20 Aralık 2013 Cuma

Balkonda otursak...

Gidenin ardından geride kalan eşyaların bu kadar acı vereceğini düşünemiyor insan. Babamın notlarını koyduğu dolabı açıp bakıyorum İzmir'e her gidişimde. Sanki içinde değişiklik, bir fark olacakmış gibi. Aynen duruyor işte. Babamın gözlüğü, anahtarlığı, tarağı, cüzdanı; cüzdanının içinde benim gülümseyen bir fotoğrafım... Güzel el yazısıyla yazdığı notları, düzenli defterleri, her şeyi derli toplu. Turlarda anlatacağı şeyleri bile hep yazmış unutmamak için. Balkondaki çalışma notları, kalemi. Sanki mola vermiş de, öğlen şekerlemesinden uyanıp gelecekmiş gibi.

Mim için sorulduğunda düşündüm en son, en sevdiğim anıları. Çoğunun içinde babam var. Her yılbaşında hepimize küçük de olsa hediyeler alışı, bayramlarda sevdiklerine kart yazıp  gönderişi, küçükken sokaktan eve gizli getirdiğim kedileri beraber besleyişimiz, yorganın altından yatağa giren sarman kedimi "Önce o beni ısırdı ama!" diye ısırışı :)

Çok sık düşünüyorum babamı. Cerenmus'un yazısı o yüzden çok etkiledi sabah sabah okuyunca. Minicik anlarda geliyor aklıma, sonra da o ıssızlık hissi geliyor peşinden. Yokluğunu birden tekrar fark ediyorum. Sanki o an öğreniyormuşum gibi çok üzülüyorum yeniden.  Yokluğu işte o anlarda balyoz gibi iniyor kafama. Sendeliyorum.

"Sevdiğimiz birini yitirdiğimizde; dünya biraz daha yalnızlaşıyor, ıssızlaşıyor, sessiz bir hal alıyor sanki" Evet, aynen öyle, ıssızlaşıyor. Sanki cır cır öterken ağustosböcekleri, birdenbire susuveriyorlar. Ve o ani, tekin sessizlik ürpertiyor insanı. Sanki dünyada tek başına kalmış gibi.

Bazen işten güçten, hayattan, siyasetten konuşurduk babamla; bazen de İzmir'in sıcak yaz günlerinde, balkonun o püfür serinliğinde sessizce otururduk. Uzaklara bakardık. O anlarda ne düşünürdü merak ederdim hep. Soramazdım da. Çoğu zaman eski fotoğrafları çıkarıp bakar; bazen keyiflenir bazen de hüzünlenirdi. O günleri özlüyordu sanki. Şeker hastası olmasına rağmen şekerden, bal, lokum vs yemekten hiç vazgeçmedi; yaramaz çocuk gibi. Çocuk gibi de küserdi bazen. Neden olduğunu bilemezdik. "Banane banane" der gibi gitti işte. Şekerleri, kuruyemişleri, süt ve yoğurt kaymaklarını gizli gizli yemeyi, çok sevdiği öğlen uykularını bırakıp.

İzmir'e gittiğimde, güneş arka taraftaysa ön balkonda otururdu. Çekirdek yiyip gazetesini okurdu satır satır. Bir daha beraber o balkonda oturup uzaklara bakamayacağız. Eski fotoğraflara bakıp gülerek "Pek cimcimeydin küçükken" de demeyecek. Bazen hatırlayabildiğim rüyalarımda onu hep balkonda, masanın başında otururken görüyorum. Dönüp omzunun üstünden bakıyor ama hiç konuşmuyor. Gülümsüyor. Onsuz hakkaten ıssız ve eksiğiz 3 aydır, farkında mı?

8 yorum:

  1. Hayatım boyunca babama kızdım babamdan nefret ettim. Hep bir gün ölürse ne hissederim diye düşündüm. Sonra hayatımdan çıktı gitti o ve ben birbirimizden ayrı bağımsız bir hayat kurduk. 4 Yıldır görüşmüyoruz. 4 Yıldır halen daha ne hissederim diye sorgularım kendimi . Sonra bir gün bir kitapta "Baba kaybından sonra insanlar büyür ve olgunlaşır "diye birşey okumuştum. O anda ona sadece kızgın olduğumu bana hiç bir zaman baba sevgisi, baba özlemi, baba kaybı diye birşey yaşatmayacak diye. Acını asla hafifletmez ama ger dönüp baktığında babanla ilgili güzel anıların var onlara sarıl....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nedenini bilemem ama, belki de konuşarak çözülebilecek bir şeydir ve umarım bir gün babanla aran düzelir. Aksini düşünsen bile, onu "gerçekten" kaybedince kötü hissedebilirsin. 4 yıl uzun zaman... "Baba kaybından sonra insanlar büyür ve olgunlaşır" mı bilmiyorum ama içinde kocaman bir şeylerin kırılıp eksildiği kesin.

      Babamla ilgili güzel şeyleri anımsamaya çalışıyorum. Bazen onu üzdüğüm anlar da üşüşüyor aklıma, üzülüyor ve onlar için de af diliyorum.

      Sil
  2. Canım canım, ne kadar iyi anlıyorum seni. Acı ne kadar benzer, ne kadar da farklı. Dün mutfakta havuç kazırken annemle ilgili çok alakasız birşey hatırladım içim sızladı, işin tuhafı bu ikinci oluyor. Hep elimde havuç ve ben hep aynı anıyı düşünüyorum. Bir şekilde bir bağlantı var ama çözemedim. Annem gideli 8 yıl oldu oysa ve pratik düşünürsek sıralı denecek bir ölümdü, babanın kaybıyla kıyaslanmaz. Ama unutamıyorsun işte, külleniyor evet, o ilk zamanlardaki yakıcılığı kalmıyor ama alakasız zamanlarda şimşek gibi çakıveriyor bazen. Bazen kendimi büyük beden bir mağazanın vitrininde anneme bluz beğenirken yakalıyorum, bazen bir yakınımdan ilginç bir sülale dedikodusu duyduysam elim telefona gidiyor anneme söyleyim diye. Kendimi aslında bizimle, hiç gitmedi, bu nedenle sık sık aklıma düşüyor diye avutuyorum. Ne kötü ki en çok hasta olduğu, acı çektiği zamanlar geliyor hatırıma. Babanı aniden kaybetmenin avuntusu bu olsun bence, acı çekerken hatırlamanın tesellisi yok çünkü.
    Hep tekrarlıyorum ama yine zaman diyorum, bu kadar yakmayacak zaman geçtikce ama özlemin hiç bitmeyecek orası kesin. Onun kalan ömrü senin ve sevdiklerinin olsun canım. Kocaman sarıldım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım ablacığım, acı ne kadar benzer ve ne kadar farklı; haklısın... Başına gelen bilir ancak. O iç sızlaması ve özlem, hiç geçmiyor. Çok alakasız anlarda düşüyor aklıma, sonra üstünü örttüğüm bir şey açığa çıkmış gibi hatırlayıveriyorum; olur olmaz yerlerde ağlıyorum filan. Dediğin gibi, bir şimşek çakımlık bir an. Havuçla annen arasındaki bağlantı ne acaba, çok mu severdi?

      Bazen izlediğim/okuduğum bir şeyi anlatmak için elim telefona gidiyor senin gibi... Ben de "Artık hep bizimle" diye avutmaya çalışıyorum kendimi ama beceremiyorum da pek. Anneciğin de seninledir, bir vazo çiçek de onun için koy salonuna. Babamın ani gidişinin tek tesellisi bu belki de, çok çekmemiş olması. Ve evet, zaman. Çok teşekkürler, ben de sarıldım kocaman.

      Sil
  3. Bizim birbirimizi okuduğumuz gibi, onlar da belki beraber balkonda oturup gazetelerini satır satır okuyor ve bizim günlük hayatımızı izleyip gülümsüyorlardır, kim bilir.. Bazı küçük detaylar var, unutmaktan korkuyorum ama seneler önce vefat eden sevdiğim birini bile o küçük detaylarla hatırlayabildiğimi fark edince rahatlıyorum.. Cismen yanımızda değiller ama varlıklarını çok yoğun hissediyorum ben, huzur dolu bir varlık hali..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu kafamda canlandirmak biraz olsun gulumsetti... Balkonda satir satir gazetelerini okuyorlar, (sevdikleri neyse artik) cay icerek ya da cekirdek citleyerek sokaga bakar gibi bizlere bakip gulumsuyorlar. Unutmaktan korktugum detaylar belirir gibi olursa fotograflara sariliyorum ya da ona yazdiklarima... Cismen yanibasimizda degiller ama dedigin gibi bazen varliklarini ben de hissediyorum, sevdigi bir seyle ugrasirken filan. Kafamda su ara yasadiklarimiza dair yorumlarini duyar gibi oluyorum. Huzur ve isikla dolu bir yerdedirler umarim. Anneannen icin bir vazoya nergis koy, hosuna giderdi eminim.

      Sil
  4. Çok güzel ifade etmişsin hissettiklerini. Mekanı cennet olsun babacığının. Orada hep en sevdikleri şeylerle uğraştıklarını, hep gülümsediklerini ve hayallerinin içinde bir dünyada olduklarını hayal ederim ben kaybettiğim insanların. Yaşım kadar ölüm gördüm belki de daha fazla. Her ölüm erken ölümdür derler ya ne kadar doğru. Baba ve anne acısı elbette ki bambaşkadır, yaşamayan bilemez. Ben 6 senedir anne babamdan ayrı gurbette yaşıyorum, belki okumuşsundur yazılarımı biliyorsundur. Ölümler söz konusu olduğunda hep onlar geliyor aklıma,içim kazınıyor, acıyor. Bazen ölürlerse ki evet ölümsüz değiller, nasıl katlanacağım diye düşünüp ağlıyorum. O kadar zor bir duygu ki bu, daha yaşamadan yaşanan. Anılarınız nasıl güzel. Babamla anılarım geldi aklıma. Bazen annemi daha çok seviyormuşum gibi gelse de aslında her kız çocuğu gibi babama düşkünüm içten içe ve bunu ona hissettiremiyormuşum gibi geliyor. Vicdan azabı yaşıyorum zaman zaman. Her tatile gidişimde ona kocaman sarılıcam öpücem sevdiğimi söyleyeceğim diyorum yapıyorum ama yetmiyor, az geliyor. Şimdi senin yazdıkların içime çöktü, kuruldu, kaldı. Senin yerine koymaya çalıştım kendimi, çoook zor kaldırması kaldıkları yerden. Zamanla hafifleyecek ama asla gitmeyecek bir acıyla nasıl baş ediyor insan. Çok korkuyorum. Elimizden gelen tek şey onlarla dolu anıları düşlemek ve gittikleri yerde mutlu olduklarına inanmak. Ve inan onsuz ıssız olduğunun farkındadır baban! Sen onu hep güzel anılarınızla, mutlu hatırla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım ruhu huzur içindedir, her gün içten içe dilediğim şey bu Tuğba. Huzurlu ve mutlu olduğunu, sevdiği şeyleri yapıp bize gülümsediğini düşünmek istiyorum. Göremeyip duyamasak da... Yazmayı, okumayı, gülmeyi severdi. En son Nisan'da kuzeninin cenazesinde "Nerde, n'apıyor acaba şimdi?" diye sormuştu, 5 ay sonra aynı şeyi ben sormaya başladım. Dilerim birbirlerine güzel bir karşılama yapıyorlardır, o taraf epeyce kalabalıklaştı...

      Hakkaten öyle, yaşamayanın anlaması çok zor. Küçüklüğümden beri ara ara aklıma onları kaybedeceğim gelirdi ve annemlerin yatağına kapanıp ağlardım. Ama o gün ister istemez yaklaştığında, hiç konduramıyormuş insan. Daha çoook zaman var sanıyormuş, o yüzden bir sürü şeyi ertelediğine çok pişman oluyormuş. Ama artık yok, her şey gidenle aranızdaki o koca boşlukta artık. O yüzden her an değerli. Babama anlatacağım, onunla paylaşacağım çok şeyim varmış benim daha. Sıkı sıkı sarılıp vedalaşamamak, "Seni seviyorum babacığım" diyememek bile çok fenaymış. 2 gün öncesinde konuşmuştum ve son Gökçeada turunda çok yorulduğunu söylemişti, son konuşmamız bu oldu. Sıradan bir konuşmaydı...

      Uzakta olmak çok daha fena bir şey. Sanki yakında olsan elinden bir şey gelecekmiş gibi, ama hiçbir şeye yetişemiyorsun işte. Anne ya da baba ayıramıyor insan. Umarım uzun ve sağlıklı bir ömrü olur kalan babaların, annelerin. Ve evet, her gidişinde sımsıkı sarıl; olabildiğince vakit geçir, sık sık ara. Babam benim neredeyse 30 senedir ona yazdığım her şeyi saklamış. Görünce inanamamıştım... Evlendikten sonra beni daha sık göremeyeceği için içi biraz buruldu sanırım, bunu kapamak için elimden geldiğince sık gittim. Ama yine bir şeyler eksik kalıyor inan. Ben de babama düşkündüm ama bunu ona yeterince gösteremedim, onu çok seviyordum umarım bunu biliyordur ve umarım onu kırdığım anlar için beni affetmiştir...

      Korkma, bunun faydası yok ama elinden geldiğince çok vakit geçir onlarla. Onu mutlu, güzel, komik anlarla hatırlamaya çalışıyorum, beni hissediyo biliyorum. Hafifler gibi olsa da o özlem hiç bitmiyor. Bunları yazarken bile gözlerim dolu dolu...

      Sil