29 Mayıs 2010 Cumartesi

Gudik hafta sonu


Hafta sonu müzik kanallarını açmamak lazım. Bir yanda bir türlü sevemediğim acayip şey Lady Gaga, bir yanda onun çakması ve klibinde bir sürü kadının ellediği Hande Yener, sonracııma "Seksi klibi için tıklayınız" kervanına katılıp iyi eğitimli aktivist çocuklardan "Bizim kliplerde de güzel kızlar olsun" diyerek değişik bir açılıma giden Mor ve Ötesi, sesinden de acayip görüntüsünden de hoşlanmadığım Hayko Cepkin, "Oh Bodrum'daki domestik hayatım ve yeni kilolarımla mutluyum" deyip Terkos Gölü'ne çimmeye giren Özlem Tekin... Yaşlanan sadece ben değilim anlaşılan. 

Afyon Caz Festivali 10. yaşını kutlamış. Mucize diye bakılan bir şey gerçekleşmiş. Tutmaz denen fidan tutmuş, ağaç olmuş. Ne güzel... 

Çok acayip, durduk yere taa yıllar öncesine gittim. İlkokul 1'deyken, Bursa'da apartmandaki (lojmandaki) çocuklarla çıkardığım gazete geldi aklıma. Lojman çocuklarıydık, babalarımız meslektaş, annelerimiz ise gün arkadaşı. 

Yaşını deli gibi saklayan, her yanına kelebekli tokalar, iğneler takan, "Fularsız çıkmam" diyen Nilüfer Teyze, sonra sahibinin dedikodusu yapılınca anlayıp delice havlayan ve kötü konuşan kişiyi kovalayan fino cinsi köpeğin sahibi teyze (ki kocasından bahsederken köpeğine "Baban geldi" derdi, adam da kendi tarağıyla tarardı köpeğin tüylerini), oyundan eve geç kalınca gizlendiğim odunluk, top oynadığımız ve apartman içindeki küçük bahçe (çıkış kapısı yanlışlıkla kapanırsa mahsur kalırdık), oyun alanlarımız olan ve çatısından bir diğerine geçtiğimiz koca teraslar (iki bloktu lojman) ve saklambaç oynadığımız, bulduğum yavru kedileri sakladığım apartmanın altındaki dev kömürlük...

Apartmandan, mahalleden, okuldan haberler olurdu gazetede. Hiç düşünmemiştim o zamandan bu mesleği kafama koyduğumu. Yayın toplantılarını terasta yapardık. Genel yayın yönetmeni bendim, sonra babamın tayini Afyon'a çıkınca gazete de bitti. Adını ne koymuştuk acaba, keşke bir örnek saklasaymışım. El yazısıyla hazırlayıp fotokopiyle çoğaltırdık. Afyon Caz Festivali kafama neleri üşüştürdü! Napıyordur acaba gazete kadrom? Evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır hepsi. Sıkıcı işlerde çalışıyorlardır. Büyümekle kalmamış yaşlanmış, şişmanlamışlardır. Ondan sonra koptuk, naptılar kim bilir?

Televizyonda F1, Roland Garros, saçma diziler... Stresle baş etmeyi sağlayan istiridye belgeseli. Çiğ çiğ yenir mi be o, ıyy! Ben gidip bi tost yapayım kendime, bir de DVD koyayım makineye, akabinde kanepemi çökertmeye devam edeyim... Hava güzel, sen kaç kendini kurtar esteban. Gerçi perdeyi açıp şöyle bir baktım da, öyle parlak bir güneş yerine boz bir hava var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder