14 Ağustos 2012 Salı

Sessiz ve derin akşamlar

Televizyonumuz bozuldu. İlk gün böyle bi karalar bağlamıştık ama şimdi hoşumuza gitmeye başladı durum. Daha fazla kitap okuyup muhabbet ediyor, yeni filmleri daha çok inceleme fırsatı buluyoruz.  Oh be.

Şu anda mesela Ang Lee'nin "Life of Pi" filminin trailer'ını izliyoruz, beğendik; izlemeye karar verdik. Ah film zamanı! Güz gibi gelir insana halbuki film izleme zamanı. Cık, zamanı yok. trailers.apple.com, cansın!

"Goats", sen de fena film değilsin bak, severiz keçileri. "Chicken with Plums" da hoş görünüyor. Müzikli filmler güzeldir. "Words" de adı yüzünden ilgimi çekti, valla Bradley Cooper yüzünden değil.



Evde bir sessizlik hasıl oldu televizyon susunca. Arada müzik filan. Şu plak çalarları da salona kurabilirsek nefis olacak hayat. Güzel oldu güzel. Herkese 1 kedi ve 1 laptop düştüğüne göre nema problema. Obi babada, Yoda anada; sonra hop ebeveynleri değiş tonton. 

Yazmayı ve fotoğraf çekmeyi özlediğimi fark ettim. Sokaklarda dolanmak ve ilgimi çeken her şeyi fotoğraflamak... Öğrencilik günlerindeki gibi, üniversite yıllarının aylaklığı başkaydı. Ve bir de defterler dolusu yazmak.

Blog filan genel bir yazma halindeyim evet ama, benim kastettiğim kalemle kağıtla olan münasebet. Güzel defterlere ve kalemlere hasta olduğumu bilen bilir. Kedili deri kalem kutumu da hiç ayırmam yanımdan. Ama galiba dolmakalemimin mor  mürekkebi bitti, yeni tüp almalı. Kıymetli kırmızı Lamy'im. Kendime doğumgünü hediyemdir kendisi. Moleskine ile kankadır.

Bu arada Neutrogena'nın el kremi kadar ayak kremi de başarılı. Norveçli balıkçıların eline ayağına sağlık.  (Ne alaka, bilmem? Ama sonuç, pamuk  pamuk...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder