29 Temmuz 2012 Pazar

Melek...

Biliyorum  pazar günleri "light" şeyler okumayı sever insanlar. Hafif, ferah, serin şeyler... Köşe yazarları da neşeli, "tatlı" şeyler yazmayı tercih eder. Ama ben köşe yazarı değilim, Güneri Civaoğlu vs tadında biri hiç değilim  ve aşağıda okuyacağınız şey insanın tüylerini ürperten cinsten.

Dayanamadım. Beni ağlatacak kadar üzen; öte yandan delicesine de sinirlendiren şeyi yazmadan duramadım. Bireysel olarak ne yapabilirim, nasıl bir fayda sağlayabilirim; bilmiyorum.

Haberi okumuşsunuzdur. Artık alışılan bir 3. sayfa haberinden çok çok öteydi bana kalırsa. 16 yaşında görücü usulüyle Ferdi Karaaslan'la evlendirilen Melek Karaaslan 18 yaşına gelmeden hamile kaldı. -30 derecede dışarıda doğum yapmak zorunda bırakıldı. 

Ve bebeği ölü doğdu, kocasından işkence gördü, dayak yedi. Kayınvalidesi, kayınpederi ve kayınbiraderi de buna göz yumdu, ortak oldu. Ailesine sığınmak istedi.

Ama onlar "Kadının yeri, kocasının yanıdır" deyip evlerine sığınan Melek'i kocasının yanına geri gönderdi.  Celladının yanına.  Sonuç? İki çocuk annesi, 24 yaşındaki Melek, tuvalete bağlanmış halde bulundu. 6 aydır o haldeydi.

Aylarca o halde aç yaşamak (!) zorunda bırakılmış olan zavallı kadın bulunduğunda, 60 kilodan 30 kiloya düşmüştü, yürüyemiyordu ve aklını kaçırmış haldeydi. Eklemleri birbirine kenetlenmişti.

8 yıllık evlilik böyle sonuçlandı Melek için. Aç bırakıldı, dayak  yedi, işkence gördü, tuvalete kilitlendi. Kaçıp ailesine sığındı, koca evine geri gönderildi. Cehennemi olan eve...

Bu fotoğrafa iyi bakın.

Bu vicdansızlığın, acımasızlığın, korkunçluğun, insanlıktan en uzak noktanın fotoğrafı...



Ve sonunda hayatını kaybetti Melek. Bu kadar işkenceye, eziyet ve zulme daha fazla dayanamadı. Öldü. Cenazesini yıkayan hemşireler, Melek'in karnına çektiği bacaklarını, (aylardır tuvalete oturur durumda aç biilaç hapsedildiğinden eklem kilitlenmesi olduğu için)  bir türlü açamadıklarını söylediler. 

Öyle gömüldü Melek. Cenin gibi büzüşmüş, kilitlenmiş halde.  Melek'in cenazesini kadınlar kaldırdı. Onlar defnetti. Geride iki küçük oğlu kaldı... Annelerine bu zulmü yapan babalarının yanında büyümeye devam edecekler.  Nasıl bir büyümekse artık...

Evet, ceninlerin "hayatı ve canı" için epeyce gürültü koparılıyor caanım ülkemizde. "Kadınlarımız doğursun, kürtaj yaptırmasın. Tecavüz kurbanları da doğursun; devlet bakar" deniyor.

Peki ya kadınlar, anneler ne olacak? İşkence gören, dayak yiyen, öldürülen şiddet kurbanı kadınlar? Onları kim koruyacak? Onlara kim bakacak?

Bir insana aylarca sistematik işkence yapıp, onu canlı cesede çeviren ve sonunda da öldüren vicdansızlar ne ceza alacak? Merak ediyorum. Ve lanet ediyorum hepinize, siz ne biçim insansınız, nasıl yapabildiniz bunca korkunç şeyi, bir an bile mi pişman olup vicdan azabı çekmediniz? Geberip gitseniz yatacak yeriniz yok! 

İlahi adalet varsa eğer en ağır cezayı almanızı, acıların en büyüğünü tatmanızı diliyorum. Allah ıslah etsin diyemiyorum, ıslah olacak tarafınız kalmamış zira sizin. Taş olmuşsunuz...

1 yorum:

  1. çok kötü, çok çok kötü. bir çocuk gibi yatışı o yatakta -ki zaten çocuk oluşu. kısacık saçları .. sanki 7 yaşında gibi. iç burkuyor.

    YanıtlaSil