Ofiste sevimsiz, gergin, müdürlerimin benimle sinir harbine girmeye kastığı ammavelakin cevabını aldığı, sürekli karar değiştirip bir şeyde mutabık kalamadığı çok yoğun ve yorucu bir günden sonra mesai geç de olsa bitti. Ordan oraya, bir işten öbürüne koşturup durdum. O iş acil, bu daha acil; şu en acil!
Öğlen de postaneye gitmiştim halbuki pul bulma telaşıyla. Dinazorların, çiçeklerin broşürleri var ama koskoca postanede pul olarak mevcut olan tek çeşit Sayıştay'ın 150. yıldönümüydü, üzgünüm. Arada e-devlet şifresi aldım ama, iyi oldu.
Akşamın bir vakti ofisten, en sona kalmış 2 kişi olarak sevdiğim bir arkadaşımla çıktım. Yolda biraz muhabbetten sonra geç geç evimin yollarına düştüm. Yolda düşündüm düşündüm, insanlara baktım sonra. Nasıl hayatları var acaba filan diye bir daha düşündüm öyle.
Elimde de sabahtan kalma peynirli sandvicimin yarısı vardı. Atmayayım, kedike köpüğe veririm dedim. Kutsal emanet gibi sımsıkı tutmuş taşıyorum. Mahalleye geldim, sokaktaki kedilerin hepsinin tok ya da haspa olduğuna karar verdim. Belki de kepek ekmeğini sevmediler, bilemedim. İftarda iyi bir yere davetli de olabilirler tabii. Müşteri çıkmadı pek.
Zira pek azı sandviç ekmeğiyle peyniri yedi, çoğu burun kıvırdı; bir kısım da mamaya o kadar alışmış ki oyuncak sandı galiba, patisiyle ittirip döndürdü. (Yolda kokoş bir hanım teyze, "Ayh, ayol o yemez ekmek" dedi, var ya karnı aç olsa senin selülitlerini bile yer!) Eve geldiğimde hala elimde bir parça ekmek vardı, onu da karşı apartmanın kedisine virdim. Sevindi arap hanım. Yidi.
Balkonlardan tabak çatal sesleri gelirken vardım apartmana. Kapıda beyle ve ev sahibiyle karşılaştım. Ev (daha doğrusu apartman) sahibimize dedim ki yakalamışken "Yav, şu merdivenlere bir şey yapsak da tekerlekli sandalyede olan ya da ne bileyim bebek arabası olanlar da rahatça çıksa? Karşı apartmanda gördüm, merdiveni kırmadan demirden bir rampa monte edilebiliyor" filan diye bastırdım. Hazır elinde pideyle asansörde kıstırmışken...
Adamın cevabı "İhtiyaç mı var, apartmanda çocuklu yok ama yoksa bebek mi geliyor?" oldu. La, illa bebek mi lazım? Bugün düşer kıçını kırarsın, al tekerlekli sandalyedesin işte! Ya da belki bebek arabalı misafir gelir. Tekerlekli sandalyede biri gelse nasıl çıkacak? Pazar arabası, tekerlekli bavul vs aklıma en son gelen şeyler. Engelli insanlardan bu kadar mı bihabersiniz be?
Neyse, sorun olmazmış, yaptıracağını söyledi. UFO ışıklı kameralı zillerden daha mı önemsiz yani bu? Az biraz daha gagalarsam, çabucak hallolur bence bu mesele...
"Ayak yapma kardeşiim" mesajlı görseli de şuraya konduruyorum. Kafam durdu, daha da başka bir şey gelmedi aklıma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder