrahlardaki "Ben yarattım" sanrısı gibi bir şey bu da belki. Kendini dev aynasında gören egosantrikleri anlamak mümkün değil. Kariyer kandırmacası, bu kadar da hayatın tümünü kaplamamalı. Başka şeyler de var hayatta. Değil mi?

Yukarıda özetlediğime benzer birinin yarattığı krizi çözmek için, sabahın yedi buçuğunda röportaj yapmam gerekti. Netice? Kriz yaratan, sonuçtan mutlu. Ben, sabahın köründe kalkıp uykusuz kalsam da mevzuyu çözmekten ötürü huzurlu. Eh, tamamdır. Sabahın o saatinde, daha kahvemi içip ayılmamışken karşımda huysuz birini görmek sevimsizdi, ama neyse ki "Ah teşekkür ederim"lerle, "Aman kusura bakmayın"larla biten bir röportajdı. Havanın nefisliğini görünce keyfim iyice yerine geldi. Güneş enerjiliyim, evet.

Sonra? Ofis rutini. Daha da sonrası biraz muhabbet, açık havada güzel yemek, üstüne höpürdetilen köpüklü Türk kahvesi.



Okuma ve dinleme zevkine eriştiğim Patti Smith'ten gelsin:  Hey Joe!



Hey Patti! Bir dahaki konserinde orada olacağım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder