13 Aralık 2013 Cuma

Kelimeler

"Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor." 

Bugün Oğuz Atay göçeli  36 yıl olmuş... Beyle benim sevdiğimiz yazarlardandır,  "Tutunamayanlar"ın ilk baskısı kıymetlilerimizdendir.



"Sen öldüğünden beri gittikçe daha ‘muhafazakar’ oluyorum babacığım. Mesela, Allah kimseyi genç yaşta anasız, babasız bırakmasın filan diyorum. Sana oranla daha ‘münevver bir zat’ sayıldığım ya da kendimi öyle sandığım için, bu yargıya bir ‘filan’ sözünü eklemeyi de ihmal etmiyorum. Aramızda ‘irfan’ bakımından –görünüşte- bir fark olduğu doğrudur. Sen böyle görünüm inceliklerini akıl edemeyecek kadar saf olduğun, yani benim gibi ‘zıt kuvvetlerin muhasalası’ olmadığın için belki de bu yazdıklarımı biraz karışık buluyorsun. Aslında karışıklık içimdedir ve bu mektubu yazma isteğim, karışık ruhumun kapıldığı samimiyet buhranlarından biridir. Bu buhran, genellikle senin ölümünden sonra içimde daha kuvvetle hissettiğim Cemil Bey'i yaşatma çabasıyla ilgilidir. İçimde benden ayrı olduğunu sandığım bir de Cemil Bey'in bulunmasına sen ‘tezyid-i şahsiyet’ mi yoksa ‘taksim-i şahsiyet’ mi dersin pek bilemiyorum."

(Oğuz Atay, Babama Mektup, Korkuyu Beklerken'den.)

***

“Önce kendini tanıtmalısın, yaptıklarınla ispat etmelisin kendini. Başkaları nasıl yapmışsa, nasıl yapıyorsa öyle davranmalısın. Kendini önce başkalarına kabul ettirmelisin ki biz de kabul edebilelim. Bunun için de belki ölmelisin. Unutulmalısın. Unutulan herkesin hatırlanması için ne kadar zaman geçiyorsa, o kadar zaman geçirmelisin mezarda. Orada bile acele etmemelisin. Senden önce ölüp, senden önce unutulanlar ve hatırlanmayanlar var. Dur bakalım, dur hele. Sıranı bekle.”


25 Nisan 1977

"Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. 'Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu,' dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız."



2 yorum:

  1. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ını ilk okuduğumda 17 yaşındaydım ve "bir kitap okudum hayatım değişti" olmasa da hayata bakışım kesinlikle değişmişti. Sonra tekrar okudum 20'lerimin ortasından sonuna doğru yine okudum ve 30'larımda yine okumalıyım.. Çok erken bir ölüm, çağının çok ilerisinde bir yazardı ve insan düşünmeden edemiyor yaşasaydı neler yazardı şimdi diye.. Elyazısı da muhteşemmiş bu arada, şaşırdım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben galiba universite birinci siniftayda yani 18 yasindaydim ilk okudugumda. Sonraki yillarda ara-ara tekrar okudum. Esimdeki iki ciltlik ilk baskilarini gordugumde cok heyecanlanmistim. Kitabin bircok yayinevi dolasip basilmadiktan sonra birden basilmasini akli almiyor insanin, neredeyse basilamayacakmis. Oguz Atay da sasirmis zaten, "Emin misiniz, kimse basmak istemedi de" demis.

      Haklisin; cok erken kaybedilmis, caginin onunde kosan bir yazar Oguz Atay. El yazisi da, inci gibi denir ya aynen oyle. Simdi yasasaydi, edebiyatin boyle pazarlaniyor olmasindan hoslanmazdi gibime geliyor.

      Sil